Özlem GÜVEMLİ
CHP Genel Başkanı Özgür Özel bayramın birinci günü olan 30 Mart’ta Silivri’de seçilmiş İBB Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu başta olmak üzere; Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, belediye başkanları, İBB bürokratları, Gezi tutukluları ve gösterilere katılan gençlerin de arasında bulunduğu 28 tutukluyu ziyaret etti.
Saat 14.30’da başlayan Silivri ziyareti saat 22.00’de tamamlandı. CHP lideri Özel, bayramın ikinci günü de Saraçhane’de basın toplantısı düzenledi.
31 Mart 2024 yerel seçimlerinin yıldönümü nedeniyle düzenlediği basın toplantısında Özel, tutuklanan gençlerin maruz kaldığı kötü muameleye tepki göstererek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ve batıya sert mesajlar verdi.

Ankara’da CHP olarak bayramlaşmalara katılmadıklarını söyleyen Özel, “Bayramı bayram olmaktan çıkaran Cumhur İttifakı’yla bu süreçte bir işimiz olmadığına göre; Türkiye'nin tüm demokratlarını kucaklamak üzere üyelerimizle yapacağımız bayramlaşma için Saraçhane’de buluştuk” dedi.
“BAYRAM SONRASINA BIRAKIYORUZ”
Özel, 11 Mart günü gazeteci Sinan Burhan’ın canlı yayında televizyon ekranlarında Cumhur İttifakı’ndan bir genel başkan yardımcısından kendisine gelen mesaja dayanarak İmamoğlu’nun bayramdan önce tutuklanacağını söylediğini hatırlattı.
Özel “‘Gecenin bomba haberi budur’ diyerek 19 Mart’ta yapılacak tutuklama, sekiz gün öncesinden bir kanalda ifade ediliyorken ve kaynak Cumhur İttifakı’nın bir genel başkan yardımcısıyken onların bu milletin bayramını zehir edenlere söyleyecek, bayrama yakışır uygun söz yoktur. Hak ettikleri sözler bayramlık ağzımızı açtığımızda söyleyeceğimiz sözlerdir. Hepsini bayramın sonrasına, hukuk zeminine, siyasette onları mahcup ve rezil edeceğimiz, milletin de bugün ayıpladığı gibi bundan sonra da artık dönüp yüzlerine bakmayacağı bir sürece bırakıyoruz” dedi.

VOLKAN'A KONAK'A BAŞSAĞLIĞI
Volkan Konak’a da başsağlığı dileyen Özel “İçimiz yanıyor. Volkan Konak müzisyenliğin yanı sıra, ülkemiz için onurlu duruşundan asla taviz vermemiş bir aydındı. Bu süreç ilk başladığında, Ayşe Barım operasyonu, Gezi ile ilgili ifade almalar, ‘Doğru söylemiyorsun’ deyip sanatçıları yalancı şahitlikten 12 yıl öncesine göre cezalandırmaya çalışan o süreç, ‘Acaba sanatçılar üzerinde nasıl bir etki yapacak’ derken ilk ayağa kalkan, ilk başını kaldıran, ilk sahip çıkan kişiydi. Hukuk adalet ve demokrasi için ‘omuz omuza’ diyen sanatçılar imzalarını teker teker vermeye başladıklarında, bu metne imza koyması için kendisini arayan arkadaşına Volkan Konak yurt dışından, ‘Ben o metne imzamı değil, kalbim basarım’ demiştir. O Volkan Konak’ı kaybettik dün akşam, bu metne imzasını değil kalbini basan Volkan Konak’ı” diye konuştu.
