39 yıl önce…
Gazeteciliğe başladığım dönemde MHP yasaklı partiydi; adı Milliyetçi Çalışma Partisi/MÇP idi.
Kuzenlerim ülkücüydü, partinin Ankara Maltepe’deki genel merkezine gidip gelirdim. Sonra Alparslan Türkeş ile tanıştım...
Bugün Türk siyasetinde hayli ağırlığı olan Devlet Bahçeli’yi o dönemden bilirim. MÇP genel sekreteri idi… Osmaniyeli köklü Fettahoğullarına mensuptu ve ailesinin sol görüşlü olması ilgimi çekmişti...
Bahçeli’nin o dönemden bugüne siyasi karakterinde şunu gözlemledim:
Daima soğukkanlı…
Pek konuşmaz aslında, hiç aceleci değil, daima telaşsız….
Gerektiğinde/kriz anlarında devreye girip, risk alan ender cesur liderlerden…
Rüzgara göre yön değiştiren, savrulan, moda söylemlere kendini kaptıran politikacı asla değil. Bu sebeple ne söyleyeceği hep merak edilir…
Demokratik sistemin dışına asla çıkmaz. Sistemin/rejimin hep koruyucusu…
Denge adamı; sürekli ittifak kurma başarısına sahip... Çizgisinden tavizsiz…
Aşırılık pek yok sözlerinde, tavırlarında…
Zamanın içinde sabırla kendine/partisine yol açan, ayakta tutan lider…
Uzatmayayım. Benim gözümden Devlet Bahçeli’yi sizlere şundan anlattım:
“Kürt-Alevi” teklifi zamanlaması
Filozof Lao Tzu dedi ki:
-“En güçlü lider, varlığı her an her yerde hissedilmeyendir.”
Devlet Bahçeli tam budur. Kırk yıldır gördüğüm usta oyun kurucudur.
O halde:
Hafta sonu partililerle sohbette Bahçeli’nin söylediği iddia edilen söz gündem oldu:
-“Cumhurbaşkanının iki yardımcısı olsun biri Kürt, diğeri Alevi…”
Henüz bu sözü edip etmediğine dair resmî açıklama gelmedi.
Şunu düşünüyorum:
Cumhurbaşkanının şu anda bir Kürt yardımcısı var. Bahçeli yeni kabinede bir Alevi yardımcı mı istiyor?
Ancak… Bahçeli, sözünün/talebinin kamuoyuna örtülü yansımasını mı istedi? Bu da onun kişiliğine uygun değil. İstese bunu direk Erdoğan’a söyleyebilirdi…
Kamuoyu önünde hiçbir zaman ittifak ortağını zora sokacak/yaralayacak şekilde konuşmadı/konuşmaz…
Ayrıca… Bilinir ki Bahçeli’nin salt ne dediğine bakılmaz, ne zaman ne söylediğine bakılır:
Her daim az ama etkili konuşan, milli çözüm sürecinin öncüsü Bahçeli’nin, dilinin zamanlamasının altında ne var?
Erdoğan’ın “Türk, Kürt, Arap” sözüyle yaptığı “ümmet açılımından” hemen sonra, Bahçeli’nin bu “öneriyi/teklifi” getirmesinin hedefi ne? Nasıl bir pozisyon alıyor? Aslında, “Türkiye’yi Lübnanlaştırmaya gerek yok” mesajı mı veriyor: Genelkurmay başkanı da Çerkez olsun, TBMM Başkanı da Laz…
Kimliğe dayalı atanma kriterinden istikrar çıkmadığını, sistemin çöktüğünü Lübnan örneği gösterdi/gösteriyor… O halde:
Bahçeli’nin stratejik aklının zamanlaması “Lüblanlaşmaya hayır” mesajı mı içeriyor?
Biliyoruz ki Bahçeli, Türkiye’de uzun yıllardır süregelen kimlik siyaseti tartışmalarının hep uzağında durdu. Demokratik sistemlerde bireylerin yetkinlik ve liyakat kriterleri yerine, doğrudan kimlik kartlarıyla tanımlanmasına karşı çıktı…
Öyleyse… Milli çözüm sürecinin bambaşka bir yere götürülmek istenmesini bu sözleriyle mi eleştiriyor Bahçeli?
“Macron’un yardımcıları Galyalı ve Frank olsun”
Avrupa halkları asırlar önce tarihsel anlatılarında, soylarının kutsal kitaba uygun olarak Hz. İbrahim’in çocukları Ham, Sam, Yasef’ten geldiğini söylerdi…
Fransız 1789 Devrimi Avrupa’da ulusal pazar oluşturarak “yeni halk” yarattı. Fransa’da artık Galyalılar, Cermenler/Franklar tarihe karıştı. Tıpkı İngiltere’de Keltler, Britonlar, Anglo-Saksonlar’ın sonu gibi…
Bugün sorsanız “ben Fransızım” der herkes. Etnik kimlikler üzerinden toplumsal ayrım yoktur, Fransız ulus kimliği vardır.
-“Cumhurbaşkanı Macron’un bir yardımcısı Galyalı, diğeri Frank olsun” derseniz size gülerler!
Öyle ya: Asterix ve Obelix gibi çizgi romanlar Galyalıları sadece mizah unsuru olarak kullandı!
Evet, Galyalı-Frank gibi tarihi ayrımlar modern Fransız kimliğinde bugün rol oynamaz. Günümüzde bu etnik yapıların politik kimliği yoktur, devrim, cumhuriyet ve demokrasi Fransa’yı yaratmıştır. Çimentosu laikliktir…
Peki, Fransa’ya bağlı ada olan (Napolyon’un doğum yeri) Korsika’da sorun yok mu? Var. 1769 yılından beri var!
Yıl, 1976. Korsika bağımsızlığını isteyen FLNC/Korsika Ulusal Kurtuluş Cephesi kuruldu. Fransa yönetimine karşı bombalı saldırılar, sabotajlar gibi eylemler gerçekleştirdi.
Yaklaşık kırk yıl sonra 2014’te FLNC silahlı eylemlerini resmen durdurdu. Özerklik, güçlü yerel yönetim, resmi dil gibi taleplerini bugün siyaset sahnesinde sürdürüyor…
Fransa ise merkeziyetçi üniter yapısından taviz vermiyor. Kimse çıkıp, “Cumhurbaşkanı Macron’un bir yardımcısı Korsikalı olsun” demiyor!
Fransa biliyor ki; devlet makamlarını temsil kotaları üzerinden değerlendirmeye açmak, toplumsal kutuplaşmayı derinleştirir…
Bahçeli, eşit yurttaşlık ilkesine aykırı bu sözü niye etti? Ben, “Sünni ümmetçiliğine yönelik eleştiri” diye okudum. Yarın devam edeceğim…