Bugün Türkiye’nin en büyük banknotu olan 200 TL’nin ederi, Amerikan parası karşısında yalnızca 4.96 dolar kadardır değeri…
Oysa bu banknot ilk kez 2009’da tedavüle çıktığında, tam 131 dolar alabiliyordu. Yani kağıt aynı kağıt, rakam aynı rakam… Ama değeri mum gibi eriyip gitti… Kahpe kader!
Yok be ne kaderi? Türk Lirası’nın dramatik şekilde erimesinin sebebi ülkenin çok kötü yönetilmesi…
***
Zira 200 TL’lik banknot hâlâ en büyük para birimi olarak cüzdanımızda duruyorsa, bunun başka sebepleri de var…
Nitekim büyük banknot basmak, iktidarın en çok korktuğu şeylerden biri… Ne de olsa halkın cebinde 500’lük, 1.000’lik banknotlar dolaşmaya başlarsa, enflasyonun boyutu artık inkâr edilemez hale gelir.
***
Neden “banknot matbaası” değil, “algı matbaası” çalışıyor? En büyük para hala 200 TL kaldıkça, hayat da 2009 fiyatlarında zannedilsin isteniyor.
Tabii madalyonun diğer yüzünde başka bir plan daha var. Nakit kullanımı adım adım zorlaştırmak. Bu sayede her harcamada iz bırakmak. Vergilendirilmesi kolaylaştırmak, rahat denetlemek, anında ebelemek!
***
Merkez Bankası’nın raporları ve sahadaki gerçekler, meselenin bir “kart çılgınlığı” olmadığını, cebinde nakdi kalmayan vatandaşın en temel ihtiyaçlarını dahi borçlanarak karşılamak zorunda kaldığını acı bir şekilde ortaya koyuyor.
İnsanlar artık fırından ekmeği, pazardan domatesi bile borçla, yani kredi kartıyla alır hale geldi. Başka nasıl harcama yapacak ki? Yani kredi kartı lüksün değil, zorunluluğun göstergesi…
***
Ekonomiyi soğutmak için faizleri arka arkaya artıran Merkez Bankası, aslında talebi değil, vatandaşın ciğerini soğuttu. Kredi kartlarının faizleri yükselirken, harcamalar azaldı ama kart ekstreleri arttı.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) borçlulara 48 aya varan yapılandırma “müjdesi” vermesi bile durumun vahametini gözler önüne seriyor.
***
Bunun anlamı borçların ödenebilir olmaktan çıktığı ve sistemin tıkanma noktasına geldiği resmi olarak kabul ediliyor!
Nitekim sadece son iki yılda, Şimşek yönetiminde yasal takibe düşen kart borçları tam 10 kat arttı. Mayıs 2025 itibarıyla, kişi başına ortalama 109 bin 484 TL tüketici kredisi ve 57 bin 498 TL kredi kartı borcu bulunuyor.
***
Şimşek çıkıp “program çalışıyor” diyor ya… Sahi uyguladıkları program halkın iliğini sömürmekten başka neye yaradı? Tam 25 ay geçti, hala kimse bir faydasını göremedi.
Reel olarak eriyen maaşlar ve artan borçluluk, “başarı” olarak sunulan programın faturasının halka kesildiği çok bariz değil mi?
Kredi kartı limitleriyle ayakta tutulan ekonomi nasıl düzelecek? Çıkıp anlatsa ya biri… Onlar da bilmiyor sanki!