Ne oluyor böyle yahu?
Bİ SOR BAKALIM
Gün geçmiyor ki muhalefete yönelik bir operasyonla karşılaşmayalım.
Gazeteciler gözaltına alınıyor, tutuklanıyor, ayak bileklerine kelepçe takılıyor.
Sanat dünyasına karşı saldırı başlatılıyor.
Gezi direnişi bahanesiyle ünlü isimler üzerinde baskı uygulanıyor.
Belediyelerde yolsuzluk adı altında görevden alma operasyonları sürdürülüyor.
Bir siyasi parti genel başkanı tutuklanıyor.
Bir büyükşehir belediye başkanı daha kürsüde konuşurken hakkında soruşturma başlatılıyor derhal ifade vermeye çağrılıyor.
Ekonomi berbat, halk pahalılıktan yıkılıyor.
Doğal olarak bunlara karşı bir öfke birikimi yaşanıyor, insanlar isyan ediyor.
İktidar ise sanki her şey güllük gülistanlıkmış gibi davranarak üste çıkıyor ve “haydi sokağa çıkın da boyunuzun ölçüsünü alın” tehditleri savuruyor.
Kimsenin sokağa dökülme niyeti yok.
Kimse ortalık karışsın bir olay yaşansın diye beklemiyor.
Peki iktidarın bu hırsı ve öfkesi nedir?
Erdoğan gençlere “her şeye hazır olun” çağrısı yapıyor, Bahçeli “sokağa çıkanın belini kırarız” diyor, Ülkü Ocakları “Haydi dökülün sokağa bu kez 15 Temmuz’daki gibi karşınızda olacağız” şantajı yapıyor.
Durun yahu ne oluyoruz?
Amacınız zihnen kutuplaştırdığınız toplumu bir de iç çatışmaya sürüklemek mi?
CANIMI SIKAN ŞEYLER
AKP gençliğinin ufkunda bir tek Atatürk yok
AKP genel başkanı Erdoğan partisinin gençlik kolları genel kurulunda konuşuyor.
Şöyle diyor;
“Sevgili gençler; işte sizin yolunuz, gayeniz, hedefiniz, ufkunuz budur. Sizin ufkunuz, Hoca Ahmet Yesevi’nin ufkudur. Sizin ufkunuz Yunus Emre’nin, Hacı Bektaş-ı Veli’nin ufkudur. Sizin ufkunuz Bilge Kağanların, Alparslanların ufkudur. Sizin ufkunuz, ‘ya ben İstanbul’u alırım ya İstanbul beni’ diyen Fatih Sultan Mehmet’in, dünyayı dize getiren Yavuz Sultan Selim’in ufkudur. Sizin ufkunuz bilgeliği siyasetnamelere sığmayan hepsini bugün rahmetle andığımız büyük devlet adamlarının ufkudur. Sizin ufkunuz, istiklal ve istikbal yiğitlerinin, şehitlerin, gazilerin ufkudur. Sizin ufkunuz Kuvayı Milliye’nin ufkudur. Sizin ufkunuz bu toprakları yurt kılan Anadolu Alpleri’nin, Anadolu erenlerinin, Anadolu ahilerinin, Anadolu bacılarının ufkudur.”
Dikkatinizi çekmiştir, gençlerin ufkunu tanımlarken sadece Anadolu’da yaşamış olan ve İslami kimliği ile öne çıkarılmış isimleri sayıyor, Türk tarihindeki güçlü isimler ve en önemlisi Atatürk yok.
Atatürk’ü gençliğin
ufku olarak saymamış sadece Kuvvayı
Milliye’den
söz etmiş.
ŞAŞIRDIM
Telefonla konuşmak suç delili
Dizi sektörünün önemli isimlerinden Ayşe Barım tutuklandı. Bu iş başından beri çok belli ki AKP’nin artık çok karlı hale gelen dizi sektörüne çökme operasyonudur.
Ancak görünen o ki dizilere oyuncu seçiminde kayırma yapılması tutuklama gerekçesi olamayacağı için hiç akla gelmeyen başka bir yöntem bulunmuş.
Ayşe Barım birçok sanatçıyı 12 yıl önceki Gezi direnişine katılması için zorlamış.
Sanatçılarla defalarca telefon konuşması yapmış.
Devletimizin istihbarat örgütü de tüm bu telefonları tek tek kayda almış, şimdi delil olarak yargının önüne koymuş.
Gezi direnişinde milyonlarca kişi telefonla konuştu, birbirini Taksim’e ya da eylem yapılan alanlara çağırdı. Bir gösteriye arkadaş çağırmanın da suç sayıldığı günler yaşıyoruz artık.
BUNU YAZMAK GEREK
Boykot Sırbistan’daki gibi olur
Hep söylerim “lafla boykot, eylem olmaz” diye.
Gazeteleri boykot edelim.
Taksileri boykot edelim.
Marketleri boykot edelim.
Bunların hiçbiri tutmaz.
Çünkü kimin boykota katılıp katılmadığı anlaşılmaz bile.
Buna karşı “süre konulan” boykot başarıya ulaşır.
“Şu tarihte hiçbir markete gitmeyeceğiz” denir ve gerçekten hiç kimse marketlerden içeri girmez.
“Bu tarihte benzin almıyoruz” denir kimse o gün benzin almaz, istasyonlar bomboş kalır.
“Üç gün şu gazeteyi almayacağız” denir, gazete patronu o üç gün içinde satışının sıfırlandığını görür.
Ancak o zaman halkın tepkisi gerçekten gösterilmiş olur.
İşte Sırbistan halkı bunu yaptı. Marketlere bir günlük boykot uyguladı. Hiç kimse marketlere girip alışveriş yapmadı.
Sonucunda göreceksiniz fiyatlarda gerileme olacaktır.