CHP Genel Başkanı Özgür Özel, seçilmiş Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'in yedi ay sonra hakim karşısına çıktığı davanın ilk duruşması sonrası İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nu ziyaret etti.
Bu görüşmenin ardından kameralar karşına geçen ana muhalefet lideri, sert açıklamalarda bulundu.
Özer hakkındaki iddianamede 'silahlı terör örgütü üyesi olmak' suçundan 7.5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasıyla yargılanması talep edilen Özer için "Kürtlere belediye meclisinde yer vermekle suçlanıyor" diyen Özel, şöyle devam etti:
- "Ben bu suçun mucidiyim. Ben Esenyurt'ta Kürtlerden en iyi oyu alabilecek adayı belirleme fikrinin sahibiyim. Dün HDK davasında tutukluluğa devam dedikleri arkadaşların her biri Kürtlerin oy verebileceği kanaat önderleri.
- Bu suç değil, bu siyaset. Bu başarı, bu bükemediğin bilek. O fikrin sahibi benim ben. Ben Türkiye İttifakı'nın mucidiyim. Övünüyorum. Beni yarın alsan burada 50 sene hapis yatırsan yine övünürüm. Nasıl yendim Tayyip Bey'i derim.
- Tayyip Bey bir ara Kürtlerin ikinci partisi olmakla övünüyordu. Şimdi ben oldum, Ekrem Bey oldu. Niye hasetlik yapıyorsunuz. Niye insanların namusuyla oynuyorsunuz?"
Özel, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve çalışma arkadaşlarının odağında bulunduğu yargılama süreciyle ilgili de şunları söyledi:
- "O sevinen troller, AK Partili, sözde yazar çizer tayfası 'Şu ana kadar bir şey bulunamadı, moralman çökmüştük. Ekrem İmamoğlu'nun gizli telefonunu bulduk. Şimdi aradığımızı bulacağız.' ona seviniyor. Aha da buldu ne biliyor musunuz? O telefon numarasını daha önce söyledim, tekrar edebilirim. O telefon numarasını girince ben de Beylikdüzü BBA Belediye Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu yazıyor.
- Aday adayı iken, belediye başkanlığına adayken tanımışım Ekrem Bey'i. 2013'te kaydettiğim ilk numara. Şu anda Cumhuriyet Halk Partisi'nin bir 2 milyon üyesi Ekrem İmamoğlu'nun ismine bastığında, biz hepimiz birbirimizin telefonlarını görebildiğimiz bir sistem var, o numara çıkıyor. Ekrem Başkan'ın savcılık sorgusunda verdiği ilk numara o.
- O numara Beylikdüzü Belediye Başkanlığı gidip bitip İBB Belediye Başkanlığı başladığından beri o telefon bilgi işlemdeki bir kişiye verilmiş. 'Bunu yönlendir santrale.' denmiş. Özel kaleme 'Beylikdüzü'nden bir arayan olursa bu numarasını kendi açamıyor, notunuzu biz alıp...' deyip Ekrem Bey'e bilgi verilen numara. Hiç araması yok.
- Üzüntüyle ifade ediyorum ki arama hiç yok. Çok üzülecek troller ama WhatsApp yok. Varsa 5 yıl önce, 6 yıl önce WhatsApp'a ne yazıldıysa en son o yazılmış. Kuvvetli ihtimal Dilek Hanım'a yazdığı mesaj var. 'Hakkımızda hayırlısı, seçimi aldık falan.' diye yani. İyi gidiyor ya sabaha karşı. O iptal edilen seçim de o. Benim Ekrem Başkan'ı 6 yıl önce aradığım numara o.
'BOŞUNA SEVİNDİNİZ'
- Avucunuzu yaladınız, boşuna sevindiniz. Hopladınız, zıpladınız ama bir şeyi itiraf ettiniz. O telefondan bir şey çıkması dışında bir umudunuz yok. Hiçbir şey bulamadınız bugüne kadar.
- İtiraf ediyor ki o AK Partili telefonun bulunduğuna hoplayan, zıplayan arkadaşlar 'Bugüne kadar güvendiğimiz dağlara kar yağdı. Akın Bey deplasmandan puan çıkaramadı.' Rezil oldunuz rezil, rezil. Hiçbir şey yok işte.
- Arkadaşlardan raylı sistemleri alıyor. 'Orada da yolsuzluk yapmışlar.' algısı yaratacak. Aldıkları ihale iptal edilmiş. İptal edilmesine, iptal edilen firma dava açmış. İdare Mahkemesi'nde reddedilmiş, Danıştay'da onaylanmış.
