Topyekün seferberlik!

Yaz başladığından beri orman yangınlarıyla boğuşuyoruz.

Tıpkı önceki yıllarda olduğu gibi…

Biri kontrol altına alınıyor, söndürülüyor, bir diğeri başlıyor. Sanki içinden çıkılamayan bir kısır döngü gibi…

Önlemlerin yetersizliği karşısında kahroluyoruz.

Bakanların, bürokratların aynı nakaratları tekrarlamasına kızıyoruz, sinirleniyoruz.

Diğer yandan…

Orman işçilerinin, gönüllülerin cansiparane mücadelesini görünce göğsümüz kabarıyor, onlarla gurur duyuyoruz…

Tıpkı düşmana karşı seferberlik yapar gibi, orman yangınına karşı seferber oluyoruz.

Kimi, hiçbir zorunluluk olmadığı halde kendi imkanlarıyla söndürme çalışmalarına destek vermeye koşuyor. Eline aldığı çalı çırpıyla alevleri söndürmeye çalışıyor. Canını tehlikeye atıyor.

Kimi, “Çöle dökülen bir damla su olacağını” bile bile bidonlarla su taşıyor, alevlere döküyor.

Kimi, gün boyu alevlerle mücadele eden itfaiyecilere su ve yemek götürüyor.

Kimi de yangından yaralı kurtulmuş yaban hayvanlarını tedavi etmeye, can suyu vermeye çalışıyor…

Yangın bölgelerindeki insanüstü bu çaba ve dayanışma, kül olan ağaçlar için duyulan üzüntüyü bir nebze olsun azaltıyor…

Diğer yandan insanın aklına şu sorular geliyor:

Yakılan yerler imara mı açılacak?

Üstüne otel mi yapılacak?

Birileri tarla olarak mı kullanacak?

Satışa mı çıkarılacak?

Bu konudaki yasal düzenlemeler çok açık.

AKP’nin değiştirmek istediği Anayasa’nın 169. Maddesi’nde “Yanan ormanların yerine yeni orman yetiştirilir, bu yerlerde başka çeşit tarım ve hayvancılık yapılamaz. Bütün ormanların gözetimi Devlete aittir” deniliyor.

İnsanın içine bir güven geliyor.

Diğer yandan geçmişteki bazı deneyimler endişe yaratıyor.

Örneğin, geçen yıl İzmir’de günlerce süren yangın nedeniyle zarar gören 375 hektarlık alan, “ağaçlandırılacak” denilmesine rağmen orman sınırları dışına çıkarılarak imara açılmıştı.

Umarız, bu yıl benzer bir şey olmaz…

Endişelerimiz yersiz çıkar.

Kayyum beye duyurulur...

Bir-iki gün önce İstanbul Nişantaşı’ndaydım.

Tam da Nişantaşı’nın göbeğinde alttaki görüntüyle karşılaştım.

Semtin göbeği kabul edilen caddenin üstünde çöpler her yere taşmıştı. Etrafa pis kokular yayılıyordu. Çöp kutularının yanında “Park yapılmaz” ve “Mobil EDS ile denetim yapılmaktadır” uyarısı vardı. Buna rağmen herkes park etmişti. Çevredekilere sorduğumda “Burası günün her saati park olarak kullanılır. Her gün onlarca ekip arabası geçer ama durum değişmez” dediler.

Bir sokaktan geçerken kapının önündeki esnafın “Her yer çöp içinde. Biz bunu hak etmiyoruz” sözleri kulağıma çalındı. Sokağa baktım, esnaf haklıydı…

CHP’li Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan tutuklanınca yerine atanan kayyum beye duyurulur…

SON DAKİKA HABERLERİ

Serdal Saraç Diğer Yazıları