Beklenen oldu…
CHP Kurultayı Davası ertelendi. Hem de 8 Eylül’e… Yargı zaten 20 Temmuz’da tatile giriyor. Demek ki, 2,5 ay daha partinin içini karıştırmak isteyenler, içerden ve dışardan gönüllerince at oynatacaklar. Özgür Özel, en doğru olanı ertelemeden hemen sonra söyledi:
-Bugünkü duruşmanın da; sonuç odaklı değil, partimizi tartıştırmaya, iktidar yürüyüşümüzü kesmeye, mücadele azmimizi kırmaya yönelik süreç odaklı bir siyasi operasyon olduğu ortadadır…
Zaten halkın CHP’ye karşı bu operasyonu gayet iyi anladığı, elinin tersiyle ittiği, yapılan anketlerde de ortaya çıktı. CHP yüzde 40 oranına sıçradı. Lütfü Savaş ve ardındaki güruh da elleri böğründe kalakaldı! Bunun ardından yaşanacakları da üç aşağı beş yukarı tahmin etmek çok da zor değil ancak sürprizlere hazırlıklı olmak da çok önemli…
11 yıl önce yazmışım!
Mutlak Butlan davasına saatler kalmıştı…
Telefonuma bir mesaj düştü. Değerli gazeteci kardeşim Bora Erdin’den geliyordu. Benim 11 yıl önce, 20 Haziran 2024’te yazdığım bir yazıyı nereden bulmuşsa şu sözcüklerle göndermişti:
-Sen 11 yıl önce yazmışsın!
Gerçekten bugünlere ışık tutması açısından önemli bir yazıydı, tamamen unutmuştum, okuyunca hatırladım. Bakın neler söylemişim, bir bölümünü paylaşmak istiyorum;
“CHP’nin 4 yıllık genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, önce büyük hataların altına imza attı. Bir hayli zamandır ise büyük günahların, gizli saklı anlaşmaların tarafı profili çizmeye başladı. “Açılım” adı altında Türk halkının önüne sürülen parçalanma senaryosunun Meclis’te yasal kılıfa uydurulmasında figüran olduğunu da cümle aleme ilan etti…
-O artık “majestelerinin” muhalefet lideridir!
Kılıçdaroğlu yalnız değil… Etrafında oluşturduğu “kurmay heyeti” yeni CHP’nin (YCHP) vazgeçilmez köşe taşları olarak tarihin kara kaplı defterinde layık oldukları “dipnot” köşesine yerleştiler bile…
-Onlar umurumda bile değil ama Cumhuriyeti kuran partiye yazık!
Özgürlükçüye bakın
Ekmeleddin İhsanoğlu, CHP’nin adayı değil. Bunu başta kendileri, kendileri de söylüyor. Söylemedikleri, hatta önemli bölümün farkında bile olmadığı bir vahim gerçek var:
-Ekmel Bey, Kılıçdaroğlu’nun da adayı değil!
Açıkladığı “Çatı adayının” adını bir hafta sonra bile yanlış söylemeyi becerebilen CHP Genel Başkanı, ilk günlerde şunu söyleyebilmişti:
-Onu tanıdıkça seveceksiniz!
Kulaklarıma inanamamıştım… Sanki Cumhurbaşkanı adayı değil de görücü usulüyle evlenen damat seçiliyordu! Ne kadar efendi ne kadar kibar ne denli bilim adamı olduğu öne çıkartılıyor ancak Türkiye’ye ilk kez 28 yaşında geldiği, Uğur Mumcu’nun “Rabıta” kitabında hakkında yazdıkları, babasının Türk ve Türkiye düşmanı, Padişah Vahdettin’in Şeyhülislamı, Atatürk ve arkadaşlarının idam emrini veren alçaklıkta büyük rolü olan hain Mustafa Sabri’nin can dostu olduğu saklanmaya çalışılıyordu… O kadar ki, öldüğünde bu hainin ayak dibine gömülmek isteyecek kadar!
Aynı Kılıçdaroğlu, Diyarbakır’a gidip, “Açılıma o kadar destek veriyoruz, siz bize oy vermiyorsunuz” serzenişte bulunduğu konuşmasında da bakın ne diyordu:
-Bizi hala 1930’ların CHP’si gibi görmeyin, yeni şeyler söylüyoruz. Demokrasi ve özgürlüğü savunuyoruz!
Partisinin geçmişine ihaneti bir yana, özgürlükleri savunduğunu iddia eden YCHP Genel Başkanı, Ekmel Bey’i acaba parti içinde kaç kişiye danışarak seçmişti?
-Hiç kimseye!
Üstelik parti içinden ikinci bir adayın çıkmasına izin vermeyeceğini de kesin bir dille ifade etmişti…
-Demokrasi ve özgürlük savunucusuna bakın!
Gelelim Kılıçdaroğlu’nun ardında saf tutan ve yurtseverlere, ulusalcılara hiç utanmadan ağız dolusu hakaretlerle saldıran bugünün “yetmez ama evetçilerine!” Yakalarına “aydın” kartvizitini iliştirmiş, yıllarca birtakım maskelerin altında Atatürkçü kesime yanaşıp ayakta kalmayı başarmış solcu eskileri, Fethullah’ın ayaklarına kapanacak denli küçülmüş köşe yazarı eskileri, Milletvekili olmak, ikbal kapısına yamanmak uğruna geçmişinden kopmuş mahkûm artıkları vesaire…
-Hem kendilerini hem ülkeyi rezil etmeye soyunduklarının farkında mı acaba, ne dersiniz?”
Ne demiştik, gerçekler ve tabii kumaşın kalitesi eninde sonunda ortaya çıkar!