'EKREM BEY'E KOYDUĞUM KEFALETİ ONA DA KOYUYORUM'
- Şu anda üzülerek söylüyorum ki raylı sistemlerle ilgili iddia ettikleri dosyanın İBB tarafından o ihalenin iptalini Danıştay onaylamış. Mahkeme kararıyla sabit yapılan işlemin doğru olduğu. O yüzden fasarya işlerle uğraşıyorlar.
- Mustafa Bey'i tutukluyorlar, gözaltına alıyorlar. "İşte koruma müdürünü aldık." Ne yapmış Mustafa Bey? Ne bulursanız bana yazın iki katını, hadi. Bu kadar söylüyorum.
- Devletin polisinden, devletin memurundan, geçmişin başarılı emniyet müdüründen, yıllardır Ekrem Bey'in bir adım yanından ayrılmayan arkadaşa, Ekrem Bey'e koyduğum kefaleti koyuyorum."
Soru: Şimdi bir demokratik anayasa, bir sivil anayasa tartışması var. Cumhurbaşkanı Erdoğan özellikle size seslendi. 'Gelin beraber yapalım' dedi. Şimdi içerideki sanırım Ahmet Bey'in sözünü hatırlatınız. 'Kürt olduğum için yargılanıyorum' dedi. Bu topraklarda halklar var, farklı halklar. Kürtler var, Aleviler var, azınlıklar var. Onların da böyle bir anayasaya ihtiyacı olduğunu düşünürsek, eşit halklar, eşit yurttaşlar talebiyle yeni anayasaya destek verebilecek misiniz acaba?
"Soruyu sahiplenmeden söylüyorum çünkü Kürtler azınlık değil, Aleviler azınlık değil. Azınlıklar anayasal bir tanım ve o kanun çıktığında kimler azınlık sayılıyorsa azınlıklar onlar ama şunu söylemek isterim: Anayasaya uymayan biriyle, anayasa tanımayan biriyle, kendi iktidarı için anayasayı ayaklar altına almaktan çekinmeyen biriyle, bekar, gencecik, yalnız bir annenin bebeğinin gözünün yaşına bakmayan biriyle, acıması olmayan biriyle, müzakere edilemeyen biriyle, yani oturup da şu arkada yarattığı hukuksuzluğu içine sindirebilen biriyle, Vera'yı 3 yıldır babasız tutan biriyle, kendisinin annesine edilen küfrü elleriyle silmiş Osman Kavala'yı halen daha "Anneme küfür etti, küfür yazdı." diye Ahmet Hakan'ın köşesinde yalanlandığı halde aylar önce, yıllar önce, yıllar önce şahidi akademisyenler söylediği halde sırf kendi iktidarını sağlamlaştırmak için burada insanları tutan biriyle... Siz diyorsunuz ki: "Demokratik bir anayasa yapar mısın?" Bakın, onu seçenlerle yaparım.
Geçmişte bir hata yapmış, Erdoğan'ı seçmiş. Gelecekte o insanlarla Türkiye'nin en demokratik anayasasını, en sivil anayasasını yaparım. Dezavantajlı grupları da kayıran anayasa da yaparım. Hepimiz yaparız bunu.
Biz sivil bir anayasa istiyoruz. Biz herkesin tam eşit olduğu bir anayasa istiyoruz. O anayasaya uygun kanunlar olsun, o kanunlar herkese eşit uygulansın istiyoruz. Kimse geride kalmasın istiyoruz. Ben geride İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin 3 kez üst üste Tayyip Erdoğan'ın adaylarını yenmiş cumhurbaşkanı adayımı geride bırakacağım. Sonra gideceğim Tayyip Erdoğan'la.
Arkadaşlarım buradayken ne konuşacağım? Bu kadar Can Atalay seçilmiş milletvekili buradayken ne konuşacağım? Anayasa Mahkemesi kararları varken ne konuşacağım? AİHM kararları varken ben bunlarla ne konuşacağım? Önce bir anayasaya uysunlar. Ben 31 Mart'ta seçimi kazandım.
Mayıs ayının 6'sı mıydı neydi, Sayın Erdoğan'la görüştük. Dedim ki: "Bu zehirli dilden Türkiye'yi kurtaralım. Birbirimize bağırmakla, çağırmakla emeklinin de karnı doymuyor, asgari ücret de artmıyor, insanların demokratik talepleri de olmuyor, cezaevleri de boşalmıyor. Gelin hukuka ve anayasaya uyalım." Yanımdaydı Namık Bey. Satır satır not tuttu.
