Hayat öpücüğü
Yıllardır iktidarın detone sesinden yorulmuş halk çoğunluğu gibi, Ali Koç’un da 7 senedir sürekli konuşarak yorduğu (!) Fenerbahçe, yegâne rakibi karşısında olabildiğince temkinli başladı. İlk yarıda takım özgüveninden uzak gözüktü. Özellikle 2. bölgeden 3. bölgeye geçişlerde çabuk çoğalan Galatasaray, ilerleyen dakikalarda Fenerbahçe kalesini yoklamaya başlayarak gol öncesi hazırlıklarını tamamlayıp 27. dakikada fileleri buldu.
Fizyolojiden öte psikolojik bir yarış haline dönen derbide Galatasaray’ın heybesinde biriktirdiği özgüven, oyunun her dakikasında bir adım önde gözüktü. Özellikle de ilk yarıda Fenerbahçe’nin tempoyu bir türlü yükseltememesi, rakibinin işini kolaylaştırdı. Tabi burada Galatasaray’ın temponun yükselmemesi için kullandığı her türlü enstrüman; profesyonelliğin, rakibi iyi analiz etmenin sahadaki doğru uygulamasıydı.
Geriye düşen ev sahibinde Talisca ile el yükselten Tedesco’nun oyuna müdahalesi "olmak ya da olmamak" yarışına dönüştü. Galatasaray ise durumdan vazife çıkarıp, kontrataklarla gol bulmaktan ziyade minimum risk alarak, kontrollü oyunu sürdürebilir hale getirip, zamanı eritme yarışına girişerek istediğini almaya çalıştı. Ancak 90+6’da Duran durmadı ve takımına adeta hayat öpücüğü verdi.
Hakem Yasin Kol zor maçı oyunun sertlik düzeyine yakışmayan bir-iki yanlış faul dışında mükemmele yakın yönetti. Kendisine önerim, sporun doğasında olan faullerin karşısında oyunculara kaşlarını çatarak bilinç altında kızmak, hakemlik tekniği açısından düzeltilmesi gereken bir vücut dili hatası. Unutma ki hakemlikte vücut dili her şeydir! Her şeye rağmen bu işin altından başarıyla kalkmak yürek ister, kutluyorum.