TARIK IŞIK / NEFES
2015 yılı İstiklal Mahkemeleri üzerindeki perdenin kaldırılması bakımından dönüm noktası oldu. Bu tarihten itibaren 12 İstiklal Mahkemesine ait yaklaşık 914 bin sayfa belge TBMM tarafından tasnifi yapılarak yayımlanmaya başladı. İstiklal Mahkemelerinde çeşitli suçlarla itham edilen kadınlar da yargılandı, çoğu beraat etti. Suçlamalar arasında gasp, casusluk, isyan, yağma, şakilere yataklık, Yunan neferi saklamak, komünizm propagandası, rüşvet, dolandırıcılık ve zabıtaya hakaret bulunuyordu.

NEFES’in ulaştığı İstiklal Mahkemesi belgesinin orijinali ilk defa yayımlanıyor.
“ŞAPKA GİYENLER KESİLECEK”
Şapka Kanunu bahanesiyle tansiyonun yükseldiği yerlerden biri de Sivas oldu. 14 Kasım 1925’te Taşhan’ın duvarına asılan yafta çok ağır hakaretlerle halkı Şapka Kanunu’na karşı isyana kışkırttığı için kaldırıldı.
Şehirdeki karışıklık sırasında, Tahrîrât Kalemi Başkâtibi İsmail’in şikâyeti üzerine Hacı Esma isminde bir kadın Şapka Kanunu’na muhalefetten tutuklanarak karakola götürüldü. Tabii ki konunun şapka örtmekle uzaktan yakından ilgisi yoksa. İsmail, 15 Kasım 1925’te verdiği ifadede bir gün önce çarşıdan ekmek getirirken Esma’ya rastladığını, Esma’nın kendisine, “Siz şapkayı giydiniz. Gâvur papazlarına döndünüz. Bir iki güne kadar hakkınızdan gelecekler ve umum şapka giyenler kesilecek” diyerek tehdit ettiğini, bunun üzerine polise şikayet ettiğini söyledi.
Karakolda Esma’ya İsmail’in şapkasına neden küfrettiği, şapka giyenlerin vurulup kesileceğini kimlerden duyduğunu ve kimlerin teşvikiyle bu sözleri söylediği soruldu. Esma, İsmail Efendi’nin iki seneden beri hanesinde kiracı olduğunu, kendisinin kiradan geri kalan bin 500 kuruşu talep ettiğini, bunun üzerine İsmail’in kötü söz söylediğini belirtti. Esma, “’Vâliden makamındayım, utanmıyor musun’ dedim ve şikâyet edeceğimi söyledim. Ben şapkasına küfür etmediğim gibi vurulup kesileceği hakkında bir kelime bile sarf etmedim. Hiçbir kimse tarafından kışkırtmaya kapılacak kadar cahil değilim. Ancak ekmek paramı temin etmek üzere bazı hanelerden satmak üzere verdikleri elbise ve saireleri satar ve bununla geçimimi temin ederim.” dedi.
SAVCI DA BERAAT İSTEDİ
Bazı şehirlerde çıkan olayların suçlularını yerinde yargılamak için Ankara’dan yola çıkan İstiklal Mahkemesi, 24 Kasım akşamı Kayseri’ye vardığında Erzurum’da şapka hadiseleri patlak vermişti. 25 Kasım’da Kayseri’de faaliyet gösteren İstiklal Mahkemesi aynı akşam Sivas’a geldi. İstiklal Mahkemesi, Sivas’taki sorgularına muhtarlardan başlandı. Savcı Ali Necip’in talebi üzerine, bulamadıkları için şapka giyemediklerini söyleyen mahalle muhtarlarının beraatına karar verildi. Belediye Reisi Abbas’ın sorgusu işin yalnız bildiriyle sınırlı olmadığı, arkasında siyasi çekişmeler olduğunu, sanıkların olaylarla ilgilerinin olmadığını, bildiriden önce şapka giydiklerini ve Gazi Paşa’ya büyük bir saygıyla bağlı olduklarını dile getirdi. 15 Kasım’da karakolda ifade veren Esma, dini siyasete alet ederek halkı isyana teşvik ve Şapka Kanunu’na muhalefet suçlaması ile bu defa da İstiklal Mahkemesinde hâkim karşısına çıkarıldı. Esma, İstiklal Mahkemesinde de karakolda söylediklerine benzer ifade verdi. Savcı, Esma’nın beraatini talep etti. Mahkeme Başkanı Afyonkarahisar Milletvekili Ali (Çetinkaya) da “beraat” yönünde karar verdi.
Esma ile Nimet Arzık’ın bohçacılık yaptığını iddia ettiği ve sattığı şallara istinaden “Şalcı Bacı” adını koyduğu Erzurumlu kadın figürü arasındaki benzerlik dikkat çekicidir. Sivaslı Esma da bohçacıdır. Her ikisinin de şapkaya küfrettiği iddia edilmiştir.
Bu nedenle Sıkıyönetim Mahkemelerinde veya İstiklal Mahkemelerinde bir kadının Şapka Kanunu’na muhalefetten yargılanarak ölüm cezasına çarptırıldığını ve cezanın infaz edildiğini ispatlayan belgeleri ortaya koy(a)madan şehir efsanelerini gerçekmiş gibi göstermek tarih yazımı etiğine aykırıdır. Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi; “Tarih yazmak, tarih yapmak kadar mühimdir. Yazan yapana sadık kalmazsa, değişmeyen hakikat, insanlığı şaşırtacak bir mahiyet alır.”