MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

Bazen “Ben mi çok yanlış düşünüyorum” diye kendi kendime soruyorum.

Terör komisyonu toplantılara başladı ve ikinci toplantı gizli yapıldı.

Üstelik bütün milletvekillerinin telefonları, tabletleri toplandı, konuşulanların 10 yıl boyunca sır olacağına karar verildi.

CHP de “MİT 10 yıllık gelişmeleri anlatacak, gizlilik çok doğal” açıklaması yaptı.

İyi hoş da “barış için” yapılan bir toplantıda “devlet sırrı” niteliğinde ne anlatılabilir?

MİT başkanı mecliste bilgi verecek olsa tamam ama zaten o gizli bilgilere dayanan olaylar zincirini bir kenara bırakmadık mı?

Barış toplantısında eğer devletin çok gizli bilgileri anlatılıyorsa zaten o komisyonun bir karar almadan dağılması gerekir.

Çünkü “gizli bilgi” vahim olayları, gelişmeleri kapsar, barışı konuşuyorsanız bu vahim durumu gözler önüne sermek yarardan çok zarar getirmez mi?

Ayrıca kamuoyunun, gazetecilerin bile öğrenmesinin istenmediği bilgiler bizzat bu iktidar sahiplerince “PKK’nın siyasi uzantısı” olarak nitelendirilen DEM parti ve yine “Hizbullah’ın siyasi uzantısı” olduğu bilinen Hüdapar’lılara verilebiliyorsa bunun adı ne olur?

Ne CHP’liler ne de diğer muhalefet partileri bu noktaya hiç temas etmiyor.

Sanki MİT’in sırları kendilerine açıklamasından mutlu gibi davranıyorlar.

ŞAKA GİBİ

Bunlarda vallahi hiç akıl yok

Çektiği YouTube videoları ile AKP’lilerin hayli izlediği biri CHP milletvekili Cemal Enginyurt’a çatıyor.

Diyor ki “300 bin lira maaş alan adam almış eline mikrofonu asgari ücretli geçinemiyor, emekli perişan diye nutuk atıyor. Seni doyurmaktan onlara vakit kalmıyor ki.”

Cemal Enginyurt milletvekili üstelik emekli bu nedenle hem milletvekili maaşı hem de emekli maaşı alıyor.

İyi de neredeyse çok genç olanlar hariç bütün AKP ve MHP milletvekilleri de aynı durumda.

Bu zavallı Enginyurt’a ayar vereceğim derken bütün AKP ve MHP milletvekillerine de aynı şeyi söylemiş oluyor.

Ayrıca yoksulun, ezilenin, horlananın hakkını korumak için ille ezilen, fakir ve horlanan olmak gerekmez ki.

Bu akılsızlar varlıklı ya da yüksek gelirli birinin yoksulun hakkını savunmasını işte böyle aptalca argümanlarla değersizleştirmeye çalışıyor.

GÜNÜN SÖZÜ

Komisyonun yasal bir alt yapısı var mı?

Yok!..

O halde, kapalı oturum yapıp 10 yıl süreyle görüşmelerin yasaklanmasının ne anlamı var?

Açıklansa ne olacak?

Hiççç...

Yasal olarak elbette...

Yasalara bağlı bir ülkede yaşıyoruz da...

Ahmet ÜSTÜN

BUNU YAZMAK GEREK

Yine eski tas eski hamam

Balıkesir merkezle 6.1 deprem yaşadık.

Ağır hasar görmedik ama yine de bazı binalar yıkıldı ne yazık ki iki vatandaşımız hayatını kaybetti.

Bu depremden kısa bir süre önce Rusya’nın doğusunda 8.8’lik deprem oldu, tek bina yıkılmadı, kimse yaralanmadı ve ölmedi.

Oysa bizdeki 6.1’lik deprem yine az da olsa binaları yıktı, can aldı.

Sonuç hep aynı maalesef.

Eski tas eski hamam deyimindeki gibi yine deprem değil kötü binalar zarara yol açtı.

Her zamanki gibi 48 saat deprem konuştuk, “önlemler yetersiz, binalar yetersiz, eğitim şart” nutukları attık.

Gelecek depreme kadar unutmak üzere konuyu kapatacağız yine.

ÇOK GÜLDÜM

Okula tasarruf cezaevine lüks

Tiryakisi olduğunuz Yıldırım Tuna’dan yine günümüzün “anlam ve önemine” uygun fıkra geldi.

Okuyalım;

Üst düzey politikacılar heyeti anaokullarını ziyaret ettikten sonra başkanları bir rapor hazırlamış,

- Öğle yemeği porsiyonları çok fazla, porsiyonları yarıya indirin

- Etrafta çok fazla oyuncak var, azaltın..

Daha sonra hapishaneleri gezip diğer bir rapor daha hazırlamışlar,

- Öğle ve akşam yemeği porsiyonları küçük ve seçim çok sınırlı,

- Daha geniş odalar ve yataklar gerekiyor, bütün gün havalandırma olmalı,

- TV’ler çok eski, maç yayınlarına abone olunmalı,

- Çamaşırlar için hücrelere birkaç konsol koyun.

İçlerinden biri “Yahu hayret” demiş, “Okullarda maliyeti düşürdük ama hapishanelere yağdırdık. Neden?”

Başkan “Arkadaşım, biz bir daha o okul yıllarımıza dönemeyiz” diye cevap vermiş “Ama kolayca buralara düşebiliriz..!”