Bana ayrı Gökçek’e ayrı hukuk olmaz

Gökçek, İçişleri Bakanlığı ve Teftiş Kurulu üyelerini ziyaret etti mi?

Teftiş Kurulu üyeleriyle Gökçek arasında telefon görüşmeleri oldu mu?

Telefon görüşmeleri ile HTS kayıtları istenmeli ve incelenmeli

İçişler Bakanlığı Teftiş Kurulu üyeleri tanık olmalı

İki dilekçeyi okuyorum.

Biri itiraz diğer suç duyurusu.

İkisini de Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş yaptı.

Önce itirazla başlayayım.

Mansur Yavaş’tan iki dilekçe iki hamle: Biri itiraz diğeri de suç duyurusu - Resim : 1

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Mansur Yavaş ve Özel Kalem Müdürü Nevzat Uzunoğlu hakkında konser soruşturmasında ‘görevi kötüye kullanma’ ve ‘denetim görevini ihmal’ suçlamalarıyla soruşturma izni talep etmiş, İçişleri Bakanlığı izni vermişti. Yavaş, İçişleri Bakanlığı’nın hakkında verdiği soruşturma iznine itiraz ederek dilekçesini Danıştay Birinci Daire’ye iletilmek üzere İçişleri Bakanlığı’na sundu.

81 sayfalık dilekçenin ayrıntılarına geçelim.

Öncelikle “usule yönelik itiraz” var.

Yavaş’ın avukatı; Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, konser hizmet alımı ile ilgili olarak suç vasfı değiştirilerek nitelikli zimmet suçu isnadıyla adı geçen görevliler hakkında 8 Ekim 2025 tarihinde iddianame düzenlendiğine dikkat çekiyor ve şu tespitleri yapıyor:

“Bir kamu görevlisi hakkında gerçekleştirilen ön inceleme, soruşturma ve kovuşturma aşamaları tamamlandıktan sonra usulüne uygun yeni bir delil veya olay ortaya çıkmadığı müddetçe bu iddiaların yeniden ön inceleme veya soruşturmaya konu edilemeyeceği açıktır. Bu hususlar kapsamında öncelikle mükerrerlik ile yeni delil yokluğu iddiamızı ortaya koyuyoruz.

“Asıl ve tefrik edilen soruşturma dosyaları kapsamında, tüm kamu görevlileri hakkında 31 Ocak 2025’te Ön İnceleme Raporu ile müvekkilim (Mansur Yavaş) ve Nevzat Uzunoğlu hakkında 3 Kasım 2025 tarihli Ön İnceleme Raporu düzenlenmiştir.

“Ön İnceleme Raporu’nun hiçbir bölümünde, Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı tarafından hangi günlerde hangi etkinliklerin ve konser söz konusu ise hangi sanatçının konser vereceğinin rutin bilgisi ve onayı dışında, müvekkilimin (Mansur Yavaş) ihale usulü ve ihale tutarlarına ilişkin bilgisi olduğuna dair bir ifade, belirleme ya da delil yer almamaktadır.”

“İhale süreçleriyle ilgili talimat yok”

Mansur Yavaş’ın avukatı 8 Ekim’de hazırlanan “konser iddianamesinde” suçlanan isimlerin ifadelerine atıf yapıyor ve “İfadelerde de, müvekkilimin anılan ihale usulü ve ihale tutarlarına ilişkin bilgisi olduğuna dair yeni veya farklı bir beyan, belirleme ya da delil bulunmamakta; kaldı ki bu hususun tespit edilemediği resmi şekilde kayıt altında alınmaktadır” diyor.

Yine dilekçedeki tespitlere devam edelim:

- Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından düzenlenen 13/12/2024 tarihli ve 2024/04-04 sayılı Araştırma Raporu’nda müvekkilimin sorumluluğuna işaret eden herhangi bir belirleme bulunmamaktadır.