“HİZBULLAHÇILARI DEĞİL TÜRKİYE’NİN GELECEĞİNİ SERBEST BIRAKIN”
Özel, Silivri Cezaevi’nde süren 8 saatlik ziyaretiyle ilgili de konuşarak "Her bir koğuş hakkında bilgi almaya çalıştık. ‘Her şey çok güzel olacak’ diyen Berkay’ı ziyaret ettik, moral bulduk. Toplu halde birlikte koğuşlarda kalan arkadaşlar Maltepe’deki mitingi gözyaşları içinde, coşkuyla, defalarca ayağa kalkıp alkışlayarak izlemişler” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Hizbullahçıları affedip serbest bırakmasına sert tepki gösteren Özel “Türkiye’nin geçmişini karartan, geleceğini karartmak için de tertip içinde olan canilere değil, ‘Türkiye’nin geleceği aydınlansın’ diyen her biri pırıl pırıl, her biri yetişmiş, elinde bırakın kan, kir olmayan gençleri Silivri’de tutmanın utancını bunun ne kadar özgüveni düşük, ne kadar kötülük içeren, ne kadar Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu birlik, beraberlik, huzur ortamından kopmuş bir ruh halinde olduğunu bir kez daha kendisine hatırlatıyoruz. Hizbullahçıları değil, Türkiye’nin geleceğini serbest bırakması gerektiğini ifade ediyoruz” diye seslendi.

“PSİKOLOJİK İŞKENCE”
Bazı öğrencilerin başka suçlardan tutuklu olanlarla aynı koğuşlarda kalmasına da tepki gösteren Özel “Koğuştaki kimseyi ya da cezaevi yönetimini bir konuda suçlayacak, zor durumda bırakacak, olmayan bir şey olmuş gibi gösterecek bir sözü kurmaktan kaçınsak da düşünün ki 18 yaşında gencecik çocukların annesi-babasısınız. İki genç koymuşsunuz, geri kalan 47 kişi hepimizin dudaklarını uçuklatacak bir suç türünden hükümlü olarak orada. Bu olacak bir iş değildir. Orada gençleri ve aileleri bu psikoloji içinde tutmak doğrudan psikolojik işkencedir. Bu konuda da gerekli bildirimlerimizi, uyarıları yaptık. Bugün bu konuda hızla sonuç alınmasının takipçisi olacağız” dedi.
“GÜNÜ GELİNCE GIRTLAĞINA HUKUK BASACAK”
Öğrencilerin ters kelepçe ile gözaltına alındığını ve işkenceye uğradığını anlatan Özel şunları söyledi:
- Kötü sözler, küfürler, kötü muameleler her biri öğrenci tarafından ayrı ayrı rapor ediliyor. Bu rapor edilen yerleri, saatleri biliyoruz, duyuyoruz, bir kenara not ediyoruz. Ters kelepçenin, yatırıp kafaya basmanın, surata tekme atmanın ne olduğunu, nerede yapıldığını ve kimler tarafından yapılmış olabileceğini takip ediyoruz. Bugüne kadar bu milletin evladı olan polisimizi doğrudan hedef gösterecek hiçbir şey yapmadık, sakındık, sakınmaya devam edeceğiz. Ama kötü muamelenin, işkencenin ne affı ne zaman aşımı olur. Kötü muamele için kanunsuz emir almış, bu emri yazılı istememiş olanlar uyguladıkları taktirde emrin sorumluluğunu bizzat taşırlar.
- Yazılı emir varsa sorumlusu emri verendir, yoksa uygulayandır. Ve geçmişte bunlara şahit olanlar, bugün tarihli bu meseleleri bir kenara yazıp ‘Ben şunu gördüm. Emri bu verdi. Bu çocuğa, bu kötülüğü bu yaptı. Ters kelepçe talimatını bu verdi. Oradaydım ama küfrü şu etti’ diye gerçekleri bir kenara yazıp kapalı zarfın içine alsınlar. Bu kapalı zarfı da emanete aldırsınlar ya da emanet etsinler. Gün gelince sorulduğunda, ‘Ben değildim şuydu. Emri veren şuydu’ derseniz o zaman siz kurtulacaksınız, suçsuzluğunuz ispatlanacak, bu çetenin yaptıkları çorap söküğü gibi ortaya çıkacak.

- ‘Ters kelepçe takın, yatırın yere, orada kalsın’ deyip o enseye basan, surata basanın günü gelince gırtlağına hukuk basacak, hesap soracak. Bu kadar net söylüyoruz. Suç işlemeyen korkmasın. Bundan sonra suça teşvik edilen yazılı emir istesin. Gördüğünüz şahitlikleri unutmadan gün, saat, yer, isim yazarak yazın. Kapalı zarfa koyun. Bu soruşturma seneye değilse öbür sene var. Bundan sonra da gençlere nasıl davranılacaksa hukuk devleti içinde öyle davranacak.
