CHP Genel Başkanı Özgür Özel, TELE1'de gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından dünkü İstanbul olağanüstü il kongresinin durdurulması yönünde talep yazısı yazılması ve Yüksek Seçim Kurulu'nun verdiği 'Kongre devam etsin' kararını değerlendiren Özel "Dün artık YSK Başkanı çıktı, Anayasa'nın ilgili maddesini hatırlattı. 'Seçimler, seçim kurullarının ve Yüksek Seçim Kurulu'nun işidir, size ne kardeşim?' dedi. Asliye hukuk mahkemesi üzerinden bir siyasi partiye operasyon çekiyorlar. YSK bıkmış bunlardan, illallah demiş. YSK Başkanı 'Yeter artık' diye bana söylemedi. Ama aldığı karar da onu gösteriyor. YSK Başkanı kapının önüne çıktı, kendi söyledi" ifadelerini kullandı.
"SİYASAL DÜZEN DİYE BİR ŞEY KALMAZ"
Özel, "Ne hissettiniz karara görünce?" sorusuna da şu yanıtı verdi:
"Kararı duyunca hukuk devletinin ne kadar önemli bir şey olduğunu, bu kadar ağır aksak, bu kadar ağır darbe aldığımız bir süreçte YSK'nın belki de kendisini korumak için... Neden? Yoksa varlık sebebi ortadan kalkacak. Yani Türkiye'de seçimler yürüyemez böyle olursa. Türkiye'de dünya kadar asliye hukuk mahkemesi var. Her birisi YSK'nın temyiz mercii olabilir mi? Alınan kararları bozma yetkisinde olabilir mi? O zaman her siyasi görüş kendine bir tane asliye hukuk mahkemesi hakimi ayarlar, o onun mahkemesi, o onun seçimini bozdurur, Türkiye'de siyasi partilerle siyasal düzen diye bir şey kalmaz. Terör yaratırsınız. Terör dediğin devletin ortaya koyduğu bütüncül istikrar halinin ortadan kalkmasıdır. Bu yapılan yargı terörü. Bunu normalleştirmemek lazım. YSK görevini yaptı. Aksini yapamazdı, yapmamalı. Aksi teklif dahi edilemez. Aksi durumda Türkiye'de hiçbir kimsenin mazbatası kalmaz."
"PARTİNİN SABRETTİĞİ BİR FİGÜR"
Özel, "Eski yol arkadaşlarınız, ki Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nu da sormak isterim bu noktada, Berhan Şimşek, Gürsel Tekin, Kemal Bey'le birlikte mi hareket ediyorlar? Ve onların sebeplerini nasıl okuyorsunuz?" sorusuna da şu yanıtı verdi:
- Kemal Bey ve bu yaşananları aynı cümle içinde almak istemem. Berhan Şimşek, partinin çok uzun yıllar gerçekten sabrettiği bir figürdür. Neden sabrettiği bir figürdür? CHP'de il başkanlığı önemli bir görev. Belli bir süre bu görevi yapmış. Geçmişine hürmeten eski il başkanı partiden uzaklaştırılmasın diye her birimiz sabrettik. Öyle ki geçen sefer parti saldırı altında, 19 Mart darbesi yaşanmış. 23 Mart'ta Ekrem İmamoğlu içeriye atılmış. Partiye kayyum atanacak, partiye atanmaya çalışan kayyumu partinin karşısındaki kafeden çevirmişiz, beşe beş kala hamlemizle. Olağanüstü kongre toplamışız. Olağanüstü kongrede birlik, bütünlük göstermeye gelmiş delege. Bin 200 küsur delege oy verip 'Genel başkanın arkasındayız' diyor.
- O gün elinde olmayan imzalarla 'Kürsüye çıkacağım.' 'Çık.' Çıkmıyor. Bağırış çağırış, kurultayı birbirine katıyor. Adamların tek amacı CHP'de kavga var görüntüsü. O gün partinin genel başkanına dünya kadar laf söylüyor. Kapatıyoruz. Ertesi gün telefon açıyor 'Beni otobüsün üstüne çıkarın konuşma yapacağım' diye. Böyle ve bu kadar sabredildikten sonra artık bıçak kemiğe gelmiş ve partiden uzaklaştırılmış birisi. Ve o sabırlarda üzerimde çok kusur var benim. Yapmayalım, etmeyelim, sabredelim, atmayalım...
