Bu mahkeme binasına ilk kez giriyordum…

Ergenekon-Balyoz kumpas davaları sırasında buradaki mahkeme salonlarını ezberlemiştim neredeyse! Ancak bu yeniydi, eğer yanılmıyorsam kumpas hakimleri, savcıları, polisleri, gazeteci kılıklı tetikçileri de burada yargılanmış, hiçbirine gelmemiştim

Bu kez Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ’ın duruşması için buradaydım. Ne olur ne olmaz düşüncesiyle sabahın 05.30’unda yola düşmüş 07.30 civarlarında Silivri Cezaevi’ne ulaşmıştık. (Şimdi adı Marmara Cezaevi oldu.)

Bu saatte kim olur buralarda diye düşünürken yüzlerce insanın cezaevine epey uzak bir mesafede biriktiğini görünce şaşırdım Sonrasında epey insanın gece yarısında geldiğini öğrendik… Hem de gençlerin çoğunlukta olduğu bir kalabalık vardı karşımda…

Epey sancılı üç saat sonrasında mahkeme salonuna girebilen şanslılardan biriydim. Orta ön sırada yer alan epey geniş sanıklar bölümü bugün yalnızca bir kişiyi, Ümit Özdağ’ı konuk edecekti! Salonun diğer kısımları tıklım tıklım doluydu. Ümit Özdağ 5 jandarma eliğinde salona girdiğinde avukatlar dahil neredeyse tüm izleyiciler Zafer Partisi liderini alkışlamaya başladı.

Duruşma 10.50’te başladı…

Soğukkanlı, sorgulayan bir savunma!

Özdağ, Hâkim Hanımın “Savunmanızı oturarak yapabilirsiniz” sözlerine karşın ayakta, kürsünün önünde savunmasını yapmayı tercih etti…

Zafer Partisi lideri tam 2 saat 15 dakika süreyle etkileme oranı epey yüksek bir konuşma yaptı. İddianamede yer alan üçü tekrar edilmiş 34 sosyal medya mesajına tek tek yanıt verdi. İddianamenin son derece özensiz hazırlandığına vurgu yaptı.

Kayseri olaylarından dolayı “halkı kin ve nefrete tahrik” suçlamasıyla yargılanan Özdağ, çoğu kendisine ait olmayan yalnızca paylaştığı mesajların hiçbirisinde tahrik suçlaması olmadığını net örnekler vererek tek tek anlattı…

Tüm o mesajlarda tahrik bir yana, halkı sükunete davet edildiğini de yine örneklerle sıraladı. Konuşmanın en dikkat çekici anlarından biri, Özdağ’ın Kayseri olayları sırasında ne kendisinden ne Zafer Partili üyelerden bir kişinin bile suçlanmamasını delilleriyle gösterdikten sonra şu soruyu sordu:

-Ne oldu da olaydan aylar sonra Kayseri Emniyeti yeni ve imzası bile olmayan bambaşka bir raporu İstanbul Başsavcılığı’nın isteği üzerine hem de 2 saat içinde hazırlayıp gönderdi!

Özdağ, tutuklanmasının nedenini de “siyasidir, Öcalan’la yapılan pazarlık nedeniyle 142 gündür tek kişilik bir hücrede tutuluyorum” şeklinde açıkladı…

“Bu hukuk değil!”

Verilen bir aradan sonra sıra savcının mütalaasındaydı…

Savcı, mütalaasında yine iddianamedeki gerekçeleri sıraladı; Yapılan savunmayı, avukatların sıraladığı delilleri pek kale almayan bir mütalaaydı göründüğü kadarıyla…

O nedenle bu metinde söylenecek, bahse değecek bir şey bulamadım ne yazık ki…Ancak konuşmasının sonunda Ümit Özdağ’ın tutukluluğunun devamını istedi!

Ümit Özdağ, savcının bu konuşmasının hemen ardından söz istedi ve konuşmasına şöyle başladı:

-Savcılığın mütalaasını ve temellendirmesini hayretle dinledim!

Sonrasında da şöyle devam etti:

-Kayseri’deki olaylarla ilgili olarak hakkımda bir tek kayıt, Kayseri’ye ilişkin bir tane bile mesaj yok. Ama savcılık 142 gündür tek başıma olduğum hücremde yatmaya devan etmemi istiyor. Bu hukuk değil! Bu düşman hukukudur derken ne kadar haklı olduğum ortada!

Özdağ’ın avukatlarının da söz alarak mütalaayı eleştirmesinin ardından ara karar için yarım saatlik bir ara daha verildi…

Ve sonuç:

-Ümit Özdağ’ın tutukluluğunun devamına karar verildi; Karar duruşması ise 17 Haziran 2025 tarihinde yapılacak…

Bu ülkenin yurtseverleri kaç kez Silivri’den sevinçle döndük ki!

Duruşmadan çıkarken bina şu sloganla inliyordu sonra sokağa taştı:

-Yaşasın hürriyet, kahrolsun istibdat!