“HESAP SORULACAK”
“Kimse ‘Seçimi kazanacağız. Temiz bir sayfa açacağız’ diye düşünmesin” diyen Özel “Oy veren, üye olan, suçu olmayan korkmasın. Ama bugünlerde zulüm yapan, hakaret yapan, iftira atan, televizyonlarda yalan yorumlar yapan, suçsuz insanlara masumiyet karinesini düşünmeden iftira atan, olmayan delili varmış gibi anlatan, olmayan raporu varmış gibi anlatan yorumcular; öyle ‘geçmişe sünger, geleceğe temiz sayfa’ yok. Bu ülkenin tertemiz vatandaşlarına helalleşmek var, önümüze bakmak var. Devleti suç örgütü gibi yönetenlere, aparatlarına ve bu kirliliğe sessiz kalanlara hukuk devleti içinde sonuna kadar hesap sorulacak. Ve bugün bu darbeyi yapanların bir avuç olduğunu, uzantılarının da kurumlarda üçer beşer olduğunu biliyoruz. O yüzden suça ortak olmayın” ifadelerini kullandı.
“KIRILMAZ DENİLEN CAM TAVAN TUZLA BUZ OLDU”
31 Mart 2024 yerel seçimlerinin yıldönümü olması nedeniyle de şunları söyledi:
- 14’ü büyükşehir 21’i il belediyesi olmak üzere Türkiye’deki 35 ili ve o gece itibariyle 412 belediyeyi kazandığımız önemli bir başarıdır. İttifak yaparak girdiğimiz dokuz ay önceki seçimlerde yüzde 25 oydan, milletimizle ittifak yaparak girdiğimiz seçimlerde yüzde 38 oya çıktığımız, ‘kırılmaz’ denilen cam tavanı tuzla buz ettiğimiz bir seçimin yıl dönümündeyiz. Partimiz 47 yıldır tek başına iktidar olmamıştır ama milletin kararına tek kelime laf etmemiş, hürmetsizlik etmemiştir. Cumhuriyet Halk Partisi’ni 47 yıl sonra birinci parti yapan, AK Parti’yi de ilk kez ikinci parti konumuna getiren geçen sene bugün yine milletin kararı, halkın tercihleri olmuştur.
- Millet huzurunu bozan, ekmeğini küçülten iktidarı değiştirme sürecini sandıktaki kararıyla başlatmıştır. Belediye başkanlarımız, belediye meclislerimiz aslanlar gibi çalıştı. Temel belediyecilik hizmetleri eksiksiz verilirken; yoksullara, garibanlara, dezavantajlı gruplara el uzatıldı. CHP’li belediyelerimizden memnuniyet bizim anketimizde yüzde 58, AK Parti’nin de inkar etmediği anketinde yüzde 61 olarak ölçüldü.
“AKP, 47 AY SAYGI GÖSTEREMEDİ”
- 47 yıl bizim demokrasiye gösterdiğimiz saygıyı Adalet ve Kalkınma Partisi 47 ay göstermeye cesaret dahi edemedi. 47 ay sabretse seçimlere huzur ve güven ortamında gidilse, millet 23 yıl yönetenle 4 yıldır Türkiye’nin yüzde 65’ini yöneteni, İstanbul’u yöneteni, Ankara’yı yöneteni bir kefeye koyup bir karar verecekti. Bu millet üzülmeden, sıkılmadan, daralmadan, kutuplaşmadan, birbirine karşı düşmanlaştırılmaya çalışılmadan huzur içinde bir seçime gidebilirdi.
"TEK HEDEF İMAMOĞLU"
- Adaleti yere çalıp menfaati ve çıkarı baş tacı edip gerçek suçlular dışarıda serbestçe dolaşırken, uyuşturucu baronları, çeteler, mafyalar milletin üzerine çökerken, onlar Türkiye'de sadece bir tek şeyi suç saydılar. Türkiye’de yaptırımı olan tek suç AK Parti iktidarına muhalefet etmek ve gözaltına alınıp içeride tutulması gereken Beylikdüzü’nde bir kez İstanbul’da üç kez kendisini Erdoğan’ın çıkardığı adayları mağlup eden Ekrem İmamoğlu’ydu. Tek hedef oydu.
