Son dört yıldır açıklanan enflasyon rakamlarında “gerçek” kelimesine rastlamak neredeyse imkânsız. Hele ki haziran ve aralık ayları… Enflasyonun mübarek ayları!
Tesadüf bu ya, memur ve emekli maaş zammı öncesi denk gelir hep... Ne hikmetse bu aylarda enflasyon bir anda aklıselim davranır, istikrar abidesine dönüşür.
***
TÜİK denen koskoca kurumun, bırakın doğruyu söylemeyi, mahkemede bile verileri nereden bulduğunu açıklayamaz hâle gelmesi ne acı…
Mahkeme ısrarla “kaynağın ne?” diye soruyor, cevap yok. Saklıyor! Mahkeme ısrar edince de üst makamlardan bir telefon; Çok da eşeleme!
***
Bir de unvanı ekonomist olan bireyler, açıklanan rakamları ciddiye alıp analiz yapıyor. Her dönemin “kullanışlı yorumbaz” kimlikli aparatları onlar…
Hele ENAG denilen enflasyonu hesaplayan akademisyenlerden kurulu araştırma grubunu beğenmediklerini, doğru bulmadıklarını açıklayarak sözde tarafsız olmaları yok mu? Beni benden alıyor!
Neymiş? ENAG da yüksek açıklıyormuş. Neye göre?
Yıl 2025… İnternet elinin altında, yapay zekâ desen cebinde… Aç bir tarayıcıyı; marketten beyaz eşyaya, konuttan otomobile kadar her şeyin fiyatı gözünün önünde…
ENAG da zaten bunu yapıyor. Fiyat değişimlerini bilgisayar hesaplatıyor.
***
Enflasyon beklentilerini açıklamaları ayrı başarı… Neymiş, “Bu ay yüzde şu kadar bekliyoruz.” Neye göre bekliyorsun canım? Senin fiyat araştırman mı var? Market mi gezdin?
Enflasyon değil, TÜİK’in hangi oranı açıklayacağını tahmin ediyorlar aslında… Hadi bilemedin, bir iki ana maddede kallavi zamları hesaplamaya dahil et… Bilimsel öngörü bundan ibaret!
***
TÜİK kime bağlı? Hazine ve Maliye Bakanlığı’na… Onun başında kim var? Mehmet Şimşek!
Peki TÜİK ne yapar? Ekonominin nabzını tutar. Enflasyon ne kadar, büyüme ne oldu, işsizlik ne durumda... Eee bu veriler kimin başarısını ölçer? Kimin karnesini ortaya koyar? Tahmin ettiğiniz gibi Mehmet Bey’in!
Yani Mehmet Şimşek’in performansını açıklayan kurum, yine Mehmet Şimşek’e bağlı! Hani sınavı hazırlayan da, not veren de, karneyi bastıran da aynı evde oturuyor gibi…
***
Mehmet Bey dün çıktı; “Vatandaşlarımız müsterih olsun, enflasyonda belirgin bir yavaşlama başladı.” dedi. Bunun Türkçesi; “Ben kendime baktım, kendime not verdim, sonra da alkışladım, siz de alkışlayın” demekti…
Enflasyonu düşürmek zor değil aslında… Dünyada, yönetimi biraz ehil olup da bunu başaramayan ülke yok gibi…
Faizi yükselt, talebi kıs, harcamaları bastır, biraz da dövizi tut… Buyurun, olur biter, grafik aşağı iner. Ama mesele bu değil ki!
***
Asıl mesele; sofradaki ekmeği küçültmeden, maaşı kuşa çevirmeden, vatandaşı nefessiz bırakmadan bunu başarmak.
Yani mesele, rakamları düzeltmek değil, hayatı düzeltmek! Ama o hayat, ne yazık ki her seçimde “alnı secdeye değiyor” diye aynı zihniyete oy verenlerin elinde kaldı.
Kusura bakmasın geçinemeyenler… Artık öğrendik ki son pişmanlık, TÜİK’in verileri kadar faydasız.