CANIMI SIKAN ŞEYLER
Son iki gündür operasyonel medyada müthiş bir yalan haber yapılıyor.
Buna iktidar mensupları da katılıyor ve körüklüyor.
Konu şu; 23 Nisan günü Ulus’taki Birinci Meclis’in önüne gitmek isteyen CHP’liler otobüsü polisin üzerine sürdüler.
Bazı bakanlar ve operasyonel medya kıyameti kopardı.
Vay efendim bu devletin üzerine yürümekmiş, milletvekili olmaları onlara bir ayrıcalık tanımazmış, falan filan.
Tabii görüntüleri de yayınlıyorlar.
Ben de izledim.
Ama bir gariplik var.
CHP otobüsü polisin üzerine doğru geliyor ve hiç durmuyor.
Ama nedense otobüsün önündeki polis de kayboluyor.
Görüntüyü izlediğinizde otobüsün polisin üzerinden geçtiğini sanıyorsunuz.
Oysa öyle değil, otobüs duruyor, milletvekilleri ile polis arasında konuşmalar oluyor, sonra polis kenara çekiliyor ve otobüs devam ediyor.
Ama İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya otobüsün durduğu ve polisin çekildiği anı montajda keserek yayına veriyor.

Bir başka görüntüde ise yine CHP otobüsünün bir kadın polisin üzerine yürüdüğü görülüyor.
Ama anlıyoruz ki hedef polis değil, yolu kapatan aracı teğet geçip dubaları devirerek yola girmek.
Hiç utanma sıkılma kalmadı artık.
Eskiden cemaate yaptırılan bu montajlar şimdi açıkça iktidar görevlileri tarafından yapılıyor.
ŞAKA GİBİ
Kapıları açmayan şoförün verdiği akıl
Sarayın “Taksim kompleksi” yüzünden 1 Mayıs günü İstanbul’a kâbus yaşatılmıştı.
Bütün yollar kesilmiş, ulaşım da neredeyse tamamen durdurulmuştu.
Verilen emir gereği metrobüs otobüsleri Mecidiyeköy ve Zincirlikuyu’da hiç durmadılar, bu nedenle durumu bilmeyen binlerce yolcu otobüsün içinde köprüyü geçmek zorunda kaldı.
Ertesi gün ise yaşanan bir başka olay bir otobüs dolusu yolcuyu çileden çıkardı.
Saat 14.30’da Boğaz köprüsü Anadolu durağına yanaşan 34 TR 6203 plakalı otobüs kapıları açmadan yola devam etti.
Yolcular itiraz edip “Neden kapıları açmadın?” deyince şoför “Düğmeye basılmamış, ben nereden bileyim inecek olduğunu” dedi.
Oysa hem düğmeye basılmıştı hem de metrobüs otobüsleri her durakta bütün kapıları açmak zorunda.
Yolcular isyan edince şoför “Dert etmeyin, Zincirlikuyu’da iner tekrar geri gelirsiniz” dedi.
Zincirlikuyu’da inince karşıya geçmek için tekrar bilet basmak gerekli, bu nedenle yolcular Mecidiyeköy’e kadar gidip oradan geri döndüler.
ÇOK GÜLDÜM
Uçaktaki telaşlı aceleci yolcular
Uçağa binenler bilir, bizde nedense uçak yere konduğu an bir telaş başlar, pek çok kişi ayağa kalkıp inmeye hazırlanır.
Yıldırım Tuna “tatil mevsimi geliyor” dedikten sonra bakın bu pazar için bu fıkrayı göndermiş: Bir Avrupa şehrinden kalkan uçak, bayram arifesinde İstanbul Havalimanı pistine başarıyla teker koyduğu anda kaptanın anonsu başlamış.
“Sayın yolcularımız, şu anda İstanbul’a inişimizi başarıyla gerçekleştirdik. Pistten ayrılıp terminalde bize ayrılan bölüme gidişimiz sırasında emniyet kemerlerini sıkıca bağlı tutan yabancı misafirlerimize ülkemizde mutlu bir tatil diliyorum.
Şu anda el bagajlarını üst dolaplardan alıp paltolarını giymeye çalışan, bavul irisi sırt çantalarını arkalarına takıp o sıkışıklıkta kendi etraflarında dönmeye uğraşan koridordakiler. Memlekete hoş geldiniz!”
HOŞUMA GİDEN ŞEYLER
Hukuk kuş olup uçtu gitti
Gazeteci Erdem Beliğ Zaman’dan bu pazar için gelen iki iğneleme;
İBB’ye kumpas davasında ilk gizli tanıkların rumuzları Ladin, Çınar, Meşe idi. Şimdiki dalgada gizli tanıkların rumuzları Kartal, Doğan ve Şahin diye üç kuş oldu… Böylesi daha münasip; zira hukuk bizde kuş olup uçmuş!
***
CHP’den istifa ederek AKP’ye geçen Karkamış Belediye Başkanı Mustafa Güzel, makamında asılı Andımız kitabesini indirip yerine Recep Tayyip Erdoğan’ın resmini asmış. “Andımız”ı indirmesini anlıyorum; sözünde durmayan birinin antla, yeminle ne işi olur!