Ekonomi teorileri enflasyonu adeta bir denklem gibi açıklar. Keynesyenler, “talep patlarsa enflasyon tırmanır” der… Mehmet Şimşek’in de savunduğu “insanlar enflasyon beklediği için enflasyon oluşur” modelini temsil eden rasyonel beklentiler hipotezine atıfta bulunur. Phillips Eğrisi ise işsizlik ile enflasyon arasında ters orantı olduğunu savunur. Kısaca işsizlik düştüğünde enflasyon yükselir, işsizlik yükseldiğinde enflasyon azalır iddiasındadır kendisi...

***

En yaygın kabul gören yaklaşım ise “para basarsan fiyatlar artar” diyen monetaristlerin tezidir. İktisat dünyasının referans noktası sayılan Amerikalı Ekonomist Milton Friedman, bu görüşüyle 1976’da Nobel Ekonomi Ödülü’nü kapmıştır.

“Enflasyon para basmaktır, gerisi detay” deyip durmuştur. Böylece fiyatlar uçuşa geçmeyecek millet de bu reçeteyle mutlu mesut yaşayacaktır.

Nitekim çok mantıklı gelmiş olmalı ki; hem Amerika Birleşik Devletleri’nde hem İngiltere’de ekonomi politikaları danışmanlığına getirilmiştir.

***

Oysa Türkiye, bu tabuları tek tek yıkarak, “doğru” denilen yanlışları ve perde arkasındaki büyük oyunları açığa çıkarmaya devam ediyor.

Bu kez de Friedman’ın maskesini düşürdü. Türkiye’nin ekonomi bilimine yaptığı katkılardan o da nasibini aldı. Zira eksiği, gediği olan teorilerin kime faydası vardı? O parlak fikirler Amerika’da, İngiltere’de tutabilir ama Türkiye gibi ülkelerde geçer akçe değildir! Ekonomi bu topraklarda trafikte kaybolmuş turist gibidir.

Nitekim Türkiye’de enflasyonun asıl dümeni siyaset rüzgarıyla döner. Merkez Bankası’nın para basmayı kontrol etmesi, faiz artırıp indirmesi onu figüran olmaktan öteye taşımaz.

***

Tamam bu adam, Nobel’i aldı. Zira yemişim milletin iradesini de verdiği oyu da şiarıyla yapılan kayyum atamalarını, hukuk operasyonlarını, seçim öncesi dağıtılan milli rüşvetleri hiç hesaba katmadı.

Hele seçim öncesi zam erteleme oyunlarını, önce doğalgazı bedava verip sonrasında misli ile zam yapma uyanıklığını, doları baskılayıp ekonomiyi “iyi gösterme” çabalarını falan da hesaplamadı.

Haliyle bizim gibi ülkelerde enflasyonun paradan değil, koltuk sevdasından peydahlandığını atladı.

***

Faizi neden artırırsın? Normal şartlarda enflasyonu dizginlemek için... Oysa 19 Mart’taki faiz artış kararı, siyasi belirsizlik -hukuki operasyon- enflasyon koreografisinin sahnelenmesi nedeniyle alındı.

Politika faizi bir çırpıda yüzde 42.5’ten yüzde 46’ya çıkardı. Mevduat faizleri yüzde 40 bandından yüzde 50’ye tırmandı. Türk Lirası Merkez Bankası’nın bütün gücüyle müdahale etmesine rağmen yüzde 12.7 değer kaybetti.

Bu yangın faize falan bakmıyor. İçin için halen yanıyor. Söndürmek için üzerine bolca istikrar, yapısal reform, güven ortamı ve sakin bir siyasi hava sıkmak gerekiyor.