Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum, yeni çözüm sürecine dair öneriler içeren değerlendirmelerini sürdürüyor.

Sosyal medya hesabından yayımladığı "Terörsüz Türkiye geçiş ve bütünleşme süreci" başlıklı pazar yazısında Uçum, geçiş sürecinin ihtiyaçlarına yönelik yaklaşımlarda ortaklaşmaların arttığını ifade etti.

Kesin silah bırakma kararının pratik teyidine bağlı olarak geçiş süreci hukukuna ilişkin komisyonun rapor hazırlaması konusunda geniş bir mutabakatın oluştuğunu kaydeden Uçum, geçiş hukukunda Meclis'in şu adımları atabileceğini kaydetti:

* Önce Komisyonda hukuk politikası öneren raporun hazırlanması.

* Raporun TBMM Başkanlığına sunulması.

* Rapora dayanılarak geçiş süreci kanununa ilişkin teklifin hazırlanması.

* Teklifin Meclis Başkanlığına sunulması.

* Teklifin yasalaştırma sürecine girmesi.

* TBMM’nin teklifi kanun olarak kabul etmesi.

* Kanunun, Cumhurbaşkanımız tarafından uygun bulunması halinde Resmi Gazete'de yayınlanması.

Kesin silah bırakmanın da bu aşamalara göre gerçekleşebileceğini bildiren Uçum'a göre nihai teyitle birlikte TBMM geçiş süreci kanununu kabul ettiği zaman sürecin çok doğru yönetilmiş olacağı kanısında.

Sürecin başından bu yana dile getirdiği tek, geçici ve özel bir kanun çıkarılması teklifini yineleyen Uçum, bunun 'hukuksal komplikasyona karşı en etkili yöntem' olduğunu savunuyor.

"ANAYASAYA AYKIRI OLAMAZ"

Geçiş süreci hukukuna dair çeşitli çevrelerce birbirinden tamamen farklı endişe ve şüphelerin de dile getirildiğine dikkat çeken Uçum, şöyle devam ediyor:

- Bazı kesimler milli bütünlüğe zarar gelmemesi konusunda yüksek özen bekliyor. Bu beklenti tamamen haklıdır. Geçiş süreci hukukunda zaten anayasaya aykırı düzenlemeler olamaz. Milli devletin esası olan hiçbir ilke tartışma konusu yapılamaz. Süreçler tamamen TBMM’nin iradesiyle açık ve şeffaf yürüyecek. Dolayısıyla kaygı duyulmasını gerektirecek bir durum ortaya çıkmaz.

- Öte yandan Devletle ve Toplumla Bütünleşme perspektifi çerçevesinde oluşturulacak geçiş süreci hukuku, bütünleşmeye zarar verecek hiçbir unsur içeremez. Bütünleşme hedefli bir hukuksal yaklaşım, bütünleşmeyi riske atacak her türlü negatif unsuru dışarıda bırakır.

Münfesih terör örgütüyle bağlantılı olarak bütünleşme kapsamına girecekler için TBMM’nin en adil ve doğru ölçütleri geliştireceğine, milletin tüm kesimlerinin hassasiyetlerini gözeteceğine de şüphe yoktur.

Öte yandan 2014 yılında kabul edilen ve halen yürürlükte olan 'Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair 6551 sayılı Kanun'un günümüze uyarlansa dahi geçiş süreci özelliklerine uygun bir içerikte olmadığı için doğrudan uygulanamayacağını savunan Uçum, kanundaki şu hükümlerinse geçiş sürecinin hukuk politikasını belirlemede fayda sağlayabileceğini kaydetti:

* [Terör örgütünün feshi ve kesin silah bırakma kararına bağlı olarak] toplumsal bütünleşmenin güçlendirilmesine yönelik siyasi, hukuki, sosyoekonomik, psikolojik, kültür, insan hakları, güvenlik ve silahsızlandırma alanlarında ve bunlarla bağlantılı konularda atılabilecek adımların belirlenmesi.

* Silah bırakan örgüt mensuplarıyla [Avrupa’daki mensupların] eve dönüşleri, sosyal yaşama katılım ve uyumlarının temini için gerekli tedbirlerin alınması.

* Kamuoyunun doğru ve zamanında bilgilendirilmesi.

* Alınan tedbirlere ilişkin uygulama sonuçlarının izlenmesi ve ilgili kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyonun sağlanması.

* İlave mevzuat çalışmalarının yapılması.

Dikkat edilirse 6551 sayılı Kanunda yer alan bu görev ve yetkiler uyarlanmak ve güncellenmek kaydıyla geçiş süreci kanuna işlenirse geçiş sürecinin hukuku açısından temel ihtiyaçlar karşılanmış olur.

Belirtelim ki; birçok boyutuyla Terörsüz Türkiye’ye geçişi sağlayacak şartlar oluşmuştur. Türkiye’nin gelinen aşamadan geriye dönmesi artık mümkün değildir. Sonuç olarak endişeli değil çok umutlu olmamız gereken tarihi bir dönemdeyiz. Ortak umudumuz ortak geleceğimizin harcıdır.