Ana muhalefetin cumhurbaşkanı adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasıyla büyüyen protestolarda bini aşkın kişi gözaltına alınmış, bunların 278'i tutuklanmıştı.

Cezaevine gönderilenlerin 200'ü ilerleyen süreçte tahliye edilirken, Saraçhane davalarının ilki İstanbul 62. ve 65. Asliye Ceza mahkemelerinde görüldü.

Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi çevresinde TOMA ve bariyerlerle çevik kuvvet önlem aldı.

GAZETECİLER DE HAKİM KARŞISINDAYDI

62. Asliye Ceza Mahkemesi'nde eylemleri takip ettikleri için dava açılan Bülent Kılıç, Yasin Akgül, Zeynep Kuray, Gökhan Kam, Kurtuluş Arı, Ali Onur Tosun, Hayri Tunç ve Emre Orman'ın da aralarında bulunduğu 99 kişi yargılandı.

Sanık sayısının fazla olması nedeniyle duruşma İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi salonunda görüldü.

Saraçhane davalarında ilk duruşma: 'Salon yetersiz' deyip erteledi - Resim : 1

'MAHKEME SALONU YETERSİZ': 4 TEMMUZ'A ERTELENDİ

90 gençse eylemlere katıldıkları için İstanbul Adliyesi 65. Asliye Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıktı.

Bu duruşma da salonun küçük olması nedeniyle 13. Ağır Ceza Mahkemesi salonuna alındı.

Mahkeme heyeti, duruşma salonunun yetersiz, sanık sayısı ve avukatlarının fazla olması nedeniyle sağlıklı savunma alınamayacağını değerlendirerek ara kararını açıkladı.

Dosyanın ilk 45 sanık yönünden ayrılarak başka esasa kaydedilmesine hükmeden mahkeme, İstanbul Valiliğine müzekkere yazılmasına, dava konusu olayla ilgili 48 saat önceden bildirim yapılıp yapılmadığının tespit edilmesine ve mahkemeye ulaştırılmasına karar verdi.

Duruşma 4 Temmuz'a ertelendi.

'GENÇLERİMİZİN TÜMÜ HAKKINDA DERHAL BERAAT KARARI VERİLMELİ'

Duruşma devam ederken sosyal medya üzerinden bir açıklama yapan İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu, "Anayasal haklarını kullandıkları için yargılanan gençlerimizin tümü hakkında derhal beraat kararı verilmelidir. Gençlerimiz bu ülkenin geleceğidir ve maruz kaldıkları muamele kabul edilemez. İstanbul Barosu olarak hukuku etkin kılma mücadelemiz devam edecek" dedi.

Saraçhane davalarında ilk duruşma: 'Salon yetersiz' deyip erteledi - Resim : 2

ALKIŞLI PROTESTO

İstanbul 62. Asliye Ceza Mahkemesi'nde avukatlar yetkiye ilişkin taleplerini iletmek istedi. Ancak mahkeme heyeti kabul etmeyince tartışma yaşandı.

Avukatlar alkışlarla protesto etti. Ara verildi. Hakim ve savcının gelmesi üzerine duruşmaya devam edildi.

Sanık avukatı, "İddialardan bir tanesi ihtara rağmen dağılmama. Polis ihtarı ne zaman, ne şekilde yaptığını söyleyemiyor. O yüzden derhal beraat talep ediyoruz. Kanuna aykırı soruşturma ile hazırlanan iddianamenin kabul edilmemesi gerekirdi. Ne delil araştırmaya ne de duruşmaya devam etmeye gerek var" ifadeleriyle tüm sanıkların beraat etmesi gerektiğini belirtti.

GAZETECİLER DURUŞMA SONRASI NE DEDİ?

Gazeteciler duruşma sonrası kameralar karşısına geçti. Foto muhabiri Bülent Kılıç, şunları kaydetti:

- "Bildiğiniz gibi belden yukarı fotoğraflarımız çekilerek, kameralar görünmeyecek şekilde iddianameye fotoğraflar konulmuş. İddianame o kadar komik ki ilk okul çocuğuna verseniz o bile daha iyisini hazırlar. Hiç bir şey yok içinde.

