Trafik sorunu niye çözülemiyor!
Türkiye’nin kangrenleşen ve çözüm bekleyen sorunlarından biri de trafik ve trafik güvenliği.
İster trafiğin arapsaçı olduğu, yetkililerin sadece izlemekle yetindiği İstanbul’da, isterse nüfus yoğunluğu daha az olan bir şehirde yaşıyor olun fark etmez…
Her il ve ilçe kendi ölçüsünce trafik sorunuyla boğuşuyor.
AB üyesi 27 ülkede yaklaşık 260 milyon araç trafikte. Geçen yıl bu ülkelerdeki trafik kazalarında toplam 9800 kişi öldü.
Bizde ise trafikte 31.2 milyon araç var. Kilometrelerce yeni otoyol ve duble yollara rağmen geçen yıl 1 milyon 444 bin trafik kazası meydana geldi. 6351 kişi kazalarda öldü. 385 bin kişi de yaralandı.
Yani Türkiye’de neredeyse her gün 17 kişi trafik kazalarında ölüyor. Bu ülkede insanlar yaya geçidinde can veriyor, ötesi var mı… (Önceki İçişleri Bakanı döneminde, kavşak ve trafik lambası olmayan yaya geçitlerinde ilk geçiş hakkını yayalara veren düzenleme yapılmıştı. Hatta polisiye denetimlerle bu kuralın uygulanması sağlanmıştı. Ancak nedense bu uygulama tavsadı.)
AKP’nin tek başına iktidar olduğu 23 yıl boyunca sorunun çözümü ve trafik güvenliğinin artırılması için tatmin edici adımlar atılmadı. Çoğunlukla günü kurtarmaya yönelik düzenlemeler yapıldı. Her yıl trafik para cezaları artırıldı. Seçimde oy alabilme uğruna trafik cezaları affedildi. 2019 yerel seçiminde iktidar adayının vaadi, İstanbul’daki köprü geçiş cezalarının affedilmesiydi…
Diyeceğim o ki iktidar oy kaybetmemek, seçmeni küstürmemek için keskin kararlar veremiyor.
Bu yüzden, hem trafik sorununa çare olacak hem de vatandaşa para kazandıracak bir teklifim olacak.
Yolcu taşımacılığında kullanılan araçlara (otobüs, taksi, servis gibi) kademeli olarak kamera takma zorunluluğu getirdiler. Trafik güvenliğinin artırılması ve hatalı kullanımların kayıt altına alınması hedefleniyor.
Madem öyle vatandaş kendi sorununu kendi çözsün. Trafikteki ihlalleri, hatalı sollayanları, emniyet şeridinde gidenleri, araç kullanırken telefonla konuşanları, direksiyondayken telefonda video izleyenleri, kaldırımlara park edenleri, kısacası trafik kurallarını çiğneyenleri kamerasıyla görüntüleyip emniyete bildirsin. Bu kişilere, trafik suçuna ilişkin görüntülü kanıt ve tespit olduğu için ceza kesilsin. Cezanın belirli bir yüzdesi ödül olarak, tespiti yapan vatandaşa verilsin. Bu sayede vatandaşa da bir gelir kapısı yaratılır.
Önermesi benden, değerlendirmesi iktidardan…
Anıtkabir ve vergi daireleri
Türkiye’deki 180 siyasi partiden biri de Milliyetçi Türkiye Partisi… Genel başkanı Ahmet Yılmaz… Sloganı “1939’da yarım kalan ne varsa tamamlayacağız…”
Yılmaz son olarak şu sözleriyle yankı uyandırdı:
“Memleketin en huzurlu yerleri vergi daireleri ve Anıtkabir. Bir tane kaçak yok, sığınmacı yok, arsız yok, hırsız yok, vatan haini yok…”
Ahmet Yılmaz, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın “Hiçbir organize suç lideri, Türkiye’de ellerini kollarını sallayarak gezemez” açıklamasını da ironi dolu şu sözlerle yorumlamış:
“Çakarlı araçlarla geziyor olabilirler mi?”
Memur sayısı fazla mı!
Açıklamalarıyla ses getiren, iktidara yakın bir gazeteci son olarak memur sayısıyla ilgili yorum yaptı. Mevcut 5.2 milyon memurun fazla olduğunu, 2.5-3 milyon civarında memurla da aynı hizmetin verilebileceğini söyledi.
Peki memur sayısını 5.5 milyona kim çıkardı?
Muhalefet mi?
AKP’nin iktidara geldiği 2002’de devletteki memur, işçi ve sözleşmeli personel sayısı 3 milyondu. Geçen yıl eylül itibariyle kamudaki personel sayısı 5.265.808 kişi. Yani AKP döneminde 2.2 milyon kişi devlette işe alınmış.
Sizce bunların çoğunluğu hangi partiden!