CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in yarın üreticilerin sorunlarına da değineceği "Millet İradesine Sahip Çıkıyor" mitinginin dördüncüsünün düzenleneceği Konya’nın Ortakaraören Mahallesi’nde çiftçilik yapan Mevlüt Kara, artan maliyetler ve düşük ürün fiyatları nedeniyle mesleğini bırakma noktasına geldiklerini söyledi. "Ürettikçe mutsuz oluyoruz" diyen Kara, tarımda yaşanan krizin derinleştiğine dikkat çekti.

Konyalı çiftçi Mevlüt Kara yaptığı konuşmada şu ifadelere yer verdi:

- "Ortakaraörenli bir çiftçiyim. Aynı zamanda hayvancılık da yapıyorum. Bu sene kuraklıktan dolayı ürünlerimizin verimi düşük. Artan gübre fiyatları, mazot, ilaç ve işçilik masrafları arttığından dolayı üründe fazla bir gelir elde edemeyeceğiz. Ayrıca bu ürünleri TMO'ya değil de tüccara verdiğimiz için düşük fiyatlar veriyorlar bu yüzden mağduruz.

- Her geçen yıl bir önceki yılı arar duruma geldik. Artık bu çiftçiliği bırakma noktasına gelme noktasındayız. Valla biz şimdi vadeli alıyoruz her şeyi. Ürünü satınca o borcu ödeme için ahırdan mal satıyoruz. Eşimizden bilezik bozduruyoruz. Bir şekilde bunları kapatmaya çalışıyoruz ama bu böyle gitmeyecek artık. Bırakma noktasına geleceğiz biz de.

"DEVLETİN VERDİĞİ BİR LİTRE MAZOT DESTEĞİYLE BU İŞ YÜRÜMÜYOR"

- Genelde ekliyor da bilinçsiz bir şekilde Allah ne verdiyse mantığına gidiyoruz. Matematiği yapınca en son ürün kalkınca zarar ettiğimizi anlıyoruz da bu sürdürülebilir değil artık. Ne yapacağımızı şaşırttık artık. Devlet destek veriyor da devletin verdiği destek bir litre mazotla bu iş yürümüyor artık. Bununla geçimini sağlayan insanlar bir sene bunun gözüne bakıp da 12 ay buna biz yaşam payı olarak çok zor durumda. Biz genç olarak benim yaşım 45 bizden sonra gelen nesillerde çiftçilik ve hayvancılık yapma potansiyeli yok. Yani gelecek nesillerde gıdaya ulaşım nasıl olacağını gerçekten bu yaşta ben düşünmeye başladım artık.

"ÜRETTİĞİNDE MUTLU OLMASI LAZIM AMA ÜRETTİKÇE MUTSUZ OLUYORUZ"

- Valla devletimiz işte elinde bir ithalat değneği var. Biz ürettik mi para etmiyoruz, biz üretmedik miydi artık ithalatla bizi durduruyor. Bu ülkede görüldü patates üreticisi Niğde’de depolarda patates belli bir süre depolanır. Bunu depoladığı için terörist ilan edildi. Bazen hayvanlarımız kesime gelmiyor. Biz et baronu oluyoruz, hayvanlarımızı kestirmediğimiz için bilmem terörist durumuna düşüyoruz.

- Ama dışarıdan gelen, Hans'tan şundan bundan gelen etler pekala da iyi geliyor. Yani onlara para var, biz üreticilere gelince nedense ekonomik zor durumda. Vallahi 21 yıldır biz üçleri bir geri, üçleri bir geri. Artık bu tarım politikasının bir sisteme oturması lazım artık. Üretici sütünü kaça satacak? Buğdayını arpasını kaça satacak? Ya ürettiğinde mutlu olması lazım ama ürettikçe mutsuz oluyoruz."

SEYDİŞEHİRLİ ÇİFTÇİLERDEN KURBANLIK VE SÜT TEPKİSİ

Konya'nın Seydişehir ilçesine bağlı Taraşçı Mahallesi'nde yıllardır hayvancılıkla geçimini sağlayan Rayhan ve Meliha Cam çifti, yaklaşan Kurban Bayramı öncesinde sektörün içinde bulunduğu zorlukları dile getirdi. Artan maliyetlere rağmen fiyatlara yeterince zam yapamadıklarını söyleyen çiftçiler, hem üreticinin hem de tüketicinin büyük bir çıkmazda olduğunu vurguladı.

Yaklaşık 40 yıldır baba mesleği olan hayvancılığı sürdüren Rayhan Cam, geçen yıla göre yem fiyatlarında neredeyse yüzde 100'e varan artış yaşandığını belirterek, "Geçen yıl kurban sezonunu 375 liralık yemle kapattık. Bu yıl en düşük kalite yem bile 650-700 lira. Ama biz bu artışı müşteriye tam yansıtamıyoruz. Kurbanlık fiyatlarına en fazla yüzde 25 zam yapabildik" dedi. Cam, önceki yıllarda 5-7 kişilik gruplarla kurban kesimlerinin yapıldığını, bu yıl ise grupların 2-3 kişiye kadar düştüğünü ifade ederek talepte ciddi bir düşüş yaşandığını ifade etti.