- 2911’e muhalefet etmek için eyleme gitmişiz. Çok komik bir şey, diyecek hiç bir şey bulamıyorum. Zaten hakim de mahkeme de bunun farkında olduğu için dosyayı da ayırdı. Bu bir gazetecilik faaliyetiydi ve burada bana dair değil burada Gökhan, Yasin Kurtuluş veya Hayri değil buradaki mesele.

- Burada gazetecilik yargılandı ve öyle görünüyor ki aceleyle alınmış, hızlıca tertibatla yapılmış komik bir şey. Bir sonuç çıkacağını da inanmıyorum.

- Dediğim gibi burada gazetecilik faaliyeti yargılandı. Destek gösterdi arkadaşlarımız, gerçekten bizi mutlu ettiler. Uluslararası kamuoyundan destek geldi. Sizler bizlere destek oldunuz."

'GAZETECİLİĞİMİZİ İSPAT ETMEMİZ GEREKEN BİR DURUMA DÜŞTÜK'

Gazeteci olduklarını ispat etmek için nasıl deliller topladıklarına ilişkin soruya Kılıç, şöyle devam etti:

- "O da ayrı bir komedi. Trajikomik bir şey. Çünkü görüntülerimiz çekilmiş bizim gazeteci olduğumuza Savcılık makamı ikna olmamış. Ben de zorunlu olarak sosyal medyadan bir duyuru yapıp elinde görüntüm olan varsa lütfen göndersin dedim.

- Bir sürü görüntü geldi. Kameralarımın görüldüğü, Yasin ile sohbet ettiğimiz bir sürü görüntü geldi. Aslında gerek bile yok. Geldiğimiz durum bu gazeteciliğimizi görsel olarak ispat etmemiz gereken bir duruma düştük. Umarım böyle bir şeyi bir daha yaşamayız diye düşünüyorum."

'GAZETECİLİK YARGILANMAMALI'

Bakırköy Belediyesi'nde foto muhabirliği yapan Gökhan Kam, "Burada gerçekten gazetecilik yargılanıyor. Şunu özellikle söylemek istiyorum sahada omuz omuza birlikte çalıştığımız meslektaşlarımız elinden geleni yaptı. Elinde görüntüsü olan herkes bize ulaştırmaya çalıştı. Ayrıca onlara da çok teşekkür ediyorum. Bülent’in de dediği gibi bizi yargılamak isteyenler de suç işlemediğimizin farkında. Bunun için dosyamızı ayırdılar. Biz suçsuzuz tamamen gazetecilik yapmak için oradaydık. Üzerimize atılan suçlamayı da zaten kesinlikle kabul etmiyoruz. Gazetecilik yargılanmamalı, bugün bize yarın başka bir meslektaşımıza böyle bir suçlama atılabilir" dedi.

'ÇOK SAÇMA BİR GEREKÇEYLE ALINDIK'

Gazeteci Hayri Tunç ise "Türkiye’de adalet sisteminin saçmalığı birazda bu dava ortaya çıkıyor. Çünkü bizi eylemci olarak gözaltına aldılar, gazeteci olarak bıraktılar. Eylemci olarak dava açtılar, gazeteci olduğumuz için davamızı ayırdılar. Yani öyle bir sistem içerisinde gidiyor ki çok saçma bir gerekçeyle alındık" dedi.

"ANAYASAL HAKKIMIZI KULLANDIK, SUÇ İŞLEMEDİK, BERAATİMİZİ İSTİYORUZ"

Duruşmada savunmalarını yapan gençlerin büyük çoğunluğu "Anayasal hakkımızı kullandık, suç işlemedik, beraatımızı istiyoruz" dedi. Bazı gençler gözaltında kötü muamele iddialarını tekrarladı, bir genç, "Sadece haklarımı kullandığım için evimden alıkonuldum. Ters kelepçelendim, kaba muamele gördüm. Gözaltında bize yiyecek verilmedi" dedi.

"İNSAN BU DURUMU ESASEN BİR ŞAKA OLARAK DEĞERLENDİRMEK İSTİYOR"

Bir başka genç ise şunları söyledi:

- "Demokratik haklarımızı kullandığımız için siyasi erkin elinde bulundurduğu araçlarla yargılandığımız alenen ortada... İnsan bu durumu esasen bir şaka olarak değerlendirmek istiyor. Nitekim bu değerlendirmeyi müşfik devletimize karşı yaptık, AKP-MHP iktidarının bir şakası sayesinde Silivri'de 18 gün kahkaha attık. Çünkü hukukun bahane edilerek bizi tutuklaması bir şakadan fazlası olamaz. Milyonlarca insanın iradesi böyle dalaverelerle sinip gitmeyecek en nihayetinde.

