İmralı konusunda toplumu ikna etmek

Sayın Başkanım, evet, yani biraz önce MİT Başkanını da dinledik. Gerçekten de bu konuda tatmin edici ifadeler kullandı; niçin gerekli olduğu konusunda çok açıklıkla görüşlerini ifade etti. Talepler de var bu konuda ancak ben şuna karşıyım: Yani bu Komisyonun çalışma yöntemi olarak, bugüne kadar yaptığımız yöntem bakımından da doğru olmayacağını düşünüyorum. Bugüne kadar burada dinlenen kurumlarla ilgili olarak da bir oylama yapılmadı, bir müzakere de yapılmadı; talepler alındı, karar verdiniz, burada dinledik. Dolayısıyla sürecin en önemli aşamasında böyle bir görüşme için oylama yapılmasını yöntem olarak bu komisyonun çalışma amaçları bakımından da doğru bulmam. Siz inisiyatif alın, karar verin ve gruplarla konuşun; üye versinler efendim. Bu daha doğru bir yöntem olur.”

18 Kasım’da, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu toplantısının tutanaklarında CHP’li Sezgin Tanrıkulu’nun ifadelerinin üzerinden durmak gerekiyor. Tanrıkulu, MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın değerlendirmeleri üzerine “Gerçekten de bu konuda tatmin edici ifadeler kullandı; niçin gerekli olduğu konusunda çok açıklıkla görüşlerini ifade etti” dedi.

Komisyonda yer alan bazı üyelerle yaptığım görüşmelerde de Kalın’ın “ikna edici” olduğu değerlendirmelerine ulaştım.

Bildiğim; MİT Başkanı’nın kapalı oturumda verdiği bilgilerin 10 yıl boyunca açıklanmayacağı. Ancak… Süreci 1 Ekim 2024’ten bu yana takip eden bir gazeteci olarak bazı ipuçlarını yine siyasetçilerin ve İmralı’da heyetlerle görüşen Abdullah Öcalan’ın kamuoyuna yansıyan görüşme notlarından çıkarabiliriz.

Vurgu: İsrail’in hedefinde Türkiye var

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 1 Ekim 2024’te Meclis açılışında dedi ki:

“Vaat edilmiş topraklar” hezeyanıyla hareket eden İsrail yönetiminin, tamamen dinî bir fanatizm ile Filistin ve Lübnan’dan sonra gözünü dikeceği yer, açık söylüyorum, bizim vatan topraklarımız olacaktır. Türkiye içindeki bazı İsrail dostlarının, bazı Siyonist severlerin, gönüllü veya paralı Siyonizm propagandası yapan aparatların anlamadığı işte budur. Fitne girişimleri karşısında millet olarak, 85 milyon olarak ‘iç cephemizi’ sağlam tutmaya gayret ediyoruz. Şunun artık idrak edilmesi ihtiyaçtan öte bir zarurettir: Bugün, İsrail saldırganlığı karşısında, içeride ve dışarıda çatışma alanlarının değil, uzlaşma alanlarının öne çıkması gerekiyor.”

22 Ekim’de de MHP lideri Devlet Bahçeli ezber bozan çağrısını yaptı: “Türk ve Türkiye Yüzyılında terörü sıfırlamak, milli birlik ve beraberliği çelikleştirmek amacına matuf ikinci hüküm cümlem şöyledir: Teröristbaşı işin içinde olmazsa bir şey çıkmaz diyenlere de sesleniyorum; şayet teröristbaşının tecridi kaldırılırsa, gelsin TBMM DEM Parti grup toplantısında konuşsun.”

Yine Bahçeli 18 Haziran’da şu cümleleri kurdu: “İsrail’in siyasi ve stratejik amacı, Anadolu coğrafyasını çevrelemek; terörsüz Türkiye hedefine, efendileri adına engel olmaktır.”

Erdoğan da Bahçeli de “İsrail tehlikesine” ve “iç cepheye” vurgu yaptı. Peki Abdullah Öcalan bu konuda ne dedi?

Öcalan “Ellerinden alınan koz” tespiti

30 Mayıs görüşme notlarında Öcalan’ın süreçle ilgili “Çomak sokmak isteyenler var. Bana göre bu masa ve konuşulanlar tarihi. Yüzde yüz başarılı olur mu, bu olamaz. Bozucular var” cümlelerinden sonra ­heyetin şu tespiti çarpıcı:

“Dışarıdan bozmak isteyenler varmış. Kandil’in belirttiğine göre çağrı sonrası etkili güçler araya giriyor. Kendileriyle görüşmek istiyorlar. ‘Silah bırakmayın’ diyorlar. ‘Rojava’da neden federasyon istemiyorsunuz?’ diyorlar. BM ve başka güçler süreci desteklediklerini söylüyorlar. Ama alttan alta ilişkiye geçip ‘silah bırakmayın’ diyorlarmış. Şimdiye kadar merhaba demekten çekinenler Kandil’le görüşmek istiyorlar. Üst düzeyde stratejik ilişki geliştirmek istiyorlar. Hareketi destekleme eğilimi taşıyorlar.”

Öcalan’ın bu bilgilere karşı verdiği yanıt da çarpıcı:

“Yani şimdi diyorlar. İlginç. Bugüne kadar demediler. Şimdi diyorlar. Amerika, İsrail ve İran kanatları değil mi? (Heyete dönüyor) Bakın, görün bunu. Anlayın ve sonuç çıkarın diyorum size. Bakın bu kozun ellerinden alınması onları korkuttu. Peki ne yapalım? Lütfen gizli toplantı yapıyormuşuz gibi rahat konuşun. Açık bir şekilde görüşlerinizi söyleyin.”

İşte tam da bu noktada süreci yakından takip eden bir dostum dedi ki: “Öcalan’ın ‘Bakın bu kozun ellerinden alınması onları korkuttu’ cümlesi çok ama çok önemli. PKK’nın feshi, silah bırakılması ‘hangi kozu’ ellerinden alıyor? Kimin elinden alıyor? Tabii ki İsrail!”

Evet… Öcalan’ın 30 Mayıs görüşme notlarında heyetle yaptığı görüşmede 17 yerde İsrail geçiyor. 21 Nisan günlü görüşmede de 28 ayrı yerde İsrail geçmişti ve “Gazzeleşme” vurgusu iki İmralı notlarında da hakim. MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın “ikna edici” denilen tespitlerinde “kozun ellerinden alınması” vurgusu mu var bilemem ama bildiğim kamuoyunun “Öcalan’lı sürece ikna olması” için daha açık olunması gerektiği ve tehlikenin de, boyutunun da iyi anlatılması gerekiyor. Yoksa 50 yıllık hafızayı silmek kolay değil!

SON DAKİKA HABERLERİ

Aytunç Erkin Diğer Yazıları