Yoksulluk itirafı üzerine zam!
8 Eylül 2025 Pazartesi gecesi 22:00 sularında, 9 Eylül 2025 Salı sabahı çıkacağım seyahat için yurt dışı çıkış harcı ödedim. Bankanın uygulaması doğrudan Gelir İdaresi Başkanlığı’na bağlı olduğundan, komutları takip ederek hesabımdaki 710 lirayı doğrudan Ankara Harçlar Vergi Dairesi’ne aktardım.
Gece 02:00’de 03:55 uçağına binmek için hazırlanırken NEFES
Ankara bürosu muhabirlerinden Merve Şişman’ın
haber iletişim grubumuzda paylaştığı mesajı gördüm. Mesajda
“Yurt dışı çıkış harcı 1000 lira oldu”
yazıyordu.
Gece 22:00’de 710 lira olarak yatırdığım harç miktarı, sabah 04:00 sıralarında 1000 liraya çıkmıştı.
***
Düşünebiliyor musunuz?
Ekonomik krizle mücadele için konulan, geçici olacağı vadedilen ve 2018’de 15 lira olan o harç (şu andan itibaren haraç olarak yazacağım, zira hiçbir hizmet karşılığı olmayan bir tahsilat haraçtan başka bir şey olamaz) artık kalıcı ve asgari ücretin yaklaşık 22’de biri olmuş vaziyette.
Gelecek Partisi’nden Selçuk Özdağ, 30 Eylül tarihine İsviçre Basel’e 951 liraya bir kampanya uçak bileti bulmuş ve işin garipliğine dikkat çekmiş. 951 liraya İstanbul-Basel bileti var ama yurt dışı çıkış harcı artık 1000 lira.
Gece 710 lira yatırdığın vergi, dört saat sonra 1000 lira olabiliyor.
Bir gecede yüzde 40 zam!
2018’den bu yana yurt dışına çıkış haracındaki artış yüzde 6567 olmuş.
Geçen süre içinde
kimin geliri bu kadar
artmıştır ki?
***
Sadece çıkış haracı mı?
Pasaport ve değerli kağıtların ücretindeki artış oranları da benzer.
Büyük kentlerde götürü usulü vergi verenlere de kötü haber geldi. Onların vergi yükü de bundan sonra artacak.
Bir de damga vergisi var. Damga vergisine de yüzde 40 zam geldi.
Kamuda dijitalleşmenin had safhasındayız. Her şeyi dijital ortamda hallediyoruz. Damga tarih olmuş, damga pulu tarih olmuş ama damga vergisi hâlâ var ve artmaya devam ediyor.
Devletimiz, damga vergisi üzerinden olmayan bir giderin gelirini elde ediyor.
Görülmemiş bir soygunun içindeyiz.
Alın terimizle kazandıklarımızın büyük bölümünü ne yazık ki cebimizden devlet alıyor.
***
Orta Vadeli Programı görmüşsünüzdür.
Bir önceki programdaki hedeflerin hiçbiri tutturulamamış. Hedeflerin büyük bölümü yenilenmiş/güncellenmiş vaziyette.
Ülkeyi yönetenler, ülkenin ne kadar fakirleştiğini, halkın nasıl bir yoksulluk içinde yaşadığını bildikleri halde, gelişmiş ülkeler gibi yaşadığımızı, halkın zengin, ekonomimizin muhteşem olduğunu iddia ederek ellerini cebimizden asla çekmiyorlar.
Oysa, bizzat kendi kurumları halkın nasıl yoksullaştığını itiraf eder hale gelmiş vaziyette.
***
Bakın son örneği paylaşayım sizinle:
Ankara’nın da aralarında bulunduğu dört şehirde simit fiyatının 20 lira olması kararlaştırılmıştı.
Bu zamla Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın meşhur çay-simit hesabı 18 bin liraya çıkmış oldu. Asgari ücretten 4 bin lira eksik. Yani beş kişilik aile üç öğün bir simit bir çayla beslense 18 bin liraya mal oluyor ve geriye 4 bin lira kalıyor. Peki bu insanlar faturaları nasıl ödeyecek? Çocukların okul masraflarını nasıl karşılayacak? Kirayı kim ödeyecek?
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı bunu görmüş olacak ki Ankara Simitçiler Odası’na müdahale etmiş ve son zammı erteletmiş.
Odaların konuyla ilgili ortak açıklamasında şöyle yazıyor:
“Ancak Ticaret Bakanlığımızla yapılan istişareler neticesinde, vatandaşlarımızın alım gücünü gözetmek amacıyla bu fiyat artışının ocak ayına ertelenmesine oy birliğiyle karar verilmiştir.”
Ha bir de halktan simit üreticilerine “zaten geçinemiyoruz, bu zam bizi vurdu” benzeri tepkiler geliyormuş.
Görüyorsunuz değil mi?
Ticaret Bakanlığı halkımızın alım gücünün simit zammını kaldıramayacak kadar düşük olduğunu itiraf ediyor.
Mehmet Şimşek ile Cevdet Yılmaz da bu yoksulluğa rağmen zam yağdırıyor, üstüne de pembe pembe ekonomik tablolar çiziyor.
***
Peki biz asıl bu zamları, geçim sıkıntısını, hayat pahalılığını konuşmamız gerekirken neyi konuşuyoruz?
CHP’ye yapılanları ve sonuçlarını...
Halk zamlar altında inim inim inlerken, ana muhalefet partisi başta olmak üzere muhalefetin binbir türlü hukuksuzlukla uğraşmak zorunda kalması ne acı değil mi?
Kuşa bakmaya devam!