- Bunlardan sebep bana ve buradaki herkese yöneltilen suç isnadının dahi bir şaka olarak düşünülmeyip işleme konmasından ötürü yetkili kişileri esefle kınıyorum. Demokratik hakkımız olan eyleme hangi gün, nerede katıldığım dahi belirtilmemişken, bu konuda hiçbir delil dosyama konmamışken yine de, derhal beraatımı talep ediyorum."

"19 MART’TAKİ DARBEYE KARŞI SOKAKTAYDIK"

Duruşmada bir başka genç "İş yerim Saraçhane'ye yakın olduğu için iş çıkışı anayasal hakkım olan protesto hakkımı kullanmak için eyleme gittim. Evime geldiler, kapımı kırdılar. Gözaltına alındım ve kötü muameleye maruz kaldım. Ayrıca 13 gün tutuklu kaldım" derken, bir diğeri ise "Kadınların her gün katledildiği, Gülistan Doku'nun beş yıldır bulunmadığı, etkin soruşturmanın yürütülmediği, işçilerin işyerinde öldüğü, gençlerin umutsuzluktan intihar ettiği, okul yurtlarının tarikatların eline geçtiği, onların baskısı nedeniyle Enes Kara’nın bir mektupla yaşamına son verdiği ülkemizde, tıpkı bunlar için sokağa çıktığımız gibi, 19 Mart’taki darbeye karşı sokaktaydık. Biz bunun suç gibi gösterilmesini kabul etmiyoruz. Polis anons yapmadı. Haklarımızı kullanıyorduk. Beraatımı istiyorum" diye konuştu.

"ORTADA DELİL YOK, YER YOK, SAAT YOK"

Daha sonra avukatlar söz alırken bir avukat, "Hiçbir suç işlendiğine dair kanıt yokken müvekkillerimizin masumiyetini kanıtlama gibi garip bir durumla karşı karşıyayız. Artık 'suçluluk karinesi' diye bir şey var. Önce müvekkillerimiz için bir suç atılıyor, ortada delil yok, yer yok saat yok. Sonra müvekkillerimizin masumiyetini ispatlamak zorunda kalıyoruz. Böyle boş dosya olur mu?" diye sordu.

"EVİNDEN GÖZALTINA ALINDI, ÖZGÜRLÜĞÜ GASBEDİLDİ, EĞİTİM HAKKI İHLAL EDİLDİ, OKULU BİR YIL UZADI"

Başka bir avukat da şu ifadeleri kullandı:

- "Çok fazla ceza davası deneyimi olan bir avukatım. Bu dosya, hakimin sanıklardan şüpheyi kaldırmak için tek bir soru bile sormadığı tek duruşma olmalı. Bu, adil bir yargılama girişiminin olmadığının kabulüdür. Beraat kararını derhal yeniden değerlendirin" derken bir diğeri ise "19 yaşında bir kadını temsil ediyorum. Son on gündür hakkında soruşturma raporu arıyorum. Suçunun ne olduğu ve hangi delillere dayanarak isnat edildiği ortaya çıkarılmaya çalışılıyor. Böyle bir rapor yok.

- Müvekkilime karşı tek delil, hiçbir şey yapmadığını ve yüzünü kapatmadığını gösteren bir fotoğraf. Evinden gözaltına alındığı, dolayısıyla dağılmama 'suçu' açıkça işlenmediği ortada. Ama benim müvekkilim evinden gözaltına alındı, özgürlüğü gasp edildi, eğitim hakkı ihlal edildi, okulu bir yıl uzadı. Müvekkilimin başına bunların neden geldiğini biz bilmiyoruz. Beraatimi talep ediyorum."

DAVA EKİM AYINA ERTELENDİ

İstanbul 62'nci Asliye Ceza Mahkemesi'nde yargılanan çoğu genç 99 kişinin duruşması 3 Ekim'e ertelendi.