- Gerek Sayıştay Denetim Raporlarında ve gerekse Mülkiye Müfettişlerinin 29.11.2022 tarih ve 99/20, 59/26, 28/12 sayılı ABB Başkanlığı Genel İş ve Yürütümü Teftiş Raporunda, konser etkinliklerinin mevzuata aykırı olduğu ya da piyasa rayiçlerinin üstünde gerçekleştirildiği yönünde bir tespit ve bulgu yer almamıştır.

- Soruşturma dosyasında diğer tüm şüpheli / sanıklardan alınan ifadelerde, müvekkilimin ihale usulü ve ihale tutarlarına ilişkin ya da bu tutarların fahiş olduğuna dair bilgisi olduğuna ilişkin somut bir delil ya da belirleme de bulunmamaktadır.

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş tarafından, Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlarına, hangi tarihlerde ve hangi etkinliklerin düzenleneceği ve hangi sanatçıların konser vereceği konusunda sözlü onaylar verilmesi dışında diğer detay ve ihale süreçleri ile ilgili yazılı veya sözlü herhangi bir talimat verilmemiştir. Dosyada bunun aksini gösterir maddi bir delil de bulunmamaktadır. Dolayısıyla öncelikle suç ve cezanın kanuniliği ilkesi çerçevesinde, hukuka aykırı herhangi bir işlem ya da eylemde bulunmayan müvekkilim hakkında bu gerekçe ile soruşturma izninin kaldırılmasını talep ediyoruz.

“Benzer iddialara farklı kararlar verildi”

Dilekçenin can alıcı yerine geçelim.

O bölümün başlığı şu: “Yetkili makamlarca, benzer iddialar karşısında farklı kararlar verilmektedir.” Burada atıfta bulunan isim Ankara’yı Yavaş’tan önce yöneten Melih Gökçek ve Gökçek’le ilgili “benzer iddialar” olmasına rağmen farklı kararlar alındığına dikkat çekiliyor:

“Anayasamızın ‘Kanun önünde eşitlik’ başlıklı 10’uncu maddesinde, herkesin kanun önünde eşit olduğu ve devlet organları ile idare makamlarının bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorunda oldukları hükme bağlanmıştır. Bununla birlikte, ABB eski Başkanı İ. Melih Gökçek hakkında belediyemizde tespiti yapılan onlarca suç duyurularına rağmen herhangi bir soruşturma izni verilmediği ya da dava açılmadığı bizzat kendisi tarafından da beyan edilmiştir. Kanunlar, herkese eşit olarak uygulanmalıdır. Bu konuya ilişkin örnek kararlar da ekte sunulmaktadır.”

Mansur Yavaş’ın suç duyurularına baktığımızda Gökçek’le ilgili neden “soruşturma izni verilmediği” ya da “dava açılmadığı”nı anlıyoruz. Dilekçeden okuyalım:

“21 Nisan 2021 tarihli suç duyurusu üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından birkaç gün içinde 18 Mayıs 2021 tarihinde… (Belediye Başkanı’nın belediyenin yürüttüğü her işlem nedeniyle sırf belediye başkanı olduğu gerekçesiyle suç soruşturmasına tabi tutulmasına yasal olanak bulunmadığı ceza hukukuna göre sadece suç teşkil ettiği iddia edilen işlemi gerçekleştiren kişiler ile bu işleme iştirak eden kişilerin suç soruşturmasına tabi tutulabileceği bu kapsamda şikâyet edilen belediye başkanının şikâyet edilen idari iş ya da eylemi gerçekleştirmediği ayrıca bu işlerin Yasa’ya aykırı şekilde yerine getirilmesine dair emir ya da talimat verdiğine dair şikâyetçi kurumun yazılı belge ya da tanık ismi sunmadığı sırf belediye başkanı olmasının suç soruşturmasına tabi tutulmasına yasal olanak vermediği görülmediği) gerekçesi ile şikâyetin işleme konulmaması kararı verilmiş ve adı geçenin en üst yönetici olarak denetim görevini ihmal ettiği iddiası ile herhangi bir soruşturma izni de talep edilmemiştir.”

