Bir gün yine müjde veriyorum…

Türkiye yıllardır krizden kurtulamadı diyoruz ya… Yanlış! Bizimkisi artık kriz değil, bildiğiniz yaşam biçimi oldu.

Nasıl ki insanoğlu binlerce yıldır her ortama uyum sağlayarak hayatta kaldıysa, biz de ekonomik enkaza adapte olduk. Modern çağın mağara adamı gibiyiz… Farklı olarak elimizde mızrak değil, kredi kartı var.

***

2024 yılında haneler, bir önceki yıla göre 33 kez daha az alışverişe çıktı. Sizce 2025’de durum düzeldi mi? Tablonun bize gösterdiği “kemikleşen yoksulluğun” öyle grafikle falan değil, resmen sahaya inmiş hali!

Hani “enflasyonu düşürmek için tüketimi azaltmamız lazım” diyorlardı ya… Valla başardılar! Peki nasıl? İnsanları fakirleştirerek.

***

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek sıkılma emaresi dahi göstermeden bir kez daha müjdeyi verdi; “Dezenflasyon süreci başarıyla devam ediyor, 2027 yılında tek haneli enflasyona ulaşacağız.”

Yine mi? Sahi enflasyon düşünce ne olacak? Gelip cebimize para mı koyacak?

Bakan diyor ki, “Uyguladığımız program sayesinde dış kırılganlıklarımızı azalttık, şoklara karşı dayanıklılığımızı artırdık.”

Hele devamı daha da sıkıcı… CDS primi düştü, Moody’s not artırdı, rezervler 171 milyar dolara fırladı… Nedir bütün bunların bizim mutfağa katkısı?

***

Hayat bir yemek tarifi olsa, bu söyledikleriniz tuzla karabiber olur. Karnın açsa kimse yemeğin baharatına bakmaz! Cebine kredi notu koyarak mı doyuracaksın milleti?

Hâlâ çıkıp “Talep çok, kısmamız lazım” diyor. Arkadaş, milletin talebi lüks yat, kat, pırlanta değil ki! Milletin talebi; çocuğuna okul pantolonu, haftada bir kilo kıyma, faturaları ödedikten sonra cebinde üç kuruş kalması...

Ama gitti enflasyonu körüklüyor diye bunları da kıstı! Elimizde kalan sadece kulağımızın arkası!

***

Yurt dışından üç-beş milyar dolar geldi diye seviniyoruz. Peki bu para Türkiye’ye güven duyulduğu için mi geliyor?

Kendi parasına güvenmeyen halk sabah akşam dolara bakarken, elin oğlu neden güvensin?

Adam geliyor, yüksek faizle “vur-kaç” yapıyor. Peki, kimin parasını vurup kaçacak? Senin, benim, bizim paramızı!

İyi de yönetim yoldan gönüllü çıktı. Üç beş yıl daha o koltukta oturabilmek için her şeye razı! Evet, her şeye!

Yurt dışından para yollayan, halk sürünüyormuş, fakirleşiyormuş, onu ne ırgalar? O, parasını kazancıyla geri alıp alamayacağına bakar.

***

Peki böyle mi düzelecek ülke? Düzelemeyecek tabii ki de… Esas sorun ekonomi değil ki! Sorun ülkenin yönetim biçimi… Başkanlık sistemi!

O değişmeden kalıcı iyileşme mümkün değil… Mevcut yönetim şekliyle ağzıyla kuş tutsa Türkiye ulaşamaz refaha… Hele bu yolda devam ederse bulacağı ya daha kötü yönetim olur ya da büyük bela…

SON DAKİKA HABERLERİ

Murat Muratoğlu Diğer Yazıları