ANALİZ

Sadece fiziken gördüğümüz sesini asla duyamadığımız Devlet Bahçeli, PKK ile pazarlıklar sonucu sürecin selameti için 100 kişilik bir Meclis komisyonu önermiş.

Bahçeli çok uzun mesajında 7 madde sıralamış.

Özetle diyor ki “Meclis içinde 100 kişilik bir komisyon kurulsun, başkanı meclis başkanı olsun, grubu olmayan partilerden de en az birer temsilci alınsın, düzenlemeleri burası yapsın sonra ilgili komisyonlara göndersin sonra da genel kurulda kanunlaşsın.”

Bu bir anlamda kurucu meclis değil mi?

Eğer öyleyse Bahçeli “mevcut düzeni yıkmak” suçu işlemiyor mu?

Ama o tarafını bir kenara bırakalım.

Bu komisyon ne yapacak?

Bahçeli’nin açıklamasında bu yok.

PKK’nın kendini feshetmesi ve silah bırakması isteniyordu.

Bu oldu işte, daha ne isteniyor?

Bahçeli de belli ki “demokratikleşme” kervanına katılmış ama tek önerisi bile yok.

Sadece milleti korkutup, “Bu sürece destek verilmeli” diyor.

Madem bu kadar hevesli o halde bu komisyonda nelerin ele alınacağına ilişkin ilk açıklamayı da kendisi yapsın.

MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

İŞİD de kendini feshedecek mi?

İktidar zafer çığlıkları atıyor.

Artık terörsüz Türkiye’ye kavuştuk.

PKK kendini feshettiğini açıkladı ya, tamam iş bitti, artık terör belasından kurtulduk.

Gerçekten öyle mi?

Bu ülkede kan ve dehşet saçan tek terör örgütü PKK değil.

En kanlı eylemleri yapan İŞİD, El Kaide gibi örgütler kendini feshetti mi?

PKK’dan terör eylemi gelmeyecek peki buna İŞİD ve benzeri dinci terör örgütleri de uyacak mı?

Ya da DHKP-C terörünü de bitmiş mi sayacağız?

CANIMI SIKAN ŞEYLER

Bula bula Cengiz Topel’i mi buldunuz?

İktidar ve yandaşlarına göre artık “terörsüz Türkiye” dönemi başladı.

Ama kendileri de biliyor ki sadece terörün bittiğini söylemekle sorunlar bitmiş olmuyor.

Şimdi sırada Kürtlerin talepleri var.

Daha bu talepler tam olarak dile getirilmeden DEM Parti kaynaklı tuhaf işler başladı bile.

Örneğin Hakkari Yüksekova’nın DEM Partili belediyesi, 1964’te yapılan ilk Kıbrıs hava harekâtı sırasında şehit olan pilot yüzbaşı Cengiz Topel’in ismini taşıyan caddenin adını Sırrı Süreyya Önder caddesi yapmış.

Elbette Sırrı Süreyya Önder’in adı bir caddeye verilebilir ama bunun için ilk Kıbrıs şehidimizin adının silinmesi de ne demek oluyor?

Bu densiz girişim bile bundan sonra gelebilecek taleplerin habercisi değil mi?

KAFAMI BOZAN ŞEYLER

Oldu mu şimdi Turkcell

Akit gazetesi mili bayramları pek kutlamaz.

19 Mayıs, 23 Nisan, 29 Ekim ve 30 Ağustos, Akit’in birinci sayfasında kendine yer bulamaz.

Ama son birkaç yıldır bu tutum özellikle Turkcell’in bayram kutlama reklamları ile delinirdi.

Akit ve benzeri birkaç gazete Turkcell reklamları sayesinde milli bayramları hatırlamak zorunda kalırdı.

Bu yıl Turkcell gazetelerin birinci sayfalarına 19 Mayıs reklamı vermemiş.

Böyle olunca da Akit ve benzeri gazeteler milli bayramı birinci sayfalarından göstermek durumundan
kurtulmuş.

Hayırlı olsun.

HOŞUMA GİDEN ŞEYLER

Bakın Portekizliler niye gelmiş

Cumartesi günü her zaman olduğu gibi Beylerbeyi’ndeki Rahim Polat’ın kahvesine gittim.

Bir kalabalık bir kalabalık sormayın.

Hepsi yabancı, dışarıda şiddetli bir yağmur var, onlar neşe içinde fotoğraf çektiriyorlar.

Rahim Polat’a sordum “Kim bunlar, nereden gelmişler?” diye.

“Portekizliler” dedi sonra devam etti; “Niye buradalar biliyor musun?”

Nereden bileyim “Söyle neden?” dedim.

Meğer “Kara para aşk” dizisi Portekiz’de de çok izleniyormuş.

Bu dizinin bazı bölümleri bu kahvede çekilmişti.

İşte Portekizliler çok sevdikleri dizinin çekildiği yerleri ziyaret edip hatıra fotoğrafı çektiriyorlarmış.

Portekizliler nasıl mutluydular anlatamam.

Bizim diziler 100’den fazla ülkede gösteriliyor, kim bilir başka dizilerin çekildiği yerler de böyle ziyaret ediliyordur belki, ben buna rastladım.

GÜNÜN SÖZÜ

Artık Türkiye’de iki kanun geçerli

1 - Erdoğan daima haklıdır.

2 - Haksız olduğu durumlarda birinci madde geçerlidir.