İnsanlık, tarihi boyunca maddi kazanç, güç ve statü gibi dünyevî değerler ile; merhamet, adalet ve dayanışma gibi insani değerler arasında bir denge aradı...
Ancak, modern dünyada, ekonomik kazanç ve bireysel başarı gibi maddi unsurlar, insani değerlerin önüne geçti...
Bu durum, toplumların ahlâkî ve sosyal yapısını sarstı...
Küreselleşme, kapitalizm, teknoloji ve bireycilik gibi unsurlar, Dünyevî değerlerin öne çıkmasının en etkin sebeplerinden biri oldu...
Özellikle modern kapitalist sistem, bireyleri sürekli olarak maddi kazanç ve kişisel başarı odaklı bir yaşama yönlendirdiği içindir ki:
İnsani değerler ikinci plana itildi...
ORTA DİREK ERİDİ
Maddi kazanç ve kişisel çıkarlar ön plâna alındığındaysa insanlar başkalarını sömürme, haksız kazanç sağlama ve etik dışı davranışlar sergileme eğiliminde oldular...
Bu da toplum içinde güven ve dayanışmanın azalmasına yol açtı...
Dünyevî değerlerin öncelikli hale gelmesiyle birlikte gelir dağılımı eşitsizliği büyüdü...
Zengin ile fakir arasındaki uçurum derinleşti, orta direk eridi...
Bu durum, toplumda huzursuzluk, çatışma ve sosyal dışlanmayı artırdı...
***
Sınırsız kâr hırsı ve tüketim odaklı yaşam tarzı, doğaya büyük zarar verdi/vermeye devam ediyor...
Çevresel felâketler, küresel ısınma ve doğal kaynakların tükenmesi gibi sorunlar, insanlığın geleceğini tehdit eden en büyük risklerden biri haline geldi...
Maddi kazanç ve statü odaklı bir yaşam anlayışı, insanların birbirlerine karşı samimiyet ve empati duygularını zayıflattı...
Bu durum, bireylerin yalnızlaşmasına, ruhsal bozuklukların artmasına ve toplumsal aidiyet duygusunun kaybolmasına yol açtı...
SAVAŞ VE ÇATIŞMA
Merhamet, adalet, paylaşım ve dürüstlük gibi İnsani değerler, insanlığın daha huzurlu ve refah içinde bir geleceğe ulaşmasını sağlar…
Eğer insani değerler tekrar ön plana çıkarılmazsa, insanlığın geleceği kaynaklar üzerindeki rekabet ve ekonomik eşitsizliklerin artması nedeniyle, ülkeler ve toplumlar arasında daha fazla gerilim yaratılacaktır…
Bu ise daha fazla savaş daha fazla çatışma demektir...
Bireylerin sürekli rekabet ve maddi kazanım peşinde koşması; stres, depresyon ve kaygı bozukluklarını arttırır…
Bunun sonucunda, insanlar mutsuz ve tatminsiz bir yaşam sürmek zorunda kalırlar….
HER ŞEYE RAĞMEN UMUTLUYUM
İnsanlığın sürdürülebilir bir geleceğe ulaşabilmesi için insani değerlerin yeniden ön plana çıkarılması gerekiyor... Bu nedenle okullarda ve üniversitelerde yalnızca akademik başarı değil, aynı zamanda empati, adalet ve vicdan gibi değerler de öğretilmeli…
Oysa ben 45 yıl önce küreselleşme, liberal demokrat ve en az eşitsizlikçi kapitalizm için nasıl da ümitliydim…
Yine de ve her şeye rağmen insanlığın geleceğinde çok umutluyum çünkü…
Dünya böylesine liyakatsiz siyasal kadrolara daha fazla tahammül edemeyecektir…