MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

18 gün Azrail’e direndikten sonra hayata veda eden Sırrı Süreyya Önder’in cenazesinde saldırıya uğrayan Özgür Özel ile ilgili en çarpıcı tepkiyi MHP genel başkanı Devlet Bahçeli gösterdi.

Bahçeli adına yayınlanan bildiride CHP’den “siyasi bir kurum” genel başkan Özel’den ise “bu siyasi kurumun yöneticisi” olarak söz edildi.

Ne demek bu şimdi?

Böyle bir tanımla ilk kez karşılaşıyoruz.

Bahçeli neden CHP genel başkanından söz etmedi?

Bu soru zihnimde ister istemez “Bahçeli’nin açıklamalarını kim yazıyor?” sorusu uyandırdı.

Çünkü tanıdığımız bildiğimiz Bahçeli böyle bir açıklama yapmaz.

Bu açıklama sanki iktidar içindeki bir çekişmenin ürünü gibi.

AKP içinde didişen ve güç savaşı yapan gruplar olduğu söyleniyor.

Bahçeli bu açıklaması ile adeta “bir taraf” gibi davranmış oluyor.

Başta Erdoğan olmak üzere AKP’nin bakanları ve yöneticileri saldırıyı kınarken Bahçeli ise kınamakla birlikte saldırıya uğrayanın adını anmayarak farklı bir tavır koymuş oluyor. Bahçeli “Söz konusu CHP ise ben sizinle aynı kanıda değilim, eğer CHP ile bir işbirliği yapmak istiyorsanız ben yokum” mu demek istiyor yoksa Bahçeli üzerinden siyaset yürütenler “DEM’e çok güvenmeyin bir anda MHP desteği kesilir” mesajı mı vermek istiyor.

Onca kargaşa arasında üzerinde çok durulmayan Bahçeli mesajına ben bu açıdan bakıyorum.

MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

Meclis’te neden tören yapılmadı?

Eski bile olsa bir milletvekili hayatını kaybettiğinde teamüllere göre ilk tören mecliste yapılır.

Ancak Sırrı Süreyya Önder için mecliste tören yapılmadı.

DEM’li milletvekili için milletvekili kimliği ile değil de sanatçı kimliği ile Atatürk Kültür Merkezi’nde bir tören düzenlendi.

Törene bazı AKP’li yetkililer katılmış olsa bile alışılmış devlet erkanı yoktu.

Mecliste tören yapılsa cenaze bir süreliğine asker tarafından taşınacaktı, bundan mı çekindiler?

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

İmamoğlu operasyonunda yeni aşama

Yargı ve adliye haberleri yaptığı görülen bir internet sitesi var.

Adı Son TV.

Bu sosyal medya hesabı son günlerde İmamoğlu operasyonu ile ilgili çok ilginç iddialar öne sürüyor.

Son TV’nin son yayınladığı haberlerden biri Erdoğan’a çok yakın olan ve AKP döneminde anormal zenginleşen bazı müteahhitlerle ilgili.

Habere göre savcılık Erdoğan’a yakın bazı büyük müteahhitlerin Ekrem İmamoğlu ile gizlice görüştüklerini ve İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı olacağını düşünerek şimdiden yatırım yaptığına inanıyor.

Size Son TV haberinden bir bölüm sunayım;

* Adnan Çebi başta olmak üzere, geçmişte Cumhurbaşkanı Erdoğan’a en yakın duran işadamları artık İmamoğlu ile gizli temaslarda.

* Bu iş adamları Erdoğan’a neden ihanet etmeyi göze aldılar?

* 2028’i beklemeden İmamoğlu’na neden biat masası kurdular?

* Kamu ihaleleriyle zenginleşip, bugün devlete karşı hizalanmak ne anlama geliyordu?

* Ve en kritik soru: Devlet, bu ihaneti sadece sizce seyredecek mi?”

YENİ ÖĞRENDİM

Kırmızı çizgilerini kabul etmişiz

Her ne kadar Kıbrıs dönüşü İsrail’e yine veryansın etse de Erdoğan yönetiminin İsrail’in “kırmızı çizgimiz” diye dayattığı taleplerini kabul ettiği ileri sürüldü.

Bu iddia bizzat bir ay önce İsrail genel kurmay başkanı olan Eyal Zamir tarafından dile getirildi.

Bir basın toplantısı yapan Eyal Zamir’in cümleleri şöyle;

* Dürzi bölgelerindeki varlığımız, onların talebi ve güvenliklerini sağlamak içindir.

* Son günlerde Türk ordusunun mevzilerine düzenlenen İsrail saldırıları, İsrail’in gelecekteki güvenliğini sağlamak içindir.

* Türk ordusunun Suriye’nin güneyinde veya sahil bölgesinde konuşlanma hakkı yoktur.

* Suriye’nin güneyinde Sünni, Müslüman Kardeşler veya Suriye kaynaklı hiçbir askeri güç yeniden oluşturulmayacak.”

* Erdoğan ve Türk ordusuyla iyi bir iletişimimiz var ve Suriye’de çizdiğimiz kırmızı çizgileri kabul ettiler.

* Türkiye ile çatışma istemiyoruz ve Türk askeri liderler endişelerimizi iyi anlıyor.

* Türkiye’nin, varılan anlaşmalara göre Suriye’deki ekonomik çıkarlardan büyük ölçüde faydalanmasını ve Suriye’deki tüm askeri veya güvenlik varlığından vazgeçmesini umuyoruz.”

GÜNÜN SORUSU

AKP Genel Başkan Yardımcısı’nın TÜSİAD’ı ziyaret etmesinden hemen sonra TÜSİAD’a neden yeni bir dava daha açıldı?