HANDE ZEYREK / NEFES

NOW Haber’in ‘Çalar Saat Hafta Sonu” sunucusu Ezgi Gözeger’in ekran yolculuğu, henüz 23 yaşında hava durumu sunuculuğuyla başladı. Üstelik halk oylamasıyla seçilen ilk isimdi. ‘Artık haber sunmak istiyorum’ dediği günden bugüne halkın “evimizin kızı” diye seslendiği başarılı bir isim haline geldi… Ekranda büyüdüğünü söyleyen ünlü sunucuyla İzmir Tire ilçesinde başlayan yaşamını, erkan başındakilerin hiç bilmediği yönlerini konuştuk.

- İzmirli Ezgi nasıl bir çocuktu?

Tire ilçesinde büyüdüm. Köyle ilçe arasında geçen bir çocukluğum oldu. Tütün ve pamuk üretim aşamalarını da gördüm, aile işletmelerinin küçük ahırlarından çıkan sütün kooperatif eliyle nasıl büyük bir değere dönüştüğünü de... Yaşadığım yerin adı İzmir’di ama sosyal yoksunluğu hat safhada yaşadık. Belki de bu yüzden okulun sunduğu sosyal imkanlardan sonuna kadar faydalandım. Müzikal ve folklorik kursların yanı sıra okul hayatım boyunca voleybol oynadım. Yıllarca bando trampet takımında çaldım. İlçe stadyumunda yapılan bayram törenlerinde tüm milli duyguların dibini sıyırarak büyüdüm.

- Meteorolog olmaya nasıl karar verdiniz?

Meteorolojiye özel bir ilgim olduğundan değil bölüm İTÜ gibi iyi bir üniversitede olduğu için yazdım.

- Meteorolog Ezgi nasıl ekrana geçti?

Bir gün, o zamanki ismiyle FOX hava durumu sunucusunu halk oylamasıyla seçeceğini açıkladı. Adaylar arasından en yüksek oyu alarak seçildim. Böylece hava durumu sunarken, hem yatkınlığım hem de yetkinliğim olan bir işi tek potada birleştirmiş oldum. Bu büyük bir fırsattı. Bunu en iyi şekilde değerlendirmek için gece gündüz demeden çok çalıştım. Yıllar içinde Genel Yayın Yönetmenim Doğan Şentürk’ün yönlendirmeleriyle gelişmeye devam ettim. Böylece “Abi ben bülten sunmak istiyorum” dediğimde ‘Deneyelim Ezgi’ dedi, sağ olsun. Bu sayede serüvenim bambaşka bir boyut kazandı.

HER HALİMİ GÖRDÜLER

- Sizin için yorumlarda ‘evimizin kızı’ deniyor…

Mahallemizin kızı diyen var, evimizin kızı diyen var, çok seviniyor ve bu duyguyu anlayabiliyorum çünkü mesleki olarak izleyicinin elinde doğdum-büyüdüm... En acemi hallerimi, en heyecanlı yayınlarımı, attığım tüm ilk adımları gördüler. Ekran maceram 23 yaşında başladı, bugün 38 yaşındayım. Haber sunmaya geçişim, evlenmem, hamileliğim, anneliğim hep izleyicinin şahitliğinde gerçekleşti. O yüzden ben de olanca samimiyetimle yaklaştım. İşimi çok seviyorum.

- Anne olduktan sonra mesleğinizde neler değişti?

Çocuk, yetişkinin hayatındaki öncelik sırasını tümden değiştiren bir gerçek. Öyle bir parametre ki hayata dair tüm denklemlere bir çarpan olarak dahil oluyor. Ülkeyle ilgili dertlendiğim her şey için, anne olduktan sonra bir başka biçimde dertleniyorum artık. Pek çok korkum daha büyük, ülkenin geleceği ile ilgili hatalı olduğuna inandığım adımlara tahammülüm daha düşük. Gözüm daha yaşlı.

- En son neye ağladınız?

6 yaşındaki oğlumun izlediği animasyon filmlere dahi istisnasız ağlayan biriyim. En son “şuna” ağladım diyebilmem için nadiren ağlamam beklenir gibi geldi bana…

Türkiye’de kadın olmak 1-0 yenik başlamaktır - Resim : 1
Onur Özmemiş ile evli olan Ezgi Gözeger'in Uraz isimli 6 yaşında bir oğlu var.

BASKI OLUŞTURUYOR

- Neye çok güldünüz?

