Kim bu Erol?
34 sayfalık sorgu metni.
20 sayfasında fotoğraflar var.
İki gizli tanığın iddiaları dosyada.
Sonra baz ve lokasyon soruları. Ama çoğunu tanımıyor.
Bir de hesap hareketleri var. O hareketlerde de kızının okul parası dahi sorulmuş.
Kimden mi bahsediyorum? Geçen hafta gözaltına alınan İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkan Danışmanı Yiğit Oğuz Duman’ın emniyet ifadesinden.
Baştan söylemekte fayda var: Kimse dokunulmaz değil ve yargılanır!
Ancak…
MHP’nin hukukçu yöneticisi Feti Yıldız’ın dediği gibi:
“Şüpheli, sanık veya mağdur gibi kişilerin, maddi vakadan doğrudan etkilenmiş olmaları dolayısıyla, beyanda bulunurken daha ziyade kendilerinin lehine olan hususları öne çıkarması doğal bir haldir. Gerçek; akla uygun ve realist, olayın bütününü veya bir parçasını temsil eden kanıtlardan veya kanıtların bütün olarak değerlendirilmesinden ortaya çıkarılmalıdır. (23 Haziran 2025)”
Burada ulaşılmak istenen “hakikat” yani gerçek! “Akla uygun” tespitinin altını çizelim ve Yiğit Oğuz Duman’la ilgili çarpıcı değerlendirmelere geçelim.
İki gizli tanık beyanı
CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, Duman’a yöneltilen suçlamalarla ilgili bir video yayınladı. Dedi ki:
“Gözaltında ‘örgüt kurma, yönetme, örgüte üye olma, rüşvet alma, irtikap, ihaleye fesat karıştırma’ gibi çok ciddi suçlamalar yöneltildi. Bu isnatlarla bir insan gözaltına alındığına göre ifade metninde de bu çerçevede soruların sorulmasını ve varsa şüphe doğuran beyanların ve delillerin ortaya konulmasını bekliyorsunuz. Peki nedir ortaya konulan? İki tane gizli tanık beyanı var. Zeytin ve Meşe. Gizli tanık Meşe diyor ki, ‘Ben onun bazı rüşvet işlerine karıştığını ve bu paraları Erol’a verdiğini biliyorum’ diyor. Erol ifadesinde Yiğit Oğuz Duman’la ilgili herhangi bir suçlayıcı ifadeye yer vermiyor. O halde gizli tanık beyanı, gizli tanık beyanında adı geçen kişi tarafından doğrulanmıyor.”
Günaydın’ın bu değerlendirmelerinin ardından 34 sayfalık sorgu tutanağını açtım. “Kim bu Erol?” sorusuna yanıt aradım.
Kızının okuluna yatırdığı para
Yiğit Oğuz Duman’a emniyette “Erol isimli şahıs kimdir? Beyanlar (gizli tanık Meşe) hakkında detaylı açıklama yapınız” sorusu yöneltiliyor. Duman şu yanıtı veriyor:
“Bu ifade hayal ürünü olduğu gibi benimle de ilgili değildir. Benimle ilgili beyanına ‘Öğrendiğim kadarıyla’ şeklinde başlamaktadır. Hakkımdaki iddialarının dedikodu mahiyetinde olduğunu kendi itiraf etmektedir. Yukarıdaki olay örgüsündeki iddia ve şahıslardan haberim yoktur. Benim iş alanıma dahi girmeyen konulardır. Erol isimli şahsın ‘grup başkanı olarak görev yapan Erol’ olarak tanımlanmasından ötürü Teknoloji Grup Başkanı Naim Erol Özgüner olabileceğini değerlendiriyorum.”
Peki şüpheli Naim Erol Özgüner ifadesinde ne diyor? Yiğit Oğuz Duman’ın kendisine nasıl iş teklifinde bulunduğunu ve kendisinin de teklifi kabul ettiğini söylüyor. Yani Duman’la ilgili “para alış verişi” konusunda bir suçlama yok.
Ne demişti MHP’li Feti Yıldız: “Gerçek; akla uygun ve realist, olayın bütününü veya bir parçasını temsil eden kanıtlardan veya kanıtların bütün olarak değerlendirilmesinden ortaya çıkarılmalıdır.”
Yine Gökhan Günaydı’ın tespitlerine dönelim:
“Yiğit Oğuz Duman’la ilgili peki başka neler var? Para aldım, para verdim. Soruyorlar kendisine. O da diyor ki, ‘Örneğin kızım Robert Kolej’de okur, ben Robert Kolej’de okuyan kızıma parasını ilgili yere gönderdim’ diyor. Veya ‘Trabzon’da bir fındık bahçesi satın aldım, bir dönüm, onun sahibine para gönderdim’ diyor. ‘Bir arkadaşımla beraber 2010’lu yıllarda Fethiye’de bir sera almıştık. Bir dönem orayı işlettik, sonra oradan vazgeçtik ve serayı kiraya verdik.’ Dolayısıyla bu tip alışverişler diyor, şüphe doğuracak herhangi bir işlem yok.”
Yiğit Oğuz Duman’ın avukatı Serkan Günel de sorguda şu eklemeyi yapıyor:
“İşi görevi gereği her gün İBB’nin pek çok mekanında bulunan müvekkilin hem İBB çalışanları hem de bağlantılı kişilerle baz vermesi doğaldır. HTS kayıtları somut delillerle desteklenmediği sürece delil niteliği taşımadığı Yargıtay içtihatlarıyla sabittir.”
Evet… Kimse dokunulmaz değil ama dokunulanlara “gerçek” üzerinden dokunmak hem hukuka hem de vicdana uygun değil mi?