Sopa memleketi - Resim : 1

Bu ülkede sopa çok… Ama elde ekmek yok!

Bak şimdi sayalım:

- Yargı sopası!

- RTÜK sopası!

- TÜİK sopası!

-Enflasyon sopası!

- Döviz sopası!

- Benzin sopası!

- Doğalgaz sopası!

- Elektrik sopası!

Yani kısacası koca bir iktidar sopası vatandaşı döve döve nefessiz bıraktı.

Sabah kalkıyorsun, markette fiyat şokuyla kafana “enflasyon sopası” iniyor. Arabaya binmek istiyorsun, pompa başında “benzin sopası” patlıyor. Eve dönüyorsun, kombiyi açıyorsun “doğalgaz sopası”, ışığı yakıyorsun “elektrik sopası”.

Televizyonu açıyorsun, muhalefet ağzını açsa RTÜK sopası. Gazeteci yazsa çizse, anında yargı sopası. Enflasyonu düşük göstermek için de TÜİK sopası var, vatandaşın gözünü boyuyorlar.Milletin sırtına sopa üstüne sopa… Ama masaya gelince ekmek yok, aş yok, huzur yok!

Koskoca devlet, vatandaşa kalkan olması gerekirken elinde sopa olmuş gardiyan gibi. Oysa millet sırtına yük değil, omzuna destek bekliyor.

Ama nerdeee… Bizim payımıza yine sopa düştü.

Halkın Sözü: Ekmek yok, aş yok, huzur da yok!

Muska ekonomisi!

Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinde öyle bir düzen kurulmuş ki, anlatmaya dil utanır. Kendine “şeyh” diyen A.A. ve çevresindeki birkaç isim, resmen muska ve dua ticareti yapmış. Sistem öyle basit değil ha, randevulu! Gündüz muska kuyruğu, akşamları VIP dua seansı… Günlük 300 kişi sıraya giriyor, muska 500 lira, dua 250 lira.

MASAK raporları ortaya saçtı gerçeği: Bu işten elde edilen mal varlığı milyonları bulmuş. Öyle üç beş daire değil; 175 milyonluk taşınır, taşınmaz servetten bahsediliyor. İçlerinde bir öğretmen var mesela, S.A. isimli. Normal maaşlı öğretmen ama 44 milyonluk servet sahibi çıkıyor. Nasıl olmuş dersin? İşte o da bu “manevi ticaret” zincirinin halkası.

Sopa memleketi - Resim : 2

***

Şeyhin evi desen, neredeyse karargâh gibi. Dikenli teller, güvenlik kameraları, randevulu sistem… Hastaneler böyle işlemiyor be! Millet çaresiz, kimisi hastalık için, kimisi iş güç için, kimisi de aile huzuru için kapıya dayanıyor. “Şeyh” ise inancın üstüne fiyat etiketi yapıştırıyor.

Burada mesele sadece A.A. ve tayfası değil. Asıl acı olan, insanlarımızın hâlâ çareyi muskada, duada araması. Devletten umudu kesen, eğitimle yol bulamayan, çaresini bir kâğıtta, bir sözde arıyor. İşte bu boşluklardan besleniyor bu düzenbazlar.

Mahkeme süreci devam ediyor, mal varlıklarına el kondu. Ama soruyorum: O kapıdan içeri girip üç kuruşunu kaptıran binlerce insanın kaybını kim geri verecek?

Bir muska 500 lira…

Bir dua 250 lira…

Halkın Sözü: Hiç utanman yok mu?

Milletten topluyorlar böyle yiyorlar!

Sopa memleketi - Resim : 3

Milletten kuruş kuruş topluyorlar, kendileri keyif çatıyor. Şeyh Mercedes’e, karısı Range Rover’a, çocuğu Camaro’ya biniyor… Müritler ise otobüsün üstüne tırmanmış gibi birbirinin sırtında eziliyor. Cebinden çıkan sadaka, onların villasında havuz oluyor. Garibanın duası, onların tatil parası oluyor. Yani kısacası milletin alın teriyle şatafatlı hayat, onların kitabında “hizmet” diye yazıyor ama gerçekte bildiğin soygun düzeni.

Halkın Sözü: Sygun düzeni

Bunların derdi kadının eteği

Sopa memleketi - Resim : 4

Memleket yanıyor… Ekonomi batmış, genç işsiz, çiftçi perişan… Bizim siyasetçinin derdi ne? Kastamonu’da sahne alan Melek Mosso’nun eteği!

***

Sopa memleketi - Resim : 5

Kastamonu Belediye Meclisi’nin AKP Grup Başkanvekili Ahmet Namlı çıkmış kürsüye, “Karnım cız etti, o bayan kim?” diyor. Yahu kardeşim, sana ne! Karnın niye cız ediyor?

***

Senin vicdanın cız etsin, halk açken, çocuklar açken… Ama yok, mesele hep aynı: Kadının giydiği.

Sahnede kadın şarkı söyler, eğlence vardır, özgürlük vardır… Bizimkilerde de yasakçı kafa, kontrol manyaklığı! Kadını kılığıyla, kahkahasıyla ölçmeye kalkıyorlar. Bu nasıl zihniyet?

***

Asıl ahlak sınavını halk veriyor. O kürsüde değil, pazarda, fabrikada, okulda… Ahlak dediğin, kadının eteğinde değil, alın terinde, emeğinde!

***

O yüzden kusura bakmayın ama sizin “cız eden” karnınız bize ahlak ölçüsü olamaz.

Halkın Sözü: Başka derdin mi yok!