Sekiz hafta, 12 maç ve dokuz yenilgi… Manchester City’nin futbol sahalarındaki dramatik düşüşü gündemde.

Teknik direktör Pep Guardiola ise bu krizin sebebini tespit ettiğini söylüyor. Cumartesi günü Villa Park’ta alınan yenilginin ardından BBC’ye konuşan Guardiola, “Attığımız golleri atamadık ve yemediğimiz golleri yedik." diyerek özetledi.

Ancak bu açıklama, alıştığımız o kendine özgü abartılı tonuyla, tam anlamıyla bir krizin ağırlığını yansıttı.

"Daha çok gol at, daha az gol ye, kaybetmektense kazan."

Guardiola’nın bu basit açıklaması, bir zamanlar rakiplerini domine eden Manchester City’nin sadece yenilebilir hale gelmediğini, aynı zamanda yavaş ve sancılı bir çöküş yaşadığını gözler önüne seriyor.

Topa sahip olmaya dayalı futbolun bir dönem felsefi doruk noktası sayıldığı anlayış, bugün bir hayal kırıklığı ifadesine dönüşmüş durumda.

Peki, bu dramatik düşüş nasıl gerçekleşti? Ve bu noktada, Guardiola’nın sorumluluğunu sorgulamamız mümkün mü?

Guardian'da, Barney Ranay imzalı analize göre, Manchester City, Boxing Day’de Everton ile karşılaşmaya hazırlanırken, bu çöküşle ilgili iki temel nokta öne çıkıyor.

Manchester City 12 ayda nasıl bu hale geldi? İki temel nokta öne çıkıyor... - Resim : 1

TARİHİN EN BÜYÜK ÇÖKÜŞÜ MÜ?

Bu sürecin en dikkat çekici yönü, düşüşün büyüklüğü. Modern futbolda herhangi bir şampiyon takımın yaşadığı en büyük çöküşlerden biriyle karşı karşıyayız.

Geçen yıl aynı sahada, Villa Park’ta, sahaya çıkan oyuncuların büyük bir kısmı Fluminense’yi 4-0’lık bir skorla mağlup etmişti.

O dönem, Manchester City Şampiyonlar Ligi, Premier Lig, Dünya Kulüpler Kupası, FA Cup ve UEFA Süper Kupa zaferlerini birleştirerek tarihe geçmişti. Zirveye ulaşmışlardı ve bu zirve, daha yükseği olmayan bir noktadaydı.

City’nin internet sitesi, o dönemde "Sahadaki başarılar, büyüleyici bir oyun tarzının yan ürünüydü." yorumunda bulunmuştu. Ancak bugünkü tablo tam tersi bir görüntü çiziyor; saha içindeki oyuncular adeta birer mutsuz robot gibi dolaşıyor.

Guardiola, oyuncularının hala aç ve motive olduğunu söylese de, sezon başındaki bu iddia şu an gerçeklerle örtüşmüyor.

Mayıs ayında FA Cup finaline kadar hiç maç kaybetmeyen City, bu sezon şimdiden altı mağlubiyet aldı. Düşüş burada başlamış gibi görünüyor.

RODRI'NİN YOKLUĞU VE TEKNİK ZORLUKLAR

Guardiola’nın oyun sisteminde orta saha kontrolü kilit bir öneme sahip. Ancak Rodri’nin sakatlığı, bu sezon Arsenal maçından itibaren 24 puan kaybedilmesine neden oldu.

Manchester City 12 ayda nasıl bu hale geldi? İki temel nokta öne çıkıyor... - Resim : 2
Rodri yaşadığı sakatlık nedeniyle sezonu kapattı.

Rodri’nin yokluğu, sadece orta saha değil, takımın tüm dinamiklerini etkiliyor. Diğer oyunculara doğal becerilerinin dışında roller yükleniyor; mücadele kazanmaları, alan savunmaları ve yoğun baskılar yapmaları bekleniyor.

Rodri’nin sahalara dönüşüyle birlikte, bu düşüşten çıkış mümkün mü? Yoksa Guardiola’nın "ölmekte olan bir Jedi şövalyesi" gibi gösterilmesi kaçınılmaz mı?

MAKRO TEORİLER: MALİ SORUNLAR VE PEP ETKİSİ

Manchester City’nin içinde bulunduğu durumun başka nedenleri de olabilir.

Kulübün üzerine kara bir bulut gibi çöken mali suçlama iddialarının etkisi, takımın psikolojisini olumsuz etkilemiş görünüyor.

Premier Lig’e karşı verilen hukuki mücadele bir zamanlar motivasyon kaynağı olmuştu. Ancak bu belirsizlik, uzun vadede olumsuz bir etkiye dönüştü.

Guardiola’nın kontrat yenilemesinden sonra başlayan bu çöküş, "Guardiola etkisi"nin de sorgulanmasına neden oluyor. Guardiola’nın, oyuncuları sınırlarına kadar zorlayan ve tam kontrol isteyen yönetim tarzı, başarı sağladığı sürece kabul edilebilir bir yöntemdi.