Rayhan Cam yaptığı konuşmada şu ifadelere yer verdi:

- "Yaklaşık 40 yıldır 50 yıldır baba mesleği işimizi devam ettiriyoruz. Hayvancılıkla, tarımla uğraşıyoruz. Yani, işimiz bu. Hayvancılıkla uğraşıyoruz genelde. Valla girdi maliyetlerini hesap edecek olursak Geçen sene yemin torbasını 375 lirayla kurbanı bitirdik. Bu yıl ise 650- 700 lira o da en kötü yemden bahsediyorum. Bu da artı ortalama yüzde 50-60 fark etmiş oluyor. Yüzde 100 fark etmiş oluyor. Biz kurbancılar bunu yansıtamıyoruz.

- Biz şu anda kurbancı ancak emek kadar yüzde 25 kadar yansıtıyoruz. Şu anda kimse kurban alıp kesme şansı yok. Biz de elimizi taşın altına koyuyoruz. Emeğimizden fedakarlık yapıyoruz. Biz de bu şekilde müşterilerimize hizmet sunmaya çalışıyoruz. Kurbancılıkta milletin kurban kesim olayı yüzde 50'ye düştü.

"KURBANLIK FİYATI 120 BİN LİRAYLA 250 BİN ARASINDA"

- Emeğinin karşılığına alamıyor. İşte bir olmuş hayvan bilmem ne kadar bir fiyat. Saman olmuş 3 lira, yem olmuş 700 - 800 lira. Bunun yanında süt olayımız var. Daha birinci aydan benim alacağım var şahsen. Her şey arttığı halde bizim süt fiyatlarımız geri geri gidiyor. Eğer varsa öyle bir şey varsa devlet de bizim yem fiyatlarını geri geri çeksin. Yemi de yani geçen sanki fiyatlar alsın.

- Benim sütümü 12 liraya alsın, 15'e de almasın. Kurbanlık fiyatı 120 bin lirayla 250 bin lirayla arasında dönüyor. Ortalama 25-35 bin lira arasında bir hisse düşüyor. Satabilirsek o da. Geçen yıllarda oranla yüzde 50 fark var en az. En az her maliyette, öldüm diyen en az yüzde 50 maliyet var. Ama biz bunu yüzde 50 yansıtabildik mi; yansıtamadık.

"DEVLET EĞER KENDİNİ KURTARACAKSA 50 BİNİ DEVLETE VEREYİM"

- Kesim fiyatları zaten bir inip bir çıkıyor. Bir istikrarsızlık var. Devlet diyor ki 'ben sana ithal getiririm'. Basıyor onu tepemize. Mecbur elimizde hayvanı iç piyasada tüketmeye çalışıyoruz. Destek olayı ya yüzde bir falan değil. Destek diyoruz ya devlet ben destek veriyorum diyor.

- Benim şu çiftliğimin maliyeti yıllıklara mesela 5 - 10 bin liradan döner. Benim çiftçiliğiyle aldığım maliyet elli bin lirayı bulmuyor. Bak yani benim şurada yüzde 200 hayvan besliyoruz.

- 200 - 300 dönüm tarla tapan bilmem ne diyor. Yani desteği niye veriyor? Benim de aldığım destek 50 bini bulmuyor. Bu işletmede devletin verdiği şey 50 bini bulmuyor. Yani hiç anlamı yok desteğin. Ben de diyorum ki devlet eğer kendini kurtaracaksa 50 bini ben devlete vereyim. Devlet hiç olmazsa kendini kurtarsın. Yani o desteği ben vereyim devlete. Yani 50 bin lira eğer bir para değil.

"MALİYETLER ÇOK YÜKSEK"

- Şimdi marketlerde et ve süt fiyatları pahalı. Doğru bu konuda. Ben bunun işletmeciliğini yapıyorum. Şimdi 450 liraya kesilen malı 700 liraya satıyorsun diyor. Adam orada kemikten çıkan attığı, çöpe attığı 200 liralık kemiğin hesabını yapmıyor, etin verdiği fireyi yapmıyor. Dükkan kirasını yapmıyor. Sigortasını, elektriğini yapmıyor.

- Tamam 450 liraya kesiyor, 700 liraya satıyor ama kasabın kazandığı para 20 lirayla 50 lira arasında. Çünkü maliyetleri yüksek. Markette etin 600 - 700 lira olması üreticiye yansımaz. Üreticinin olayı değil. Bunun bir sürü şeyleri var.

- Süt olaylarında var bak o olay mesela senden 10 liraya alıyor markete 40 liraya satıyor sütü. Senden 10 liraya alıyor markete 40 liraya satıyor. Arada bunun uçurum olan bu olanlar bunlar kazanıyor. Yani bunun hayvancılık yapanın kazandığını ben zannetmiyorum. Kazansam ben kazanırım. Ben doğma büyüme diyorum ki çoluğumla çocuğumla bu işin içinden iki oğlum bir hanımım ben bir de elemanımız var. Biz bu işin içinden anca çıkıyoruz."

