Kalecinin kaderi
Lig maçlarından önce İstiklal Marşı söylenmesinin mantığını anlayan var mı acaba? Bayrağımız ve marşımız hepimizin kırmızı çizgisiyken, maç öncesi her iki eli ile kartal simgesi yaparak milli marş söylemenin en önemli değerimizin taraftarlık duygularına alet edilmesini doğru bulmuyorum.
Maça gelince... Beşiktaş, Solskjaer’in söylediği gibi önde ciddi bir baskı yaparak başladığı maçta 19. dakikada öne geçmeyi başardı. Golden sonra futbolumuzun klasik hastalığı olan üzerine yatma psikolojisini sahaya yansıtırken, geri adım atmayan Eyüpspor geçiş hücumları ile Beşiktaş’ı zayıf olan sol bekten zorlamaya başladı.
Duran toptaki yerleşim hatasından golü de bularak maçtaki dengeyi ağladılar. Bu sezon resmi maçlarda 9 gol atıp, 9 gol yiyen Beşiktaş için attığı kadar yemek ülkede olup bitenler gibi hızla sıradanlaşmaya başladı! 90+7’de kaleci Felipe’nin yediği gol, futbolun adaletsizliğini bir kez daha teyit etti!
Maçtaki büyük resme bakınca Beşiktaş’ın niçin Konferans Ligi’nde oynadığı, niçin 3 büyükler apoletinden hızla uzaklaştığı, niçin hızla sıradanlaşmaya başladığı, son yıllarda hem idari hem de teknik olarak neden bu kadar başarısız olduğunu görmek hiç de zor değil.
Bu anlamda tüm camianın bilmesini isterim ki, ülkemizde 5 milyon 250 bin memur var. Beşiktaş yönetimi ve futbolcularının bu istatistiğe ekstra katkı vermelerine hiç gerek yok!
Divan kurulu başkanı sıfatı ile eski kulüp başkanına yumruk atma cürretini gösteren şahsa 127 gündür ceza vermeyi beceremeyen; konuyu sulandırarak uyutmaya çalışan bir yönetimden çok şey beklediğimi söylediğinizi duyar gibiyim, yazık! Büyük kalabilmek için önce ilkelerinize sahip çıkmanız gerek!