Ancak zirve aşıldığında, bu yaklaşım yıpratıcı hale gelebilir.

Manchester City 12 ayda nasıl bu hale geldi? İki temel nokta öne çıkıyor... - Resim : 3

ZİRVEDEN DÜŞÜŞE

Manchester City’de yaşanan düşüş, futbol dünyasında tartışmaları beraberinde getiriyor.

Teknik direktör Pep Guardiola, takımın tarihinde ilk kez oyuncuları ile kendisi arasında bir kopukluk hissedildiği bir dönemi yaşıyor. Çağın en başarılı teknik direktörlerinden biri olarak gösterilen Guardiola’nın bu çöküşteki rolü sorgulanıyor.

Guardiola’nın sağlık durumu da bu süreçte gündeme geldi. Teknik adamın fiziksel durumuyla ilgili karanlık söylentiler, kulüp çevrelerinde dolaşıyor.

Kötü uyku düzeni, sindirim sorunları ve cilt rahatsızlıkları gibi iddialar gündemde. Guardiola’nın vücudu, adeta futbolun yoğun temposuyla savaşıyor. Onun, bir takıntının avatarı gibi hareket ettiği ve bu tutkunun bedelini ödediği konuşuluyor.

HAALAND VE PAS OYUNU ÇELİŞKİSİ

Manchester City’nin en büyük paradokslarından biri, Erling Haaland’ın transferiyle başladı.

Pas futboluna takıntılı bir teknik direktör, oyunun daha doğrudan bir biçimini temsil eden bir gol makinesini takıma dahil etti.

Bu durum, James Joyce'un mizah kitabı yazması kadar absürt bir fikir gibi görünüyor. Haaland’ın gelişi, City’nin oyun tarzına yeni bir boyut getirdi ancak aynı zamanda bazı soru işaretlerini de beraberinde getirdi.

Manchester City 12 ayda nasıl bu hale geldi? İki temel nokta öne çıkıyor... - Resim : 4

Geçen sezon kazanılan üçleme, bu transfere dair şüpheleri gölgede bıraksa da, bu başarıda bir tür "şeytanla anlaşma" olduğu hissi hakimdi.

O dönem, takımın olgunluğu Haaland gibi bir oyuncuyu oyuna entegre etmeyi başardı. Ancak bugün gelinen noktada, bu birleşimin uzun vadeli faydaları sorgulanıyor.

HAALAND'IN EKSİLERİ VE ARTILARI

Haaland, City’nin gol istatistiklerini etkileyen bir oyuncu. Ancak veriler, onsuz geçen beş sezonda takımın daha fazla gol attığını ve daha az gol yediğini gösteriyor.

Haaland’ın varlığı, maç başına atılan gol ortalamasını 2.3’e düşürmüş durumda; bu rakam onsuz 2.6 idi.

Ayrıca, takım savunması da onunla birlikte daha çok açık veriyor. Haaland’ın oyuna katkısının sınırlı olduğu eleştirileri sık sık gündeme geliyor. Norveçli yıldız, maç başına yalnızca yedi kısa pas yapıyor ve topsuz oyunda sınırlı bir rol oynuyor.

Bu durum, takımın diğer oyuncuları üzerindeki yükü artırıyor. Özellikle orta saha oyuncuları, Haaland’ın eksik bıraktığı alanları kapatmaya çalışırken yıpranıyor.

Manchester City 12 ayda nasıl bu hale geldi? İki temel nokta öne çıkıyor... - Resim : 5

ZAYIF TRANSFER POLİTİKASI

Son yıllarda City’nin transfer politikası da eleştirilerin odağında. Haaland dışında son dönemde takıma büyük bir katkı sağlayan transfer yapılmadı.

Josko Gvardiol, 77 milyon sterlinlik bedeliyle dikkat çeken bir isim olsa da, önceki yıllardaki transferlerin etkisi sınırlı kaldı. Bu durum, City’nin giderek statik bir yapıya bürünmesine neden oldu.

Guardiola, takımını yeni bir seviyeye taşımak yerine mevcut sistemin içinde sıkışıp kalmış gibi görünüyor. Oyuncuların gelişim göstermemesi ve teknik direktörün oyuna yeni bir enerji katamaması, takımın gerilemesine neden oluyor.

GUARDIOLA'NIN GELECEĞİ

Guardiola, Şampiyonlar Ligi zaferinin ardından “Kazanacak başka bir şey yok, içimde bir his var, her şey bitti." demişti.

Bu sözler, bugün Manchester City’nin yaşadığı krizi anlamak için bir kehanet gibi görünüyor.

Takımın geleceği, Guardiola’nın liderliğinde bu krizden çıkıp çıkamayacağına bağlı. Ancak bu süreç, bir dönemin sonunu işaret ediyor olabilir.