Tarihin önünde utanacak değil, övünülecek bir görüşme yaptık orada bizim açımızdan. O gün dediklerimizi söyleseler bugün yaşanan bunca olumsuzluğun hiçbirisi yaşanmayacak. Ne bu kadar yoksulluk ne bu kadar haksızlık ne bu kadar adaletsizlik ama neyi tercih ettiler? Kavgayı tercih ettiler, zulmü tercih ettiler. İstanbul İl Başkanlığı'nın önündeydik beraber, ne dedim o gün? Bu yaptıklarını sordunuz. "Savaş ilanı kabul ediyorum." dedim. "Siz ne yapacaksınız?" "Savaş ilan edilmiş bir parti ne yaparsa onu yapacağım, mücadele edeceğim." dedim.
'ARKADAŞLAR MÜCADELE EDİYORUM'
Mücadele ediyorum arkadaşlar, mücadele ediyoruz hep beraber. Mücadele edeceğiz. Bunlarla müzakere edilmez. Bu kadar vicdansız, acımasız, hukuk tanımayan adamlarla neyini müzakere edeceğim? Önce bir normal böyle müzakere edilebilir bir zemine getirsinler bakalım Türkiye'yi. Bütün Anayasa Mahkemesi kararlarına uysun, AİHM kararlarına uysun.
Desin ki: "Ben tamamım." E ben de tamamım o zaman. Oturup bir bakalım ne yapabiliriz diye. Bir anayasa çiğnemenin müeyyidesini konuşmak lazım ilk önce bu ülkede. Anayasaya ilk onu yazmak lazım böyle anlına. Anayasaya uymayana ne müeyyide yapılacak? Çünkü bu müeyyidesizlik şımarttı bunları bu kadar."
'HAYDİ BAKALIM PANKARTI BEN ASACAĞIM'
Soru: Savcılık tarafından iletilen ancak bugün kamuoyuna yansıyan bir karar var. O da İBB'ye gönderildiği, tebliğ edildiği söyleniyor. Ekrem İmamoğlu'nun pankart ve afişlerinin toplatılmasına ve yasaklanmasına ilişkin...
Hayatımda duyduğum en hukuk tanımaz karar bu. Ekrem İmamoğlu'nun unvanı ne? İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı. Buna kim karar veriyor? İstanbul'un seçmeni. Suçu ispatlanmış mı? Hayır. En temel hukuk ilkesine, suç ispatlanana kadar suçsuzdur. Hem seçilmiş hem suçsuz. Şu anda da maaşının 2/3'ü yatıyor, kanun öyle.
Görevden uzaklaştırsan da unvanı belediye başkanı. Onun fotoğrafını açmaya nasıl yasak getiriyorsun sen? Suçu, suçluyor ve suçlu mu? Daha iddianamen yok ya! İddianame yok! Sadece senin aldığın bir talimat, yaptığın gözaltı, ardından tutuklama tedbiri haksız ve bu kişilere aradığın suç var, kazdıkça batıyorsun. Kazdıkça derine batıyorsun. İddianame yok, olsa ne yazar? Yargılama yok, olsa ne yazar? Karar verilmemiş, verilse ne yazar? Kesinleşmesi lazım. Ancak o zaman diyebilirsin: "Bu kişi suçludur." diye.
Suçu ve suçluyu övmeye girermiş Ekrem İmamoğlu'nun pankartını asmak veya metroda sesini duymak. Hani metro duraklarında Ekrem İmamoğlu'nun sesini duymak. Böyle bir şey olabilir mi ya? Yani gerçekten insan utanıyor, utanıyor bu yaptıklarını. Başkanım biz asalım, gelsinler indirsinler. Ben asacağım şimdi gidip o bayrağı. Hadi gelsin indirsin. Hangi suçlu ya? Kendini inkar ediyor adam. Adliyeden vermişin temiz kağıdına, aday olmuş.
O günden bugüne bir şey yok. Bir iddian var, iddianamesi yok. Ortada suçlu varmış gibi. "Yapamazsın, asamazsın." Hadi bakalım ben asacağım. Akın Gürlek gelsin indirsin. Zavallı polislere, gariban adamlara verecek kanunsuz emri oradan bir amir. "Hadi bakalım bizim emekçilerle indirirsin, indirmezsin." Ayıp bir şey ya.
Tepemin tasını attırmasın, giderim odasının kapısına asarım. Giderim odasının kapısına asarım Ekrem Bey'in resmini yani. Tepemin tasını attırmasın. Arsızlığın da bir limiti var.