ACAYİP YAZILAR
Farkında mısınız, İsrail-İran füze savaşları ilk günlerdeki etkisini yitirdi.
Bazı haber kanalları 24 saat boyunca sadece füze savaşını yayınlıyordu, şimdi bir parça normale döndüler.
Belli ki millet “Amerika’nın bir şey yapmasını” bekliyor artık.
Trump ise bildiğimiz gibi bir sağa bir sola yalpalıyor, bir gün “Hamaney’i öldüreceğiz ama şimdi değil” derken bir gün “İran’a iki hafta süre” diyor.
Kamuoyunda en çok konuşulan iki konu var bu savaşla ilgili.
BİRİNCİSİ: İran’dan sonra hedef Türkiye mi?
İKİNCİSİ: Üçüncü dünya savaşı çıkar mı?
Bana göre iki sorunun cevabı da hayır.
Sıranın Türkiye’ye geleceği bir şehir efsanesi, ne yazık ki muhalif kesim de iktidarın bilinçli korkutmasına çanak tutuyor.
Türkiye’yi bölmek parçalamak ne Amerika’nın ne İsrail’in işine gelmez.
Üçüncü dünya savaşı da bir paranoya.
Kim kiminle savaşacak?
Dünya devletleri salak değil ki.
Örneğin Rusya nereye nasıl müdahale edecek kiminle vuruşacak?
Nükleer kullanımı derseniz mümkün değil, çünkü biri füzeleri ateşlediği an diğer ülkelerin füzeleri otomatik harekete geçiyor.
Bu da Avrupa’da birçok kentin yok olması demek.
Çin’in gelecek korkusu var, o da mümkün değil, Çin’in işi gücü yok da ekonomide egemen olacağı sırada Amerika’ya karşı güçsüz olan askeri gücünü ortaya koyar mı?
KAFAMI BOZAN ŞEYLER
Eşek şakası gibi bir karar
Datça’da yaban eşekleri varmış.
Yani sahipsiz, doğada yaşayan, kimseye bir zararı olmayan hayvanlar.
Muğla valiliği Datça belediyesine bir yazı yazarak yaban eşeklerinin trafikte kazalara neden olabileceğini gerekçe göstermiş bu nedenle hepsinin toplanması talimatı vermiş.
Belediye çaresiz şu sıralar yaban eşeği avında, eşekler uyuşturucu iğnelerle vuruluyor, sonra toplanıp götürülüyor.
Ne olacak bu eşekler peki?
O bilinmiyor, muhtemelen uyanık biri eşekleri alıp sucuk yapar.
Ayrıca merak ediyorum Datça’da yaban eşekleri yüzünden hiç kaza oldu mu?
CANIMI SIKAN ŞEYLER
Gazeteci, turizm bakanı ve lüks yat
Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy Hürriyet’in başındaki Ahmet Hakan’a “Haydi atla benim yata gidelim” demiş. Binmişler uçağa varmışlar Atina’ya, meğer bakanın lüks yatı Pire Limanı’nda bağlıymış.
Dün sosyal medyada Ahmet Hakan’a ve bakana ağır eleştiriler vardı.
AKP’liler de eleştiriyor.
Milletin sıkıntı içinde olduğu dönemde bakanın lüks yatı göze batarmış, bir gazeteci ile yat gezisine çıkmak neymiş, falan filan.
Bakan yoksul biri değil ki, Türkiye’nin en zenginlerinden, üstelik turizm işi yapıyor, özel yatı olması normal.
Ahmet Hakan gazeteci, bir bakanla özel sohbeti olağandışı bir ortamda yapması da çok normal.
Burada asıl sorun şu;
Mehmet Nuri Yılmaz turizm bakanı, Türkiye bir deniz ve yat turizmi cenneti. Ülkesinin turizmden sorumlu olan kişinin kendi yatını Türkiye’de değil de Yunanistan’da bağlaması ve Yunan adaları gezisine çıkması en hafif deyimle ayıptır.
DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER
Avukat mısın, derdin var
3 aydır süren İmamoğlu operasyonunda her gün bir tuhaflıkla karşılaşıyoruz.
Son tuhaf olan İmamoğlu’nun avukatının tutuklanması oldu.
Savcıya göre bu avukat tanıklarla konuşuyormuş, hakkında soruşturma olanlara akıl veriyormuş, neyi nasıl söylemeleri gerektiğini anlatıyormuş.
İyi de avukatın görevi bu değil mi?
Bu durumda dava ne olursa olsun müvekkiline poliste nasıl konuşacağını, neyi söyleyip söylemeyeceğini, sorulara nasıl cevap vereceğini anlatan her avukat suçlu duruma düşmüş demektir.
Ya İmamoğlu’nun babasının evine jandarma baskını ile girip toprağı kazmak nedir?
Toprağa para gömüldüyse, ilk aranacak yere mi gömülür, bunu da akıl etmemişler.
Amaç zaten bir şey bulmak değil, sürekli yıpratmak ve psikolojileri alt üst etmek.
HOŞUMA GİDEN ŞEYLER
Bu pazarın iğnelemeleri
Bugün size Erdem Beliğ Zaman’dan gelen iki iğnelemeyi sunuyorum; İsrail’in İran’ı vurmasının ardından başlayan savaşta AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, telefon diplomasisine sarılmış! Ortadoğu’da neredeyse aramadığı lider kalmamış... Sonuç mu? Aradığı halde “aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor!” anonsu duymuş olacak ki savaş son hızıyla devam ediyor!
***
AKP, Muğla’daki zeytinlikleri maden arama bahanesiyle katletmek istiyor... Zeytin çekirdeğini doldurmayacak bahanelerle zeytinlerimizi yok edersek bir zeytine muhtaç kalırız!