En son oğluma katıla katıla güldüm. Bazen öyle sorularla karşımıza çıkıyor ki bizi çok güldürüyor.

- Ekranda güzellik algısı kadın sunucular üzerinde baskı oluşturuyor mu?

Kesinlikle evet. Giydiğimiz kıyafetten saçımızın rengine kadar yakın takipteyiz.

Gazeteci olmak ip üstünde yürümek gibi...

Türkiye’de gazeteci olmak...

Risktir. Gerçekleri duymaya tahammülü olamayan imtiyazlı ve gücü elinde tutan bir kitleye her gün gerçeklerden bahsetmek ip üstünde yürümek gibi çoğu zaman.

Türkiye’de kadın olmak….

...Hiç kolay değildir. Bir sıfır yenik başlamaktır. Hatta konu kariyer ise çok sıfır geriden başlamaktır. İşin içine annelik girdiğinde çok çok sıfır geriye gider kadın. Erkekler kadar başarılı ve çalışkan olup, aynı zamanda toplumun yüklediği tüm görevleri de yerine getirmek zorunda olandır kadın. Fırsatta eşitsizdir ama bitiş çizgisinde eşit derecede başarılı olması gerekir. Çoğu zaman bunu başarsa da karşılığını bulduğu nadirdir. Burayı sayfalarca doldurabilirim. Kendimi durduruyorum (gülüyor).

Türkiye’de kadın olmak 1-0 yenik başlamaktır - Resim : 2

10 SORUDA EZGİ GÖZEGER ÖZMEMİŞ

1-Yayına nasıl hazırlanıyorsunuz?

Yayına bir günde ya da yayından birkaç saat önce hazırlanmıyorum, yayına 7-24 hazırlanıyorum diyebilirim aslında. Çünkü her an haber takibi yapmak, ipin ucunu kaçırmamak zorundayız.

2-Arka planda neler oluyor?

Her potansiyel haber için ekip arkadaşlarımızla mini bir fikir alışverişi yapıyoruz. Hangisi haber olur hangisi olmaz karar verip bir akış oluşturuyoruz. 08:30’dan 11:00’e kadar uzayan bir bülten olduğu için ben yayına başladığımda yayın sonundaki haberler hazırlık aşamasında oluyor çoğu zaman.

3-Bir renk olsanız hangisi olurdu?

Yeşil. Sebebini bilmiyorum ama elim ister istemez her şeyin yeşiline gider.

4-Sonsuz aşka inanır mısınız?

Sonsuz aşka inanmam zaten pek romantik biri de sayılmam.

5-En son hangi kitabı okudunuz?

Orhan Pamuk’un Masumiyet Müzesi’nin birkaç denemeden sonra sonunda tamamladım, sıra müzeye gitmekte.

6-En son izlediğiniz film?

En son ismini hatırlamadığım bir romantik komedi izledim. Yorgun bir zihni dağıtmak için birebir oluyor tavsiye ederim.

7-Sizi en çok ne sinirlendirir?

İçten pazarlıklı olma hali beni çok kırıyor ve çok sinirlendiriyor.

8-Türkiye bir şarkı olsaydı...

Sabahattin Ali’nin kaleminden, Edip Akbayram’ın sesinden Aldırma Gönül benden cennet vatanıma gelsin… Her satırında teselli eder bu şarkı. Burada düşünülmesi gereken “Biz neden mapusta gün doldurur bir ruh haliyle bir şeylerin değişmesini bekliyoruz” olabilir belki.

9-Zamanda yolculuğa çıkılabilseniz kiminle tanışmak istediniz?

Korkarım bu soruya en sık verilen cevabı vereceğim ben de. Tabii ki Mustafa Kemal Atatürk. Ona minnet duymanın yanında günlük hayatını, aniden gelişen durumlara verdiği ilk tepkilerini, çalışma pratiğini çok merak ediyorum. Tanışıp onun hayatı nasıl ele aldığını gözlemlemeyi çok isterdim.

10-Kırmızı çizgileriniz neler?

Samimiyet ve karşılıklı diyalog kırmızı çizgimdir. Kartlarım açıktır, her şeyi anlatmak isterim. Tüm sorunları konuşarak çözmek isterim. Her çeşit ilişkinin iyi bir iletişimin üzerine inşa edilmesi gereklidir.

YARIN: ‘GAZETECİ OLMASAM AVUKAT OLURDUM’ DİYEN ÜNLÜ HABER SUNUCUSU KİM?