Hayatı olabildiğince pozitif yaşamaya çalışan biriyim ama…
Bazen öyle kötümser insanlarla karşılaşıyorum ki:
“Acaba hayat gerçekten bu kadar berbat mı, yoksa sadece bu kadın/adam sabah kahvesine karamsarlık tozu mu katmış?” diye düşünmeden de edemiyorum…
***
Geçen gün sevimli, akıllı ama bir o kadar da kötümser genç takipçilerimden biri aradı:
“Dedeciğim sana bu kez iyi bir haber vereceğim” dedi…
“Harika!..” diye haykırdım telefonumun ahizesine, ancak…
Az önce biraz da olsa umut veren ses tonu birden karamsarlaştı:
“...ama” diye başlayıp devam etti: “İşe başladığım şirket 3 ay içinde kesin batacak... Bu melânetler de hep bana denk gelir zaten Dedeciğim...”.
Sevincimi kursağımda bırakan bu sevimli hergeleye:
“Torunum sen işe giriş daveti değil mahkeme celbi almış olmayasın!..” dedim…
***
Bunlar küçükken, limonla emzik verilmiş bebeklerdendir...
Diğer çocuklara:
“Ninni” okunurken, bunların kulaklarına:
“Dünyada zaten hiçbir şey yolunda gitmez” diye nihilizm fısıldanmıştır...
KIYAMET HABERCİLERİ
Kötümser tipler sabahları bile umutla uyanamaz...
Saatin alarmı çalınca şöyle kalkarlar:
“Bakalım bugün hangi hayal kırıklığı beni bekliyor?..”.
Bunlar hava durumuna dahi düşman tiplerdir...
Meselâ, hava güneşli mi?.. Bunlar için kesin kuraklık geliyordur…
Yağmur mu yağıyor?.. Her tarafı sel basacağına inanırlar…
Kar mı yağdı?.. Bu onlar için, kıyametin habercisidir…
***
Yani canlarım bunlar, meteorolojiyle değil, mitolojiyle ilgilenen karakterlerdir…
Neyse ki bir de ayrıca “iyimserler” var ve ben onlarla sohbet etmeyi, yazdıklarını okumayı daha çok seviyorum…
İYİ Kİ VARSINIZ
Soner Yalçın, dünkü NEFES’te, geçen gün kaybettiğimiz güzel insan, erdemli sosyalist Hikmet Çiçek için, “Veda” başlığıyla yayımlanan yazısını şöyle bitiriyordu:
“…. Elbet yürüyüş devam edecek, güneşi zapt edeceğiz…
Biliyoruz, gelecek uzun sürer. Üzgünüz ama karamsar, umutsuz değil…”.
***
Üzgün olmak elbette herkes için ama…
Buna rağmen, karamsar olmamak, umudunu kaybetmemek:
Sadece yüce yürekler için…
İyi ki sizler varsınız yüce yürekli, güzel insanlar…
HAKLI ÇIKTI
İktidardakilere, İngiliz tarihçi ve siyasetçi Edward Gibbon’un, Roma’yı yönetenler için söylediği: “Onlar özgürlüklerden ziyade güvenlik peşindeydiler. Rahat bir hayat istiyorlardı ve sonunda hem güvenliklerini hem konforlarını hem de özgürlüklerini kaybettiler” deyişini hatırlatırım…