Suça bulaşmış örgüt üyelerine “af” için nabız yoklama yapıldı
Gündem CHP kongreleri ve kurultay davası, gündem Ankara Büyükşehir Belediyesi operasyonu… Bugün sizlerle “Terörsüz Türkiye” süreciyle ilgili çarpıcı bir ayrıntıyı paylaşacağım.
Önce kısa bir hatırlatma:
İktidara yakınlığıyla bilinen gazeteci Sinan Burhan, 19 Mart’ta Ekrem İmamoğlu’na yapılan operasyondan sekiz gün önce çıktığı bir televizyon kanalında, 11 Mart’ta, “bir kulis bilgisi” diyerek, İmamoğlu’nun tutuklanacağını söylemiş ve bu bilginin kendisine Cumhur İttifakı çatısı altındaki bir siyasi partisi yöneticisi tarafından mesajla iletildiğini açıklamıştı.
Aynı Sinan Burhan geçen pazartesi akşamı TV100’de benimde katıldığım canlı yayında bir kulis bilgisi daha aktardı. Dedi ki:
“Meclis’te yeni adım.
- Örgüt Üyesi Olmakla Birlikte Suça Karışmamış Olanlarla ilgili TCK 221. 2. fıkrasında bir düzenleme yapılacak.
-Örgüt, kendisini feshederse bu kişilerin ‘örgüt üyeliği’ suçu düşmüş sayılacak.
-Dolayısıyla bu gruptaki kişiler herhangi bir ceza almayacak.
- Silahlı Eylemlere Bulaşmış Örgüt Mensupları
Bu kategori üzerinde farklı görüşler bulunuyor:
- Birinci görüş: Suça bulaşmış örgüt mensuplarına ceza indirimi ve ardından denetimli serbestlik uygulanması.
- İkinci görüş: Ceza indirimi yapılmaksızın yargılama ve infazlar durdurulacak.
- Eğer örgüt mensubu belirli bir süreç içinde herhangi bir suça karışmazsa serbestliği devam edecek.
-Ancak suça karışması halinde cezası iki kat artırılacak.
- Bu bir af değil ceza indirimidir.
4- Bu bağlamda terör suçu dışındaki suçlarda infaz düzenlemesine dahil olabilir.”
Burhan’ın verdiği “kulis bilgisinin” ikinci maddesi önemli. Silahlı eyleme karışmış örgüt üyelerinin durumu ne olacak? İddia o ki; suça bulaşmış örgüt mensuplarına ceza indirimi ve ardından denetimli serbestlik uygulaması gelecek.
Hemen bu iddiayı konuyu yakından takip eden bir hukukçuya sordum. Yanıtı netti: “Bu konuları Meclis değerlendirecek. Bildiğim kadarıyla henüz bu değerlendirmelere başlamadılar. Ancak… Halkı, şehit yakınlarını ve gazileri rahatsız edecek öneriler kabul görmez diye düşünüyorum. Komisyonun bu nedenle en geniş mutabakatla hukuksal önerileri geliştirmesi gerekiyor.”
Ankara kulislerinde biraz daha dolaşınca, Sinan Burhan’ın verdiği bilginin “nabız yoklama” olduğunu öğrendim. Sonuçta “suça bulaşmış örgüt mensuplarına ceza indirimi ve ardından denetimli serbestlik uygulaması” düşünülüyor ancak buna kamuoyunu vereceği tepki test ediliyor.
Bahçeli o çağrıyı neden yaptı?
MHP lideri Devlet Bahçeli, 18 Eylül’de Kudüs meselesinin önemini vurgulayarak ABD ve İsrail’i eleştirmiş ve şu öneriyi gündeme getirmişti: “Dünyaya meydan okuyan ABD-İsrail şer koalisyonuna karşı akla, diplomasiye, siyasetin ruhuna, coğrafi şartlara ve yeni yüzyılın stratejik ortamına en uygun seçenek ‘TRÇ’ ittifakının inşa ve ihya edilmesidir. TRÇ ittifakının da; Türkiye, Rusya ve Çin’den müteşekkil olması arzu ve önerimizdir.”
Dün de MHP’ye yakınlığıyla bilinen Türkgün Gazetesi’nin başyazarı ve Bahçeli’nin başdanışmanı Yıldırıya Çiçek “TRÇ” ittifakını yazdı: “… Gönlünde İsrail sevgisi barındıran Amerikan yanlılarının telaşla ekranlara dağılıp ‘Böyle olur mu?’ sorulu cümlelerle eksen kayması tahlilleri yapmaya başlamaları manidardır. Oysa ABD’nin dünyanın dört bir yanına kaos ve istikrarsızlık taşıması, çatışmaları tetiklemesi ve soykırımları bizzat desteklemesi ortadayken; dünyada istikrar ve dayanışma oluşturmak adına güç birliği önerisinin Türkiye’ye ne zararı olabilir? Bu, yalnızca caydırıcılık sağlamak için değil; aynı zamanda dünya dengelerini yeniden oluşturmak için yapılmış bir çağrıdır.”
Beş yıl önce yazmıştım.
Devrimci Türkçü, emperyalist Türkçü
Devrimci Türkçülük’ fikrinin ideologu Yusuf Akçura’ya uzanalım:
“… Banka, Reji, Düyûn-u Umumiye Avrupa kapitalinin Türkiye istiklal-i iktisadiyesini asmak için hazırladığı altından bir sehpadır. (19 Haziran 1921…)”
“Çağdaş bir devletin en önemli unsuru olan millet, türdeştir: Çoğunlukla aynı dili konuşur; fertlerin bilimsel ve düşünsel düzeyi, hukuku, ahlakı, estetik hatta siyasi fikir ve hisleri çok farklı değildir. Çağdaş bir devlette millet, aynı harsın ürünüdür; bundan dolayı, çoğunluğu, aynı mefkureye tutkundur. Dolayısıyla çağdaş bir devlet millidir. (13 Ekim 1925)
Yani… Atatürk’te de Akçura’da da devletçilik-milliyetçilik, ‘kendi ekonomi pazarına hakim olmak’ demekti, bağımsızlıkçılıktı. Yusuf Akçura’nın dediği gibi ‘Demokratik Türkçüler’ ve ‘Emperyalist Türkçüler’ arasında kavga bugün de sürüyor! O zaman, 1940’lardan sonra Atlantik’e bağlanan, Komünizmle Mücadele Dernekleri’nin 1956’da kurulmasıyla “Anti-Sovyetizm” üzerinden emperyalizmle işbirliği yapan, 1990’larda da “Türk-İslam” senteziyle “Ilımlı İslam”ın oyununa gelen ve Fetullah (CIA) ile birleşen “emperyalist” milliyetçiliği tartışmak şart! (22 Ekim 2020/SÖZCÜ Gazetesi)
Bugün Devlet Bahçeli’nin “TRÇ ittifakını” gündeme getirmesini tartışmak ve değerlendirmek gerekiyor. “Stratejik ortak” ABD’nin yaptıklarını ve isteklerini görünce daha da elzem.