Konut satışında rekor değil, dekor!

Sihirbazın sırrı dikkati başka noktada toplamaktır ya… Sahnede bir eliyle kuş uçurur, mendil sallar, herkes oraya bakar... Ama asıl numarayı diğer eliyle, kimse görmeden yapıverir.

Türkiye ekonomisi tam olarak bu sahnede… Kendine ekonomist payesi biçen gariplerim de sahneye çağırılan seyirciler niteliğinde…

***

Manşetlere: “Konut satışlarında tarihi rekor!”, “Piyasa coştu!”, “Satışlar patladı!” Rakamlara bakıyorsunuz; 2 milyon 874 bin satış, yüzde 7.6 artış falan deniliyor.

Haliyle insan ister istemez “Yahu millet açlıktan ekmek kuyruğuna giriyor, bu evleri kim alıyor?” diye soruyor.

***

Kimse almıyor! Daha doğrusu, “bizimkiler” almıyor. Ortada bir alım-satım şenliği yok, ortada muazzam bir “el çabukluğu marifet” durumu var.

Peki, depremi hatırlayan var mı? Tarihin en büyük felaketi… Ülke yıkıldı, hayat durdu, piyasalar kapandı. Konut satışının “dibin de dibini” gördüğü bir yıldı.

Şimdi kalkmışlar, piyasanın felç olduğu yılları bugünü kıyaslayıp, “Bakın nasıl da büyüdük” diyorlar. Yahu ölüye kıyasla herkes canlıdır!

***

Bir ülkede konut piyasasının sağlıklı olduğunu anlamak için tek bir yere bakarsınız; İpotekli satışlar... Yani memurun, işçinin, öğretmenin bankadan kredi çekip, 10 yılda ödeyerek ev sahibi olduğu sistem…

Gelişmiş ülkelerde bu oran yüzde 70-80’dir. Bizde kaç? Yüzde 10! Satılan her 100 evin 90 tanesi “peşin parayla” alınıyor.

***

Çalışarak, maaş biriktirerek, kredi çekerek ev alma devri kapandı. Peki, kim bu “nakit” kralları? Ya kara parasını aklamak isteyenler ya parası erimesin diye “ne bulursa alan” panik halindeki zenginler…

Başka kimler? Gayrimenkul Yatırım Fonları... Adam şahıs olarak almıyor, fon kuruyor, şirket kuruyor. Şirket “Türk şirketi” görünüyor ama sermaye Katar’dan, Suudi’den geliyor.

Esenyurt’ta, Antalya’da blok blok daireleri topluyorlar, kayıtlarda “Yerli tüzel kişi aldı” yazıyor. Buna “istatistiksel kamuflaj” denir. Ülkenin tapusu sessiz sedasız el değiştiriyor.

***

Bitmedi! Deprem bölgesinde devlet eliyle yapılan, vatandaşın zaten hakkı olan veya borçlandırılarak verilen TOKİ konutlarının teslimatını, “Piyasa satışı” gibi gösteriyorlar.

Tapuda işlem yapılıyor mu? Yapılıyor. Harç ödeniyor mu? Ödeniyor. Hop, listeye ekle! “Bu ay rekor satış yaptık!” Yahu o satış değil, o bir sosyal transfer!

***

Veriler ortada... Toplam satışların içinde “Konut Dışı” yani arsa, tarla payı, konut satışlarını geçmiş durumda.

Bu, “Vatandaş çiftçiliğe merak sardı” demek değil... Bu, “Vatandaşın şehirde barınma umudu kalmadı, yeni nesil gecekondulaşma başlıyor” demektir.

***

Piyasada nakit dönmüyor dedik ya... Peki bu müteahhitler nasıl ayakta? Takas usulüyle… Müteahhit demirciye borcunu ödeyemiyor, “Al sana 3 daire” diyor. Seramikçiye para veremiyor, “Al sana 2 daire” diyor.

Tapuda devir oluyor mu? Oluyor. Satış gibi görünüyor mu? Görünüyor. Ama ortada gerçek bir alıcı yok. Sadece borç karşılığı el değiştiren beton bloklar var.

Eğer “Satış rekoru kırdık” diye sırıtan ve “benim alanım ekonomi” diyen birini görürseniz pek kulak asmayın cahile… Kendine hayrı yok, size nasıl faydası dokunacak kısıtlı bilgisiyle! Şimdiden söyleyeyim, Aralık ayında tüm zamanların en büyük rekoru kırılacak ama hikaye bambaşka!

SON DAKİKA HABERLERİ

Murat Muratoğlu Diğer Yazıları