Dilekçede buna benzer çok karar var ve hep şu cümle kurulmuş: “Dosyanın incelenmesinden, incelemeye konu ihalede imzası olmayan, bu belgelerin düzenlenmesine katkısı tespit edilmeyen, söz konusu ihaleyle ilgili süreçte talimat verdiğine ya da dolaylı da olsa yönlendirmede bulunduğuna dair delil olmayan İ. Melih Gökçek’e ve ihalede sorumluluğu tespit edilmeyen O.B.’ye bu eylemler nedeniyle cezai sorumluluk yüklenemeyeceği… 5393 sayılı Belediye Kanununun 38’inci maddesindeki düzenlemelerin, Belediye Başkanının hukuki sorumluluğuna işaret eden düzenlemeler olduğu, bu düzenlemelerin ceza hukuku açısından sorumluluk doğuracak nitelikte genişletilerek ve yorumlanarak uygulanmasının mümkün olmadığı…”

SONUÇ: Mansur Yavaş da haklı olarak Melih Gökçek döneminin neden sorgulanmadığını ya da kendisinin neden sorgulandığını anlamaya çalışıyor.

Akdoğan gündeme getirdi, Yavaş suç duyurusu yaptı

Mansur Yavaş’tan iki dilekçe iki hamle: Biri itiraz diğeri de suç duyurusu - Resim : 2

CHP Ankara Milletvekili Umut Akdoğan, 25 Kasım’da, Ankara Kızılay Meydanı’nda açıklama yaptı ve sordu:

“Ankara’nın göbeğinden Kızılay Meydanı’ndan soruyorum. Melih Gökçek, Mansur Yavaş’la ilgili soruşturma iznini veren Teftiş Kurulu’yla görüşüyor musun, görüşmüyor musun? Soruşturma iznini veren kişiyle buluştun mu, buluşmadın mı? Oğlun Osman Gökçek televizyonlara çıkıp şov yapıyor. Bakanlıklarda ‘Mansur Yavaş’a soruşturma izni verilsin’ diye kulis yapıyor mu, yapmıyor mu? Ankara’nın göbeği Kızılay Meydanı’ndan aslanlar gibi soruyorum. Çünkü ne olduğunu biliyorum. Bu sorulara cevap vermek zorundasınız. Siz yargıyı ve idareyi etkilemek suçunu işliyorsunuz. Hem müfettişler aracılığıyla idareyi etkilemeye çalışıyorsunuz hem bakanlıklara gidiyorsunuz hem yargı kurumlarına gidiyorsunuz. Tek derdiniz elinizdeki siyasi güçle Mansur Bey hakkında yalan yanlış bilgilerin kamuoyunun önüne gelmesi. Takipçiniziz, isim isim biliyoruz. Ne yaptığınızın farkındayız.”

CHP’li Umut Akdoğan aynı iddialarını aynı akşam bir canlı yayın programında da dile getirdi. Bu iddialar üzerine Mansur Yavaş önceki gün Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu ve dedi ki:

“28. Dönem Ankara Milletvekili Umut Akdoğan’ın tanık olarak dinlenilmesini, şüphelilerin İçişleri Bakanlığı Teftiş Kurulu üyelerine ve İçişleri Bakanlığı’na yaptığı ziyaretlerin liste ve içeriklerinin ilgili kurumlara celbedilerek incelenmesini, İçişleri Bakanlığı Teftiş Kurulu üyeleriyle şüpheliler arasında geçen telefon görüşmeleri ile HTS kayıtlarının ilgili kurumdan celbedilerek incelenmesini, İçişler Bakanlığı Teftiş Kurulu üyelerinin tanık olarak ifadelerine başvurulması, soruşturma yapılarak iddianame düzenlenmesini talep ederiz.”