Iğdır’da Gaziler Günü töreninden düşen bir kare, bu ülkenin önceliklerini yüzümüze tokat gibi çarptı. Fotoğrafa bakıyorsunuz: Ön sıradaki protokol üyelerinin başında kocaman şemsiyeler. Yanlarında duran, bu toprakların özgürlüğü için canını, kolunu, bacağını ortaya koymuş gaziler ise yağmurun altında ıslanıyor.

Bir şemsiye meselesi gibi görünüyor, değil mi? Ama değil. Bu kare, bakış açımızın özeti. Makam sahiplerinin ayakkabıları kuru kalsın diye uğraşan eller, gazinin omzuna bir şemsiye uzatmaya üşenmiş. Bu sadece küçük bir unutkanlık değil, büyük bir saygı eksikliği.

Gaziler bu ülkenin onurudur. O onuru, birkaç protokol koltuğundan, bir makam aracından, bir üniformadan daha büyük görmek zorundayız. Yağmurdan koruyamadığımız kahramanlara, tören nutuklarıyla övünerek vefa gösterdiğimizi sanıyoruz. Oysa gerçek vefa, küçük ama anlamlı bir davranışta gizliydi: Bir şemsiyeyi paylaşmak, bir adım yana kaymak, “Siz ıslanmayın” demek.

Bu fotoğraf bize şunu hatırlatıyor: Onuru ıslatmak kolay, ama vicdanı kurutmak zor. Gazilerimizi gerçekten onurlandırmak istiyorsak, sadece anma günlerinde değil, her gün değer vermek zorundayız. Yoksa tören biter, alkış diner, ama o ıslak omuzların hatırası kalır.

Gazilere büyük ayıp - Resim : 1

HALKIN SÖZÜ: Asıl şemsiye gazilere tutulmalı

Türkiye’nin iki yüzü!

Creme de la creme’nin kuyruğu Zorlu Center’da kıvrım kıvrım uzanmış. Millet sabahın köründe uykusunu bölüp, 78 binle 169 bin arasında değişen iPhone 17 için sıraya girmiş. Yani telefonun fiyatı bir araba parası ama olsun, yeter ki Instagram’da “ilk alanlardanım” pozu verilsin.

Bir yanda böyle şatafat kuyruğu, diğer yanda ise pazarda domatesin çürüğünü toplayan teyze… Başka bir köşede, ucuz et kuyruğunda dirseğini dirseğine dayamış, “bugün bana da sıra gelir mi?” diye bekleyen baba…

Aynı sabah, ama iki ayrı Türkiye.

Biri cebindeki son model telefonu çıkarıp “kardeşim fakirlik abartılıyor” diye tweet atıyor, diğeri markette kasaya geldiğinde fişin sonunu görünce kalp spazmı geçiriyor.

Ama hakkını yemeyelim; memleketin ekonomisi tıkırında (!) Çünkü birileri hâlâ 160 bin liralık telefona koşuyorsa, demek ki refah var, bolluk var. E tabi kime göre, neye göre…

Sonuç? Bu ülkenin en net fotoğrafı kuyruklarda saklı:

* Bir kuyrukta kredi kartı limitini zorlayanlar,

* Diğerinde ise akşam eve boş dönmemek için çabalayanlar. Ve bu iki kuyruk yan yana asla gelmiyor. Ama işte aynı Türkiye’nin iki yüzü, aynı İstanbul’un iki hali.

Gazilere büyük ayıp - Resim : 2

HALKIN SÖZÜ: Hayat, parası olana güzel!

Fakirliği överler ama zenginliği yaşarlar

“Fakirlik Allah’a yakındır” diyorlar… “Fakirler cennete 500 yıl evvel girecek” diyorlar… “Fakir cennette zenginlerden üstün olacak” diyorlar…

İyi, güzel de kardeşim… Fakirliği bu kadar göklere çıkaranlar, sofraya oturunca niye fakirlikten eser kalmıyor?

Bir bakıyorsun önlerinde tabak tabak yemek, çeşit çeşit tatlı, meyve, içecek… Fakirin evinde dolap bomboş, tencere kaynamazken, fakirliğe methiye düzenlerin masasında yok yok. Fakirin duası, alın teri, sabrı övülür ama fakirin tabağı masada yoktur.

Halk sorar:

– Madem fakirlik bu kadar kutsal, neden fakirin yanına oturmazsınız?

– Madem fakirlik insanı Allah’a yaklaştırır, neden fakirin çektiği çileyi paylaşmazsınız?

– Neden hep fakirlik övülür de zenginlik yaşanır?

İşin doğrusu şudur: Fakirliği övmek kolay, fakirliği yaşamak zordur. Fakirin lokması kuru ekmek, zenginin lokması baklava olunca, bu sözler boş laftan öteye geçmez.

Afiyet olsun beyler… Ama unutmayın, fakirliğin methini sofrası boş olan değil, sofrası dolu olan yapıyor.

Gazilere büyük ayıp - Resim : 3

HALKIN SÖZÜ: Kim fakir kim zengin?

TL’nin seyir defteri

Bir zamanlar 200 liralık banknot çıktığında tam 131 dolar ediyordu. Yani cebinde bir 200’lük varsa, dünyanın neresine gitsen elinde kuvvetli bir para vardı. Şimdi aynı 200 lira, ancak 4,85 dolara denk geliyor. Deyim yerindeyse, 200 lira cebinde duruyor ama içindeki canı çekilip alınmış gibi…

Fotoğrafa bakıyorsun: bir yanda tek başına 1 Euro, diğer yanda kalem boyu dizilmiş onlarca 1 TL. Eskiden “bir lira bir liradır” derdik, şimdi bir lira avuçta durmaya utanıyor.

Aradaki uçuruma bak, dağ misali. Fakirin alım gücü erimiş, orta direk bel bükmüş, zenginin serveti katlanmış.

Şimdi tartışılıyor: 500, 1000, 2000 hatta 5000 liralık banknot mu çıkarılsın? Bu, aslında paranın değer kaybının resmî belgesi olacak. Cebimize yeni kâğıtlar girse de, mutfakta eksilen gıda, pazarda boşalan file, maaş gününde eriyen umut değişmeyecek.

Gazilere büyük ayıp - Resim : 4

HALKIN SÖZÜ: Paramız pul oldu