Düşünsenize, yabancı biri sokak aralarında dolaşıp, kahvehaneye otursa… İçeride televizyona bakıp tartışan kalabalığı görse… Ne düşünür? “Ekonomi profesörleri kahvesindeyim galiba!”

Herkes grafik yorumluyor, enflasyon tahmini yapıyor, “refah payı”nı tartışıyor. Ekonomiden anlamayan yok ortamda… Kötü yönetim, bilgi sahibi yapıyor insanı bir yolla…

***

Maaş zammı tartışması artık bir tür ulusal sohbet geleneği değil, dev bir medya endüstrisi… Her yıl sonunda reyting garantisi…

Reklam verenler dahi hazır… “Uzman” kontenjanı dolu… Girin bakın YouTube’a… En çok izlenen videolar maaş zamları hakkında...

***

Kimin maaşı ne olacak? Hangi oran yazılacak? Kimin kaderi kaç puanla çizilecek? Memur, emekli, asgari ücretli… Milyonlarca insan gözlerini o açıklanacak orana dikip “hayatımın geri kalanı buna göre şekillenecek” diye bekliyor.

Peki neden? Kitlesel yoksullaşma, bir ekonomik terim olmaktan çıkıp, gündelik hayatımızın ta kendisi haline geldi de ondan…

***

Ekran uzmanları da harıl harıl hesap yapıyor. “Hedef Yüzde 16 ama bunun yüzde 19 olanı da var yüzde 23 olanı da… Üstüne 3-4 puan refah payı… Etti mi size yüzde 20 ile yüzde 30 arası bir zam!”

Geçmiş olsun herkese… Bu sistemin adı “enflasyonla mücadele” değil, “maaşlarla mücadele”… Hayallerle belirliyorlar insanları ne kadar fakirleştireceklerini…

Peki bir ülkenin gündemi neden “hedef” ile “gerçekleşecek” arasındaki 10 puanlık makasa sıkışır?

Sebebi geçtiğimiz 22 yılda saklı. Uygulanan politikalar, sosyal devleti önce kenara itti, sonra da devletin ücretsiz sunması gereken hizmetleri piyasa ürününe çevirdi.

***

2025 Haziran’ında yayımlanan genelgeyle Aile Hekimi’nden alınan sağlık raporları ücretli hale geldi. Devlet, vatandaşa “sen sağlıklısın” demeden önce ücret talep ediyor artık… Randevu bulmak hâlâ mucize, MR için 4-5 ay sonrasına gün yazılıyor, ilaç yok, sistem yok…

Peki adalet hizmetlerinde durum ne? Adalet mülkün temeli... Ama mülkü çoktan sattık, geriye temelsiz bir adalet kaldı. Yani artık adaletin gözü falan bağlı değil… İşine geldiğine bakıyor, işine gelmediğinde kafasını çeviriyor.

***

OVP’nin kendi satırları itiraf ediyor; “Hizmet enflasyonundaki katılık enflasyonun inişini engelliyor.” Hizmet dedikleri kalemin en büyüğü de eğitim hizmetleri…

Özel okulların fiyatları uzaya çıktı. Üniversite harçları fırladı… Yurt ücretleri, yemekhane ücretleri el yakıyor. Eğitim, devletin temel görevi olmaktan çıkıp, “Geliri olanın ulaşabileceği hak” haline geldi.

Paran varsa çocuğunu okutursun. Paran yoksa? Oturur ekran karşısında, 2026 zam senaryolarını tartışan uzmanları izlersin.

***

Tartışılması gereken maaş zammının yüzde 20 mi yüzde 30 mu olacağı değil... Asıl mesele milyonlarca insanın hayatının, tutmayacağı daha şimdiden belli olan “hedef enflasyon” masalına göre neden şekillendirildiği!

Sahi neden? Biri çıktı ve “Benim alanım ekonomi” dedi…