Yastık altında 535 milyar dolar!
Düşünsenize… Bir anda 535 milyar dolar yastığın altından çıkıyor, sisteme giriyor, ekonomiye can suyu oluyor.
Ne bütçe açığı kalır ne cari açık. Dolar düşer, faiz düşer, borsa coşar, yatırım artar, istihdam patlar… Herkesin yüzü güler… Ekonomi gerçekten uçuşa geçer!
Peki nereden çıktı bu 535 milyar dolar?
Dünya Bankası’na göre, Türkiye’de “yastık altı” denilen yöntemle saklanan altın miktarı en az bu seviyeye ulaşıyor.
***
Tabii bu tablo, altınların sisteme kazandırılması açısından bakıldığında biraz “bütün dünya buna inansa, hayat bayram olsa” tadında bir hayal…
Zira bu altının yarısı yatırım amaçlıysa, diğer yarısı da ziynet eşyası… Yani kolye, bilezik, küpe… Düğünde takılmış, illa vardır hatırası…
İşin aslı 267 milyar dolar değerindeki yatırım altını da çok büyük para… İyi de sisteme girmeye niyeti olsa ne işi var yastık altında?
***
O altınlar memlekette yaşayan milyonlarca insanın “devlete güvenmeme hakkı” kapsamında… Ülkede ters bir gelişme yaşanırsa diye “sigorta” niteliğinde… E haliyle Türkiye’de düz bir gelişme yaşanmadığına göre…
Bu yönetim varken ülkenin başında, bırakın yastık altını, millet yastığını kaptırmaktan korkuyor haliyle…
***
Bu koşullarda İstanbul Kuyumcular Odası’nın “Altınbank kurulsun” çağrısı kulağa hoş geliyor. İyi niyetli bir teklif. Gerçekleşse keşke… Yastık altındaki birikimlerin hiçbir faydası yok ekonomiye… Plana göre…
* Vatandaş altınını sisteme entegre olmuş kuyumcuya götürüyor,
* Kuyumcu altının karşılığını hesaplayıp banka sistemine bildiriyor,
* Banka bu değer üzerinden vatandaşın hesabına altın yatırıyor,
* Vade sonunda ya da peşin olarak bir getiri taahhüt ediliyor,
* Kuyumcu hem aracı hem de ekspertiz rolü üstleniyor.
***
Güzel ama çok zor… Nitekim bu film daha önce defalarca vizyona girdi.
2016’da “Altınınızı bozdurun!” dendi. 2018’de “faiz” önerildi. 2020’de “Vatan millet meselesi” oldu. 2022’de “Altın dönüşüm sistemi” geldi. 2023’te “Altın tahvili” sahneye çıktı.
Hepsinin ortak noktası, sonlarının hüsran olması!
***
Baktılar ki kimse gönüllü gelmiyor, mecbur bırakma yoluna gittiler. 2024’te belgesi olmayan işlenmiş altın satışları yasaklandı. 5.000 doları aşan mücevher alımlarında kimlik, IBAN, fatura şartı getirildi.
Banka marjları açıldı, vatandaş alım-satımda zarar eder oldu. “Kara para” bahanesiyle insanlar korkutuldu.
Yetmedi… Mart 2025’te yapılan düzenlemeyle bankalar aracılığıyla yapılan, fiziki teslimatı olmayan altın alımlarına vergi getirildi.
***
Dolar, Euro, altın, gümüş, pırlanta… İnsanlar ne buluyorlarsa atıyor yastık altına… Neden acaba? Sisteme güvenmiyorlarsa sebebi ne ola?
“E güzel kardeşim, belediyeye, şirkete, araziye el konuluyor da altına mı dokunulmayacak?” diye düşünüyor olabilirsin ama…
Yahu “Türkiye bir hukuk devleti!” Nahoş bir gelişme olursa, açarsınız davayı, beklersiniz adaleti… İnanmıyorsanız, sor Adalet Bakanı’na… Bu ülkede hukuk nasıl işliyor anlatsın sana…