Makbul gazeteci! Maktul gazeteci!
Çünkü muktedirler (siyasetçi, bürokrat, iş insanı vs.) için siz “sevilmeyen”, hatta nefret edilen birisinizdir.
Sizi insan olarak değil, “düşman” olarak görürler. Haberlerinizle ayaklarına bastığınız, rahatlarını bozduğunuz, ipliklerini pazara çıkardığınız için hedef olursunuz. Susturmak için her şeyi yaparlar. Kızdırdığınız kişi size dava üstüne dava açar, eğer o kişi bir siyasetçiyse sizi meydanlarda yuhalatır, akreditasyon vermez, hatta işten bile attırabilir. Trol ordusu sosyal medyada sizi linç eder. Kimi zaman bu linç sosyal medyayla sınırlı kalmaz, sokakta yürürken kurşunlara, yumruklara hedef olursunuz.
Ranta karşı verilen doğa mücadeleleri ve toplumsal direnişlerle ilgili haberleriyle tanınan gazeteci Hakan Tosun da alçak bir saldırının kurbanı oldu.
Hakan, 10 Ekim’de İstanbul Esenyurt’ta feci şekilde dövüldü. Polis kayıtlarına göre 10 Ekim’i 11’ine bağlayan gece saat 00.35’te sokakta bilinci kapalı bir halde bulundu. Hastaneye kaldırıldı. Geçen salı günü hayatını kaybetti ve dün de ebediyete uğurlandı. Saldırıyla ilgili 2 kişi tutuklandı ancak açıklığa kavuşmayan noktalar var. Örneğin, neden saldırıya uğradığı konusu hâlâ muamma… Olay anına ilişkin delillerin karartıldığı iddia ediliyor.
Sosyal medyada yaprak kımıldasa mesaj üstüne mesaj atan, kendilerine övünç payı çıkaran iktidar siyasetçileri ve kurumlar, bu konuda sessizliğe büründü, iyi bir sınav veremedi.
Dahası… Hakan’ın öldürüldüğü sokakta haber yapan bir gazeteci bile fail yakınları tarafından tehdit edildi.
Bu ülkede insan hayatı bu kadar mı değersiz…
Kısıtlı bütçesine rağmen doğa için mücadele eden…
Kendisini; toprağı, ağacı, kuşu, böceği korumaya adayan…
Doğa dostu Hakan Tosun’un öldürülmesindeki karanlık noktalar aydınlatılsın.
Her şey şeffaf bir şekilde kamuoyuna açıklansın.
Adalet yerini bulsun.
Lafla peynir gemisi yürüseydi...
İstanbul Valiliği eylül ayının başında bir açıklama yaptı. Karavanların şehir içinde gelişigüzel park edildiğini, bunun da güvenlik sorunlarına yol açtığını duyurdu. Belediyelerden karavan park yerlerini belirlemesini istedi. Sahil ve kamuya açık alanlara karavanların rastgele park edilmesine izin verilmeyeceğini açıkladı.
Valilik yine geçen eylülün başında motosikletler için de genelge yayınladı. Kaldırım, yaya yolu ve meydanlara motosikletlerin park edilmesine, trafiğe kapalı alanlara motosikletin girişine izin verilmeyeceğini belirtti.
Hem karavanlar ve hem de motosikletler için yapılan duyuruların üzerinden 1.5 aya yakın süre geçti. İstanbul’un caddeleri, sokakları rastgele bırakılmış karavanlar, kaldırımlar ise park edilmiş motosikletlerle dolu… Vatandaş merak ediyor: İcraat ne zaman başlayacak, sokaklar ve kaldırımlar işgalden ne zaman kurtulacak!