- Onun üzerinden bir darbe yapılanmasını adım adım planladılar. Her birinde siyasi yasak istenen 5 davada 25 yıllık hapis istemi. 31 yıl önce verilmiş bir diplomanın bütün arkadaşları ile birlikte iptal edildi. Ertesi gün yüzlerce polisle şafak vakti ailesi ile birlikte yaşadığı İBB’nin resmi konutunu bastılar. Başkanımızı ve arkadaşlarımızı gözaltına aldılar. Bu sürecin tamamında bir gün olsun bir kelime eksik söylemedik. Bir santim eğilmedik.

"ÇOĞUNLUK ENERJİSİ İMAMOĞLU’NUN ARKASINDA"
- Millet bunları görüp de burada 1.2 milyon kişi, Maltepe’de 2.2 milyon kişi toplanıp da psikolojik üstünlük bizde olmayacak da kimde olacak? Üstünlüğün bir diğer tanımı da çoğunluk enerjisidir. Kim çok? Kim çok oluyor? Kim çoğalıyor? ‘1.5 milyon üyeyi 1.6’ya çıkaralım’ dediğimizde 1 milyon 750 bin üyemiz olmasına sevinirken, AK Parti trolleri, kanalları bir takım yerel işbirlikçilerle ‘800 bini geçemezler, güven oyunu alamazlar’ derken 1 milyon 650 bin üye, yüzde 96 katılım, 15.5 milyon vatandaş ve Maltepe mitingi.
- Bütün oyunlara, bütün karalamalara rağmen. Ve şimdi dalga dalga bütün Türkiye’ye yayılan ‘Adayımı yanımda, sandığımı önümde istiyorum’ kampanyaları. Çoğunluk enerjisi Ekrem İmamoğlu’nun arkasındadır. Milletin arkasındadır. Bugünkü muhalefetin, müstakbel iktidarın arkasındadır. Gelecek Cumhurbaşkanı adayımıza darbe girişimini milletimiz çıplak ellerle püskürtmüştür, bu darbecilerin yüzüne tükürmüştür.”
“CUNTA YÖNETİMİ”
“Bugün Türkiye’nin başında bir cunta yönetimi vardır” diye tepki gösteren Özel şunları söyledi:
- Genel iktidar onlardadır. Ahlaki ve psikolojik üstünlüğü, çoğunluk enerjisini kaybetmişlerdir. Yapılan tüm anketlerde geriye gitmektedirler ve arkalarında kimse de yoktur. Ne devlet ne millet vardır. Arkalarında bir bütün olarak devletin varlığını göstermek sözde devlet aklı hikayeleri uydurmak acziyettendir. Devletin aklı, milletin aklı neye eriyorsa ona sahip çıkmaktır. Devletle millet yarışırsa millet kazanır. Devleti bir partinin emrine verenler partiyi devletleştiremedikleri gibi, devleti de partileştiremezler.
- Devletin içinde azınlığa dönüşürler. Bugün devlet bir bütün halinde milletinin emrindedir ve milletinin yeni görev vereceği iktidarı beklemektedir. O seçimler yapılana kadar devletteki herkese devlet adamı gibi çalışmak, millete de devleti cuntacılardan alıp demokratlara teslim etmek düşmektedir. Bir avuç cuntacı şu anda bütün kurumlardaki bileşenleri ile RTÜK ile dışarıya halkın haber alma özgürlüğüne demokrasiye ateş açmaktadır. Elindeki silahla cuntacının verdiği yetkiyle demokrasi ile savaşmaktadır. Bir başka tarafta çeşitli kurumların içinde yerleştirdikleri İletişim Başkanlığındaki, TRT’den her taraftan olur olmadık saldırılarla millete karşı darbe girişiminin ufak ufak parçacıkları kendi çapında direnmektedir. Darbecileri bastıran milletimiz cuntayı tamamen milletten temizlemek için önümüzdeki ilk seçimin sandığını beklemektedir. O güne kadar biz beklemeyeceğiz.