- Diğer taraftan Gürsel Bey kendisi istifa etmişti. Daha sonra istifasını işleme koymamış, bizim hürmet ettiğimiz, saygı gösterdiğimiz birisi ama bu süreçte partiye kayyum atandığı gün, benim için kolay neydi? 'Gürsel Bey de abimizdir, buyursun gelsin.' Sen Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün partisine hiçbir mahkemenin almadığı kararı AK Partili hakime getirtip aldırtılan operasyonla bu partiye kayyum atanmasına, babamı atayacaklar, canım kardeşimi, biricik kızımı atayacaklar partiden atmazsam namerdim.
"BEŞ BİN POLİSLE GİRİLİR Mİ?"
- Niye? İşin mantığı şu: AK Parti yargısı operasyon çekiyor. Senin ne kadar bir iyi iplik olduğun belli değil. O iplikle sana bu hastayı diktirmezler. Ayrıca bu görev kabul edildiği andan itibaren takınılan üslup. Mustafa Kemal Atatürk'ün İstanbul'daki emanetine 5 bin tane AK Parti'nin emriyle Anayasa çiğneyen polisle girilir mi? Bakın bugüne kadar CHP'de bir büyüğüm yoktur ki 'Özgür Özel şu tarihte bana saygısızlık yaptı' desin. Yapmadım. Bu partide, bu partinin bir büyüğüne geçmişte görev yapmış birisine bir kusrum, bir hatam, bir kabahatim olmamıştır. Kalp kırmamışımdır.
"DÖNÜP YÜZÜNE BAKMAM"
Özel, "Sizi mi aradı?" sorusuna da "Yok, arkadaşlarımızla temas kurmuş. Ben şuna dikkat ederim; yarın öbür gün bu işler biter. Gürsel Tekin'in bir ihtiyacı olur, insani bir ihtiyacı olur, elini uzatır, ilk tutan ben olurum yine. Ama bu işlerin içinde dönüp de yüzüne bakmam. Çünkü neden? Burada çok ilkesel bir şey var. AK Parti'nin yargısını meşrulaştırma, yaptığı operasyonun parçası olma; ben bunu affetmiyorum. Dönüp de o selamı alsaydık biz o gün, o gün tanısaydık, o işi bugün Türkiye başka bir yere giderdi" yanıtını verdi.
"ONA DAHİ DOKUNMAYIN DEDİM"
Özel, "Özgür Çelik eline mazbatasını alıp mahkemeye gidecek mi, bugün ne olacak" sorusunu şöyle yanıtladı:
"Mazbata bugün olmaz. Onun da bir itiraz süresi var. Tahmin ediyorum cuma akşam üstü mazbata verilir, yetişmezse pazartesi sabah verilir. Zaten Özgür Çelik o binaya gidiyor. Benim çalışma ofisim orası. Ayrıca İstanbul İl Başkanlığı’mız Bahçelievler’de. O binaya da gidiyor. Gürsel Tekin, il başkanlığı binasına polis kanalıyla girmek istedi. Yapılmaması gerektiğini söyledim ve girdiği anda o binanın statüsünü değiştirdik. Orası benim çalışma ofisim. Geçen hatta partiden atılan birisi oraya gitmiş, kendince basın açıklaması yapmış. Ona dahi 'dokunmayın' dedim.
KILIÇDAROĞLU YANITI: BENİM ELEŞTİRME HAKKIM YOK
CHP lideri, Kılıçdaroğlu hakkındaki soruya ise şu yanıtı verdi:
- CHP’nin Genel Başkanı'nı, önceki Genel Başkan'la sürtüştürmenin, tartışma halinde tutmanın bu partiye hiçbir faydası yok. Kemal Kılıçdaroğlu, CHP tarihinde partinin Genel Başkanı olarak görev yapmış. Beni eleştirse, bana en kötü sözleri söylese -zaman zaman bana karşı sert eleştirileri oldu- dedim ki; 'Onun beni eleştirme hakkı var, benim eleştirme hakkım yok, bana hürmet etmek düşer, bunu yapacağım’ dedim.