Ekonomiyi yönetmek, geleceği tahmin etmek değil, riskleri tanıma, ölçme ve planlama işidir… Gidip de tüm bilimsel araçları bir kenara atıp rulet masasında kırmızı ile siyaha basar gibi tercih yapar, karar alırsanız, eninde sonunda patlarsınız.
Şimdi, o rulet masasında dönen topun yanlış sayıda durmasının faturasını hep birlikte izliyoruz.
***
Hangi üstün zekalının fikriyle Türkiye, borçlarını piyasaların en spekülatif ve kontrolü tamamen kendi dışında olan emtialarından biri, yani altın üzerinden yapmaya başladı acaba?
Dünyadan örnek aldılar diyeceğim ama dünyada altınla borçlanan sadece iki ülke var. Biri Hindistan diğeri Türkiye…
***
Hazine “altın tahvili” ve “altına dayalı kira sertifikası” diye iki ürün çıkardı. 2024-2025 arasında tam sekiz altın tahvili, sekiz kira sertifikası…
Toplamda 183.867.045 gram, yani neredeyse 184 ton altın borcu! Bu borç, öyle yuvarlak hesap bir rakam değil… Gram gram, ons ons hesaplanmış, tüm riski devletin, yani 86 milyon vatandaşın sırtına yüklenmiş bir taahhüt…
***
Bu partinin en görkemli anı ise Şubat 2024’te yaşandı. Tek bir ayda 16.9 tonluk tahvil ve 24.3 tonluk kira sertifikası satışı yapıldı. Adeta tarihe geçecek bir “borç düğünü” yapıldı.
Peki, bu devasa borçlanma operasyonu yapılırken hangi varsayımlara güvenildi? Borçlanmaların yapıldığı dönemlerde altının ortalama ons fiyatı 2.484 dolar seviyesindeydi…
***
Bugün mü? 4.200 doları çoktan aştı. Yani borcumuz, faizi hariç yüzde 70 artmış durumda... Kasaya 14.7 milyar dolar olarak giren borç 25 milyar dolar oldu.
Sonuç? Şimdilik 10.3 milyar dolarlık kumar zararı! Ama ne fark eder? Ceplerinden mi ödeyecekler? Nasıl olsa aradaki fark, vergi olarak milletin sırtına yüklenecek!
***
İslami şartlara uysun diye çıkarttıkları kira sertifikası altına dayalı… Yani “kira”sı da gramla ölçülüyor. Devletin kiracısı altın fiyatı olmuş durumda! Altın yükseldikçe kira da artıyor, borç da…
Bunu da “finansal mühendislik” diye pazarladılar… “Biz bu kadar borçlanmak istedik, vay arkadaş bak kaç katı teklif geldi” diye anlattılar. “Başarılı borçlanma gerçekleştirdik!” diye kutladılar. Oysa bu, finansal mühendislik değil, mühendislik faciasıydı…
***
Bu parayla neler yapılabileceğini bir düşünün… Yüzlerce okul, binlerce kilometrelik otoyol, teknoloji ve sanayiye yapılacak devasa yatırımlar… Hepsi, kontrol edemediğiniz bir enstrüman üzerine oynanan kumarla heba oldu.
Eğer altın fiyatlarındaki bu tırmanış devam ederse, fatura çok daha ağırlaşacak… Ve o fatura, yine ve yeniden, bu kararlarda hiçbir söz hakkı olmayan milyonların sırtına yüklenecek. Çok da uzaklarda arama faili… “Türkiye’nin ekonomisinin sorumlusu benim” demişti…