Açılıma çomak sokmak

Türkiye kamuoyunun beklenenden daha sakin takip ettiği, muhalefetin büyük bölümünün desteklediği çözüm süreci hem dış hem iç kaynaklı etkilerle sarsılıyor. ‘Çomak sokmak’ başlığı, sadece dış güçleri değil, ana muhalefet partisinin kapısına kilit vurmaya çalışan anti demokratik güçleri de anlatmak içindir.

Olayın iki yönü olduğunu herkes biliyor. Biri Suriye gerçeği, diğeri içerdeki organizasyonlar. Terör örgütü lideri Abdullah Öcalan’ın “Suriye Rojova kırmızı çizgimdir. Benim için orası ayrıdır” sözleri, Suriye kaynaklı sorunlara dikkatleri yoğunlaştırdı.

Siyasi kulislere göre, şimdiye kadar atılan adımları tereddütsüz destekleyen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de kendisine verilen brifinglerin ışığında, Kuzey Suriye’deki yeni oyun planı konusunda ilk kez farklı bir açıklama yaptı.

Bahçeli’nin terör örgütünün ayak sürüdüğünü söyleyerek, “Lağvedilen PKK terör örgütüne mensup teröristlerin SDG/YPG’ye katılıp katılmadığı henüz tam berraklaşmayan bir muammadır” demesi ilginç. İstihbarat kaynakları çok emin ama Bahçeli tereddütte!

Erdoğan ve Bahçeli’nin geçen hafta yaptığı görüşmede yeni bilgilerin paylaşıldığı aktarılıyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Cumhur İttifakı’nın Terörsüz Türkiye sürecine samimiyetini sorgulayarak fitne çıkarmaya çalışılmaktadır. Eş zamanlı olarak örgütün Suriye’deki uzantıları, Siyonistlerin bölgemize yönelik emellerine destek veriyorlar” sözleri aynı şüpheyi içeriyor.

***

Sürece, dış kaynaklı müdahaleler sürerken, TBMM’de faaliyet yürüten Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nu da farklı sıkıntılar yaşıyor. CHP’ye yapılan siyasi operasyonlar, komisyondaki partili üyeleri çok rahatsız ediyor.

Demokratikleşme ve insan haklarına sadece Öcalan’ın geleceği ve PKK’ların affı açısından bakılmasına itirazlar var. Son günlerde CHP’ye yönelik baskıların artması, İstanbul il başkanlığına gazlı müdahale, belediye başkanları ve arkadaşlarına yönelik davalardaki hukuksuzluklar nedeniyle, komisyonda kalmalarının anlamlı olmadığını düşünenler az değil.

Ayrıca DEM yönetiminin ‘komisyon heyet oluşturarak Öcalan’ı ziyarete gitmeli’ söylemi de başka bir sorun. MHP’nin desteğine rağmen, bu konunun TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş dahil, üyelerin büyük bölümünde tereddütle karşılandığı belirtiliyor. Parlamenterlerin Öcalan’ın ayağına gitmesi fikrine üyelerin çoğunluğu karşı çıktığı iddiaları var. Öcalan konusunda DEM’lilerin aracılık etmesinin ve MİT’in bilgi akışını denetlemesinin yeterli olduğu belirtiliyor.

Sürecin yeterince hızlı ilerlemediğini söyleyenlerin, nedenlerin ortadan kaldırılmasıyla ilgili hiçbir çabası yok. Çoğu zaman kim samimi, kim rol yapıyor anlamakta güçlük çekiliyor.

***

İktidar kanadında açılım süreciyle ilgili yapılan bazı yorumlar, genel bir fikir vermesi açısından önemli. Süreci değerlendiren AKP’li siyasilerin ilginç sözleriyle bitirelim;

“Ortadoğu’daki tartışmanın temel nedeni ulus devlet bakışı. Türkiye güçlü bir ulus devlet anlayışı, ABD ise gevşek bir federatif yapı üzerinden bakıyor meseleye. ABD ve İsrail kendi çıkarları açısından parçalı bir Ortadoğu talep ediyor.

Türk devleti, Suriye’deki gelişmeleri görerek, açılım süreciyle ilgili bir adım attı. Buna göre pozisyon aldı. Türkiye, Kürtlerinin topluma entegrasyonunu tam olarak sağlarsa Ortadoğu coğrafyasında yaşanan gelişmelerden etkilenmeyeceği hesabı yapıyor.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, sürece inansa da asıl olarak kendisine seçim kazandıracağını düşünüyor. Çalışmalar amacına ulaşırsa, DEM’in üzerindeki örgüt baskısı kalkar, yeni Kürt hareketler oluşur. DEM’in içindeki sol görüşlüler bir süre sonra ayrışabilir. Kürtlerin birden fazla temsilcisinin olması iktidarın da işine gelir…”

Dışarıdaki planlar, içerdeki hesaplar derken her konu gibi bu da bıçak sırtında…

SON DAKİKA HABERLERİ

Nuray Babacan Diğer Yazıları