ANALİZ
Hani ısrarla “AKP-MHP arasında hiçbir çatlak yok, bunlar nifak sokma çabaları” diye söylüyorlar ya, ben de aynı ısrarla “görünüşe aldırmayın” diyorum.
Ortada bal gibi sorun da var çatlak da var.
Ama ne AKP, MHP’den ne de MHP, AKP’den vazgeçebilecek durumda değil.
Durum böyle olunca kamuoyunun fark etmediği bir iç kavga sürüyor.
İşte bu iç kavganın son dışavurumu Bahçeli’nin dünkü konuşmasıyla yaşandı.
Bahçeli diyor ki “Hiç kimse yanaşmayacaksa” ve devam ediyor “İmralı’ya gidilmesine ayak sürülmesinin bir manası yoktur. Alırım yanıma 3 arkadaşımı İmralı’ya gitmekten gocunmam, bir masa başında yüz yüze gelmekten imtina etmem.”
Bahçeli bu sözlerinden sonra grubuna dönerek “Benim İmralı’ya gitmeme onay veriyor musunuz?” diye sordu.
Salondaki herkes ayağa kalkarak alkışlarla destek verdi.
Buradaki ilginç söz “hiç kimse yanaşmayacaksa” tanımıdır.
Buna yanaşmayan kim?
Tabii ki Erdoğan.
O halde laf kime?
Tabii ki Erdoğan’a.
Aslına bakarsanız Bahçeli AKP genel başkanının tabandan gelen baskıyla Abdullah Öcalan’a heyet gönderilmesini asla istemediğini çok iyi biliyor. Bir anlamda el bombasının pimini çekip orta yere bırakıyor.
Şimdi soru şu; Erdoğan bu bombayı patlamadan nasıl etkisiz hale getirecek?
DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER
Pimi çekilmiş el bombası 2
MHP grubunda konuşan Genel Başkan Bahçeli ortaya sadece “İmralı’ya giderim” bombasını bırakmadı.
İkinci pimi çekilmiş bomba olarak da Ekrem İmamoğlu davasının televizyonlardan canlı yayınlanmasını istedi.
Mahkemenin canlı yayınlanmasına, kesin bilgim olmamakla birlikte Erdoğan’ın karşı olduğu yönünde duyumlarım var.
Davanın canlı yayınlanması İmamoğlu’nun aleyhine olabileceği gibi kendisine büyük bir şov yapma olanağı da sunabilir.
Anladığım kadarıyla Bahçeli bunu da biliyor.
Böylelikle bir gün içinde Erdoğan’ı iyice sıkıştıracak iki önemli hamle yapmış oldu.
O halde insanın aklına şu geliyor; “Erdoğan her şeyin çok iyi gittiğini, hiçbir çatlak olmadığını” söylerken Bahçeli’nin bu ataklarına karşı ne yapacak?
KOMİK
Çalışmadığı yerden soru gelince
Bazen insan istenmeyen bir duruma düşen biri için “İyi ki benim başıma gelmedi” diye düşünür ya, Adalet Bakanı işte dün tam da bu duruma düştü.
Bakanlığı ile ilgili bir toplantıdan çıkarken karşısında birden gazetecileri gören Adalet Bakanı Yılmaz Tunç hiç beklemediği bir soruyla karşılaştı.
Muhtemelen Bahçeli’nin konuşmasını katıldığı toplantı sırasında yarım yamalak öğrenmişti bu nedenle bir gazetecinin “İmamoğlu davası canlı yayınlanabilir mi?” sorusuna bir süre hiç cevap vermeyip başka konularda konuştu. Erdoğan’dan talimat almadan bu konuda nasıl konuşsun, ama kıvrak bir zeka örneği göstererek “Bu konu bizim işimiz değil, mahkeme salonlarından görüntü ve ses kaydı almak yasalarla engellenmiş durumda, yani konu meclisin iradesinde” dedi. Böylelikle topu meclise atmış oldu, zor durumdan sıyrıldı.
Bİ SOR BAKALIM
Fahrettin Altun’a darbe mi?
Önce haberi okuyalım;
Radikal İslamcı Tevhid ve Sünnet cemaatine yönelik İzmir merkezli operasyon düzenlendi. Operasyon kapsamında cemaatin elebaşısı “Ebu Hanzala” kod adlı Halis Bayancuk’un evinde arama yapıldı ve Bayancuk gözaltına alınarak İzmir’e sevk edildi. Yine operasyon kapsamında cemaatin önde gelen isimlerinden “Ebu Haris” kod adlı Haris Karadağ da gözaltına alınıp, İzmir Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü.
Haber bu haliyle şeriatçı bir gruba yapılmış operasyon gibi görünüyor.
Görünmeyen tarafı ise şu; bu grup Fahrettin Altun CİMER’in başındayken iktidarın sosyal medya trol ekibi olarak çalışıyordu.
Operasyon bir anlamda bir süre önce bilinmeyen bir nedenle görevden azledilen Fahrettin Altun’a bir darbe gibi görünüyor.