Galatasaray'ın başarıları, çelişkileri ve gelecek
Galatasaray sezonu Okan Buruk yönetiminde üst üste üçüncü kez şampiyonlukla taçlandırdı. Bu başarı, Türk futbol tarihinde önemli bir yer tutarken yine geride kalan sezona dair birçok tartışmayı ve çelişkiyi de beraberinde getirdi. Sarı-kırmızılılar, sezon yolculuğu inişli çıkışlı performanslar, Avrupa’da yaşanan hayal kırıklıkları, saha dışı gerilimler ve sonunda gelen zirve ile karmaşık bir tablo çizdi. Takımın uluslararası rekabet gücü ve derinlik konusunda hâlâ eksikleri olduğu görüldü. Bunun yanında sezonun son dönemecinde sergilenen form graf iği, takımın potansiyelini ve şampiyonluk tecrübesini ortaya koyarken kritik anlarda alınan galibiyetler ve ligin zirvesinde kurulan psikolojik üstünlük şampiyonluğun en büyük mimarları oldu.
KRİZ ANLARINI İYİ YÖNETTİ
Okan Buruk ve teknik ekibi takımlarını iniş-çıkışlara rağmen kriz anlarında iyi yönetip, oyuncuları bir arada tutabildiklerini gösterdiler. Özellikle zorlu deplasmanlar ve derbilerde gösterilen direnç, takımın şampiyonluk DNA’sını da yansıttı. Ancak tüm bunların yanında örnek olması gereken bir teknik adamın zaman zaman sergilediği davranışlar, yukarıdaki doğruları bir bir aldı götürdü.
RADİKAL DEĞİŞİM ŞART
Sonuç olarak, Galatasaray’ın bu sezonki şampiyonluğu Türk futbolunun mevcut durumunun bir özeti gibiydi. Sezon boyu Türk futbolunun potansiyeli ile sorunları arasındaki derin uçurumu bir kez daha gördük. Büyük potansiyel ve tutkuyla dolu ancak aynı zamanda ciddi etik, yönetimsel ve sportmenlik sorunlarıyla boğuşan bir yapı! Bu tablo gelecekte daha sağlıklı ve sürdürülebilir bir futbol ortamı yaratmak için radikal değişimlere ve zihniyet dönüşümlerine ihtiyaç duyduğumuzu da bir kez daha kanıtladı.
Buradan çıkarılacak dersler Türk futbolunun genel imajına da olumlu katkı sağlayacağı gibi kazanma arzusunun sportmenlik ve etik değerlerle harmanlanması da kulüplerin imajına katkı sağlayacaktır.
BAHANE KÜLTÜRÜ VE FENERBAHÇE!
Fenerbahçe sezonu yine büyük hayal kırıklığıyla kapatıyor. Jose Mourinho gelince şampiyonluğu adeta ‘çantada keklik’ gibi gören sarı-lacivertliler bir kez daha ezeli rakibinin gerisinde kalarak büyük lokma ye, büyük söz söyleme deyimini doğrulamış oldu. Ancak asıl tartışma, sportif başarıdan çok, ‘sportif etik’ değerlerin ve kulüp yönetimi anlayışının sorgulanması gereken noktalarını işaret ediyor. Özellikle kulüp üzerine kabus gibi çöken ‘bahane kültürü’ Fenerbahçe için ‘bütün kötülüklerin anası’ gibi...
AMAÇLAR VE ARAÇLAR
Fenerbahçe'nin sadece sahada değil, masada ve kamuoyu önünde daha etik, daha sportmen bir duruş sergilemesi kulübün yeniden güven kazanması kadar Türk futboluna olumlu katkı sağlaması açısından da hayati önem taşıyor. Bu bağlamda Fenerbahçe yönetiminin ‘amaç araçları haklı çıkarır mı’ cümlesi üzerine uzunca bir süre düşünmesini öneriyorum.
YÖNETİMİN HATALARI VE SONUÇLARI
- Yaşanan her başarısızlıkta top taca atıldı; sorumluluk dış faktörlere yüklendi.
- Rakip-yapı, hakem, federasyon gibi dış etkenler sürekli olarak gündeme getirilerek takımın kendi performans eksiklikleri ve stratejik hataları göz ardı edildi.
- Bahane kültürü, kulübün iç dinamiklerini değil, aynı zamanda Türk futbolunun genel atmosferini de olumsuz etkiledi.
- Bu ortam, kendi başarısızlığını Türk toplumunu ve futbolunu aşağılayarak gizlemeye çalışan bir teknik direktöre zemin hazırladı.
- Mourinho’nun yönetim tarafından da tasvip gören bazı açıklamaları rekabetin ötesine geçerek futbolu, toplumu, coğrafyanın dinamiklerini aşağılayan söylemlere dönüştü.