“Baba”dan “Çukur”a yeni nesil çete/mafya
Geleneksel mafya algısı, takım elbiseli adamların karanlık sokaklarda güç mücadelesi verdiği, silahların konuştuğu ve sadakatin her şeyden üstün tutulduğu bir dünya şeklindedir. Ancak 21. yüzyılın küreselleşmiş, teknolojiyle şekillenmiş dünyasında mafya, sosyoekonomik ve politik bağlamda yeni bir biçim kazandı. Yeni nesil mafya, yalnızca suç dünyasının değil, aynı zamanda sınıfsal eşitsizliklerin, neoliberal politikaların ve toplumsal çöküşün bir yansıması olarak ortaya çıkıyor.”
Gazeteci arkadaşlarım Sadık Güleç ve Osman Çaklı’nın yeni çıkan “Yeni Nesil Çeteler/Daltonlar-Red Kitler- Casperlar (Tekin Yayınevi) kitabından “çözüm” bölümüne odaklandım. Dün bu köşenin takipçileri okumuştur, “Bir suç örgütünün anatomisi” başlıklı yazı kaleme almış ve “Ay Örgütü”nün nasıl büyüdüğünü Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı iddianameyle anlatmıştım. Ancak… Bir eksik vardı! O da “yeni nesil çete ya da mafya”nın nasıl büyüdüğüne ve “çözüm” yollarına yönelik bir tespitin olmamasıydı. Güleç-Çaklı’nın birlikte yazdığı kitap bu konuda tespitlerle bize yol göstermeye çalışmış.
Hesaplaşma neoliberalizmle
Örneğin…
“Mafya, tarihsel olarak her zaman alt sınıfların bir ürünü olmuştur. 19. yüzyıl İtalya’sında Sicilya mafyası, feodal düzenin çöküşü ve köylülerin ekonomik çaresizliğinden doğdu. Bugün de benzer bir dinamik söz konusu. Küreselleşme, neoliberal politikalar ve gelir eşitsizliğinin artışı, alt sınıfları ekonomik ve sosyal olarak daha kırılgan hale getirdi. İşçi sınıfının güvencesizleşmesi, sosyal refah sistemlerinin çökmesi ve genç nüfusun geleceksizliği, yeni nesil mafyanın filizlenip gelişebilmesi için olağanüstü bir zemin sağlıyor. Sistemin çatlaklarından sızmayı, adalet sistemi ve duygusu yozlaşmış üçüncü dünya ülkelerinde elbette daha kolay beceriyorlar.”
Mesele tam da bu değil mi? Neoliberalizm ve gelir dağılımındaki eşitsizlik! Kitabı okurken, 1968 kuşağından sol hareketlere, mahalleleri tutan çetelerden Latin Amerika’ya kadar birçok konuyla karşılaştım.
Klasik mafya medyadan uzak dururdu
Kitap, geleneksel mafyayla yeni nesil mafyayı da karşılaştırıyor.
Örneğin…
“… Klasik mafyanın organizasyon yapısında, genellikle aile temelli ve hiyerarşik bir yapı bulunurken yeni nesil mafyada ise daha esnek ve ağ tabanlı hatta otonom denebilecek bir organizasyon yapısı baskın.
“Geçmişin büyük mafya grupları, en tepede bir ailenin ya da yakın akrabaların, klan ilişkilerinin olduğu bir lider etrafında toplanmış organizasyonlardan oluşuyor. Bugün de lider odaklı bir yapı var. Ama bugünün çetelerini bir araya getiren dürtüler etnik, mezhepsel olabilirken, bir araya getiren ilişkiler zinciri ise sosyal medya uygulamaları, hapishanelerde kurulan ilişkiler ve mahalle arkadaşlıkları üzerinden gerçekleşiyor.
“Klasik mafyanın faaliyet alanı geleneksel olarak uyuşturucu ticareti, haraç toplama, kumar ve kaçakçılık olurken, yeni nesil mafya ise siber suçlar, insan kaçakçılığı ve kara para aklama, başka organizasyonlar için tetikçilik ve yeni nesil uyuşturucuların satışı gibi daha modern sayılabilen suçlara yönelmiştir. Teknoloji kullanımı belki de en ayırt edici özellik olabilir.
“Klasik mafya, genellikle yüz yüze iletişim ve geleneksel yöntemlerle çalışır. Yeni nesil mafya ise sosyal medya ve diğer dijital platformları oldukça yoğun kullanmaya özen gösterir. Kamuoyu ve medya da önemli bir başlık olabilir.
“Klasik mafya, genellikle gizlilik içinde çalışır ve medyadan uzak durmayı tercih eder. Yeni nesil mafya ise sosyal medyada aktif olabilir hatta kendilerini tanıtmak için bu platformları kullanmaya dikkat eder, çünkü bu, bir tür propaganda biçimidir. Bu yönüyle yeni nesil mafyanın daha dinamik ve yeni suç yöntemlerine daha açık bir yapıya sahip olduğunu söyleyebiliriz.”
Kabadayı kimdi? Yerini kimler aldı?
Eski Organize Şube yöneticisi olan Mustafa Böğürcü, geçmişte mahallede “kabadayı”, “mafya” veya “sokak çeteleri” olduğunu, çalışma alanlarının ise daha dar olduğunu aktarıyor:
“Bu tanımlamaların kendine göre raconları bulunmaktaydı. Kabadayılar toplum tarafından benimsenir ve semtin sorunlarını çözen abiler olarak bilinir, sayılırdı. Mafya ise zorla menfaat temin eden bir yapılanma olarak karşımıza çıkar ve illegal işlerde faaliyet gösterir, mahalle veya semtte kötü insanlar olarak bilinirdi. Sokak çeteleriyse daha çok yaş ortalaması düşük gençlerden oluşan, biraz da ilk iki gruba özenerek kendisine yer edinmeye çalışarak adi suçlar (hırsızlık, yankesicilik, oto hırsızlığı, kapkaç vb.) işleyen gruplardı. Bugün bu kavramların değiştiğini gözlemliyoruz.”
Ya bataklık… Gerçeği kitabın şu saptamasıyla bitirelim:
“Mafya üzerine yazarken, onu ne şeytanlaştırmak ne de yüceltmek gerekir; aksine, onu kapitalist sistemin bir aynası olarak ele almak daha doğru olur. Popüler kültürde, ‘The Godfather’ gibi filmler mafyayı romantikleştirdi, gerçek hayatta mobster’ların filmden esinlendiği bilinir. Türkiye’de ‘Çukur’ veya ‘Sıfır Bir’ gibi diziler, gençlere rol model oldu. Bugün yaşanılanların bir sonuç olduğu unutulmamalı.