- Ekrem Başkan küçücük bir hücrede tutuluyor ama büyük bir demokrasi sarayında oturuyor. Oysa dünyanın en büyük sarayında oturan Erdoğan yerin yedi kat dibinde kendini zindanda hissediyor. Ahlaki üstünlüğü kaybetmiş olmanın, psikolojik üstünlüğü kaptırmış olmanın, çoğunluk enerjisini karşısında bulmanın sonucuyla… O yüzden bundan sonra CHP olarak attığımız her adımı bir öncekinden daha büyük kararlılık ve cesaretle atacağız. Hiç kimse şöyle bir şey düşünmesin. Güç ellerinde, devlet ellerinde. 19 Mart sabahı onu test ettiler millet gerekli cevabı verdi. O yüzden dün cezaevinde ziyaret ettiğim hem Ekrem İmamoğlu hem bütün belediye başkanlarım, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, genç arkadaşlarımız, Gezi’den yıllardır içeride tutulan arkadaşlarımız her birisi son derece mutlu, gelecekten umutlu, içeride kaldıkları her bir günü de bir vatan görevi olarak görüyorlar.
- İş bugün bakan koltuklarında oturup da vatana yaptıkları kötülüğün dizlerini titretenlerden olmamak lazım. Bugün birisinin atadığı bakanların meşruiyeti yoktur. Bugün son seçimlerde ikinci turda da olsa seçilmiş olmasına rağmen o gün sahte videoları ortaya çıkıp da ‘Montajsa montaj’ diyenlerin, milletten aldığı yetkiye rağmen millete sırtını dönenlerin, sokakta karşılığı olmayanların, anketlerde yerlerde sürünenlerin milletin gönlünde bir karşılığı yoktur. Bunun için biz asla durmayacağız.

“O KİTABI TÜRKİYE’DEKİ BÜTÜN DEMOKRATLAR YAZIYOR”
Özel “Dünyada otoriter popülist liderlerin nasıl geldikleri, nasıl yerlerini sağlamlaştırdıkları, nasıl güçlendikleri, sonra toplumu nasıl kutuplaştırdıkları, özgürlükleri nasıl ortadan kaldıkları, ülkelerini nasıl gerilettiklerine ilişkin fasikül fasikül kitaplar vardır. Otoriter popülist liderlerin nasıl gittiklerini, Arap Baharı ile, milyonlarla, darbelerle, karşı darbelerle, halk ayaklanmalarıyla anlatan kitaplar, çalışmalar vardır. Ancak bir otoriter popülist liderin demokratik yollardan çıkmadan, şiddete bulaşmadan, ama onun gösterdiği şiddete de teslim olmadan, bedel ödeyerek, gerekirse hapiste, gerekirse şiddete maruz kalarak ama haklılık zeminini kaybetmeden nasıl geriletildiğini, nasıl durdurulduğunu, nasıl yenildiğini ve demokrasinin nasıl kurulduğunu anlatan bir tane kitap vardır. O kitap da şu an yazım aşamasındadır. O kitabı Türkiye’deki bütün demokratlar yazıyor” diye konuştu.
"BURANIN BİR OTOKRASİ OLDUĞUNU BİLSİN"
Özel, iktidardan gelen “Bizi dünyaya şikayet ediyorlar” eleştirisine de çok sert yanıt verdi:
- Demokratik meseleler bir ülkenin iç meselesi değildir. Hak ihlalleri, insan hakkı ihlalleri, seçim hakkı ihlalleri, demokrasiye ve insanlığa karşı işlenen suçlarda asla ve asla bir ülkenin değil tüm uluslararası toplumun söz söylemeye hakkı vardır. Başörtüsü sorununda AK Parti bütün dünyaya Türkiye’yi anlatırken, ben başörtüsü meselesine özgürlükçü yaklaşan mesafede durdum. Kendilerinin bu yaptıklarının bir hak araması olduğunu ifade etmiş birinin özgüveniyle söylüyorum. Parti kapatmaları dünyaya anlatırken, 15 Temmuz sabahı kapımızı çalıp, Kemal beye ‘Yurtdışındaki bağlantıları, Sosyalist Enternasyonal’deki bağlantıları, diğer ülkelerle ilişkileri sosyal demokratların çok güçlü. Bu darbeyi dünyaya beraber anlatalım’ diyenler şimdi ‘Bizi dünyaya şikayet etmeyin’ diyor. Vallahi Japonya’nın yolda trende basılan adalara kadar ulaşan 8,5 milyon tirajlı gazetesine de konuştum, Almanlara da İngilizlere de Fransızlara da.
