Çevremde kurban kesenlerin sayısı artık iki elin parmaklarını geçmiyor. Hayırdır, inançlar mı zayıfladı? Ne yalan söyleyeyim, o da var ama esas mesele, bayramın yüksek fiyatların gölgesinde geçmesi… İnsanların parasının yetmemesi…
Hani klasik bir söylem vardır ya, “Et fakire dağıtılacak.” Yine tutulmadı o vaat!
Hem kurban kesen azaldı hem de kesilen etler lüks tüketim kapsamında doğrudan derin dondurucuya kaldırıldı. Paylaşmak mı? O, eski bayramlardan kalan bir anı…
***
Sadece benim gözlemim değil bu tablo… İstatistiksel veriyle sabit…
2015 yılında, Kurban Bayramı’nda Türkiye genelinde 867 bin büyükbaş ve 2.7 milyon küçükbaş hayvan kesildi.
Ülke nüfusu arttı, milyonlarca “Müslüman din kardeşimiz” sınırdan girdi, ama 2025’te kesilen sayı ne oldu? 750 bin büyükbaş, 2,6 milyon küçükbaş… Daha fazla insan, daha az kurban…
***
Ortada sadece pahalılık yok. Bu tablo, çarpık politikaların, yönetim zaaflarının, hayvancılık sektörünün çöküşünün net göstergesi. Et fiyatları neden bu kadar yüksek, diyorsanız...
Başlıyorum… İnşaat aşkıyla yok edilen meralar, kronik yem krizi, plansız üretim, desteklerdeki tutarsızlık ve kayırmacılık, ithalat kolaycılığı, ithalatın yerli üreticiye zararları, kayıt dışılığın üreticiyi ezmesi, sektöre gençlerin ilgisizliği… Say, say, say, sonu yok!
Et yediremezler ama “iyi yönetiyoruz” diye fena yedirirler! Yaptıklarını anlata anlata bitiremezler. Nedir o zaman bu durum?
***
Resmi söylemlerde Türkiye’de yıllık kişi başı 25 kg kırmızı et tüketiminden bahsedilir. Zira açıklanan her veri gibi bu da balon gibi şişirilir…
Aramızda kemiği kemiren, toynağını sıyıran varsa belki hesap tutara ama…. Çıkan o sayı karkas hesabı… Yani kemiğiyle, yağıyla, zayiatıyla beraber…
Gerçekte, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’ne göre, Türkiye’de kişi başı yıllık kırmızı et tüketimi 12.4 kilogram civarında…
***
Moritanya, Fas, Cezayir halkları da et tüketiminde aynı miktar ile benzer sıralarsa… Üstelik bizim rakamın içinde milyonlarca mülteci ve turist de var. Yani aslında biz onlardan da az yiyoruz bu hesapla…
Hadi dürüst olun… Moritanya’nın yerini haritada gösterebilir misiniz? Tamam, Afrika’da ama tam olarak nerede? Gerek yok bu bilgiye… Öyle bir ülke…
***
Türkiye Diyanet Vakfı, “Vekaletle Kurban Kesim Programı” kapsamında yapılan bağışlarla yaklaşık 19 bin hisse kurban etini Moritanya’daki ihtiyaç sahiplerine ulaştırdı.
Düşünebiliyor musunuz? Afrika’da bu durumdaki Moritanya’da kişi başı et tüketimi Türkiye ile aynı seviyede...
***
Oysa bu ülkenin doğası, coğrafyası, toprağı, suyu… Her ırkı yetiştirmeye uygun. Türkiye, aslında dünyayı doyurabilecek potansiyele sahip…
Gelin görün ki, yaklaşık 11 bin kilometre uzaktan Uruguay’dan, 9 bin kilometre uzaktan Brezilya’dan canlı hayvan ithal ediyoruz. Üstelik yerli üreticiden çok daha ucuza…
***
Bu durumda iyi mi yönetiliyoruz? Kötü diyeceğim ama daha beteri… “Berbat” keser belki beni… Tarımı hiç yönetmesen, kendi kendine serbest piyasa oluşur hiç değilse… Alıcı-satıcı bir yerde dengelenir, arz-talep sayesinde sektör gelişir.
Bunu ben değil rakamlar söylüyor. Adamlar el attıkları her şeyi bir bir kurutuyor! Sahi kim niye hala oy veriyor?