"YEDİRTTİĞİMİZ YEMİ KARŞILAYAMIYORUZ"

Hayvancılıkla uğraşan Meliha Cam ise şunları kaydetti:

- "Yemi fazla yediriyoruz. Kazancımız az oluyor. Yedirttiğimiz yemi karşılayamıyoruz. Kurbanlık vakti geldi. Satışlar azaldı. Yani buradan kasap dükkanımız var. Et satıyoruz. Et de pahalı olunca millet azalıyor. Bayağı millet zor durumda. Alan da zor durumda, satan da zor durumda. Geçen yıl normal iyiydi yani. Bu sene bayağı düşük var. Destek görsek de yemi fazla verirsen mal olur. Destek az oluyor.

- Yani destek verirse de biz fazla yediriyoruz. Bir faydası yok yani. Kurbanlıklar şimdi grup grup kesiyorlardı. Gruplar dağıldı. Müşteri alıyor, zor durumda kalıyor da yine de alıyor işte. Onlar da emekli olunca beraber emekli parasını kiraya mı versinler, kurbana mı versinler. Onlar da zor durumda, bizler de zor durumdayız."

74 YAŞINDA ÇİFTÇİLİK YAPAN EMİNE KÜÇÜKOĞLU: YEM BORCUNU EMEKLİ MAAŞIYLA KAPATIYORUM

Konya’da yıllarını hayvancılıkla geçiren 74 yaşındaki Emine Küçükoğlu, artan maliyetler ve düşen süt fiyatlarıyla ayakta kalmaya çalışıyor. Emekli maaşını yem borcuna yatıran Küçükoğlu, "Memnun olunacak bir hayat değil ama yine de malımdan vazgeçmem" diyerek üretici olmanın zorluklarını dile getiriyor. Girdi maliyetlerinden dert yanan 74 yaşındaki Emine Küçükoğlu şunları söyledi:

- "Hayvancılıkla ilgileniyoruz. Yem pahalı olunca süt yeterli gelmiyor. Sütün parası düşük, yem fazla olunca yetmiyor. Yem öyle yüksek olmasa iyi kötü idare edeceğiz ama yem çok yüksek olunca yetişmiyor. Yani yem çok pahalı, süt düşük geliyor. Hiç yem borcum bitmiyor. Boyuna borçlanıyorum.

- Hep aylığım var ya ondan karşılarım yem borcumu. Eşim öğretmendi emekli öğretmendi. Onun parası bana kaldı. Onu hep yeme veriyorum. Kendim de doğru dürüst harcamam bile. Hiç de süt almaya bile gelen olmaz. Burası uzak zaten köyde alırlar almazlar bilmem.

"HERKES TÜKETİCİ OLURSA BU İNSANLAR NASIL YAŞAYACAK?"

- Aşı yaptırayım şuna kestik şuna kestik derler hiç para gelmez bana bilmem. Gelmeden gidiyor orada kesiyor Süt Birliği. Onlar da harcıyor azıcık vicdansızlık mı yapıyorlar, ne yapıyorlar? Küpe parası dediler, aşı parası dediler. Şap aşısı vururlar, çiçek aşısı vururlar işte hep onlara kesilir. Zaten benim yaşım geldi illaki bırakacağım. Ben yine dedim ya ben maaşımı yine onlara yedireyim.

- Yem borcunu karşılarım yine ben malımdan vazgeçmem. Hayatımdan memnun falan değilim Memnun olunur mu? Yani seve seve bakarım. Elbette herkes üretici olsun, herkes tüketici olursa bu insanlar nasıl yaşayacak? Yani benim aylığım olmasa, ben o aylığı malların yemine vermezsem mecburen bırakırım. Elbette tabii ama ben olmayınca ne yapabilirim?

"AYAKTA DURMAYA ÇALIŞIYORUM"

- BAĞ-KUR’dan emekliyim. Vallahi ayakta durmaya çalışıyorum işte. Ana şimdi gittik sıraya hayat şartları pahalılaştı. Elbette ki illaki bak gençler evlenemiyor. Biri olsa gençler evlenmez mi şimdiye? 30 yaşındaki çocuk 'daha zamanı var evlenmem' diyor. Olur mu öyle şey? Bizim zamanımızda 20 yaşında oldu muydu çocuk evde kalmış derlerdi. Şimdi 30 yaşındaki çocuk daha zamanı var. İki tane torunum var.

- Bugün mesela evlendirsem 30 yaşındalar evlenecekler ama maddi sıkıntılar dolayısıyla. Onlar da malcılık yapıyor işte. Onlar da evlenemiyor. Memurlar evleniyor mu? Makine mühendisi torunum var o da evlenemiyor. Geçim zor. Ev kirası çok pahalı. Evlenirsem nasıl idare edeceğiz?"