- Nereyi bulursam konuşuyorum. Anlattığım Türkiye’nin iç meseleleri değildir. Anlattığım Türkiye’deki darbe girişimidir. Siz Türkiye’de sandığı kaldırmaya kalkacaksınız, sonra Londra’ya koşup Mehmet Şimşek ağzıyla yalancı demokratlık numaraları yapacaksınız. Türkiye’ye, Tayyip Erdoğan rejimine katkı sağlamak isteyen, buranın bir otokrasi olduğunu bilerek katkı sağlasın. Tayyip Erdoğan rejimine siyasi kredi açmak isteyenler, geleceği onunla planlamak isteyenler, Türkiye’de seçmenlerin yüzde 65’inin bu iktidarı değiştirmeye kesin karar verdiğini, yüzde 10’unun da bu karara yakın yerde durduğunu görecekler, bilecekler. Avrupa’da kendi evinde demokrasicilik oynayıp, Türkiye’de bir otokrasiye stabilite kazandırıp onu kullanarak ‘Türkiye’yi sığınmacı yuvası yaparız, parasını veririz Suriyelilere baktırırız.
- Türk ordusunu Avrupa’ya kalkan yaparız’ diyen arkadaş, bu iktidarın seneye değişeceğini bilecek. Şimdi İngiliz İşçi Partisi açıklama yapmış, ‘Türkiye’de demokrasiden yanayız’ diye. ‘Uyan da balığa gidelim’, onların çok rahat anladığı bir deyim. Şimdi düzeltiyor. ‘Biz demokrasiden yanayız, biz böyle olduğunu bilmiyorduk.’ Düzelteceksin sen daha çok. Örneğin o İngiliz İşçi Partisi uluslararası bizim üyesi olduğumuz, kendisinin çıkıp, şimdi geriye dönmeye çalıştığı yerde, bir otokrata bir hafta kadar sessiz kalmış olmanın karşılığını da Sosyalist Enternasyonel’in Başkan Yardımcısı sıfatıyla Özgür Özel’den görecek. O zaman sen beni ikna etmeye çalışacaksın. Türkiye’deki demokrasi darbesine sessiz kalmanın bir hata olduğunu ve tekrar olmadığını.”
“TÜRKİYE, TAYYİP ERDOĞAN’DAN BÜYÜKTÜR”
“Türkiye Tayyip Erdoğan’dan büyüktür. Türkiye yurtdışındaki bütün demokratlarla birlikte olacak, Avrupa Birliği sürecini CHP iktidarında başaracak ve Türkiye her şey bittiğinde, düşmanlarının sesinden daha çok dostlarının sessizliğini hatırlayacak. Bugünlerde sessiz kalan bütün dostlara, içeriden, dışarıdan. Şunu söylüyorum: Çok insancılız. Çok mütevaziyiz. Çok iyi ilişkiler içindeyiz. Buna çok kararlıyız ama bu zor günlerde 18 yaşında çocuklarımız bir gün yatarı olmadığı halde Silivri’ye tıkılırken, seçilmiş İmamoğlu, peşinden koştuğunuz Ekrem İmamoğlu, yarın da bir randevu için, bir telefon için sıraya gireceğiniz Ekrem İmamoğlu’na bunlar yapılırken, siz bugün hangi tutumdaydınız dönüp onlara bakacağız.
“POLAT’IN DURUMU CEZAEVİ KOŞULLARINI KALDIRMIYOR”
Mahir Polat’ın sağlık durumuyla ilgili soruya yanıt veren Özel, “Mahir Polat’ın sağlık durumu iyiye gidiyor. Ancak Mahir Polat’ın sağlık durumu cezaevi koşullarını kaldırmıyor. Bunun için hızlı bir şekilde Mahir Polat’ın tutukluluk tedbirinin gözden geçirilmesi gerekiyor” dedi.
Özel'in iddiası: İBB'ye kayyum atanacaktı, eski bakan avuçlarını ovuşturuyorduGündem