Anayasa ve ince hesaplar
İktidar partisinin yaz boyunca sessiz sedasız sürdürdüğü anayasa çalışmaları, ‘anayasa referandumu ve erken seçim hazırlığı’ başlıklı paylaşımlar nedeniyle dikkatleri üzerine çekti. Çalışmayı yapanlar, kendilerini gün yüzüne çıkmış gibi hissettiği için de tepki gösterdi.
AKP’lilerin deyimiyle ‘sivil anayasa’ çalışmaları yaz boyunca her hafta, bazen iki bazen tek toplantı yapılarak, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda sürdü. Hem sorumlu grup başkanvekilleri hem genel başkan yardımcıları neredeyse hiç aksatmadan bu toplantılara katıldılar. Tüm yaz, brifing alma, yöntem tartışma, komisyona yapılan sunumları değerlendirmekle geçti.
Tüm anayasalar, o anayasalarla oluşturulan tüm kurumlar tek tek irdelendi. Sonra bölüm başlıkları üzerinden gidilerek, ‘yargı ve seçim sistemi’ gibi başlıklar özel olarak masaya yatırıldı. Tüm çalışmalar raporlama aşamasına geldi.
***
Komisyon, hazırlayacağı çerçeve metni, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a sunacak. Bu noktaya gelmek için en az üç aya daha ihtiyaç olduğu belirtiliyor. Bu sunumdan sonra işin aslı ortaya çıkacak.
Çözüm sürecinin geleceğe noktaya bağlı olarak anayasa girmesi muhtemel maddeler işte o zaman tartışılacak. Sistemi revize etmek ya da yeni bir sistem kurmak gibi cin fikirler varsa o zaman konuşulacak.
Örneğin, cumhurbaşkanı ile parti genel başkanlarının iki ayrı kişi olması gibi bir madde anayasaya girecek mi? İçişleri Bakanlığı’nın hazırladığı yerel yönetimler taslağında belediyelerin yetkileri daha da kısıtlanırken, DEM istediği gibi daha güçlü yerel yönetimlere ilişkin hükümler, yeni anayasada yer alacak mı?
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi revize ediliyor diye, avantaj durumuna göre ters düz edilecek mi? Anayasanın ilk dört maddesinin tartışma konusu olmadığını söyleyen komisyon üyelerini bekleyen bir sürpriz olacak mı? Seçimlere kısa bir süre kala TBMM kararıyla da olsa seçimin öne seçilmesi engellenecek mi? Dananın kuyruğu o zaman kopacak.
Tabi o noktaya gelinebilirse.
***
Ondan sonra asıl aşama başlayacak. AKP taslağını MHP başta olmak üzere siyasi partilere götürecek. Ya da diğer partileri içine katacak formüller ortaya atılacak. Yeni ‘siyasi partnerler’ oluşturulmaya çalışılacak.
Bütün bu yollar aşılabilirse, Anayasa teklifinin TBMM’ye sunulması ve uzun görüşme maratonu başlayacak. DEM’lilerin desteği olursa anayasanın referanduma gitmeden kabul edilme, fire olursa referandumla halka sunulması gündeme gelecek.
Bütün bu ince hesaplar, tek bir rüzgarla değişebilecek.
Çünkü yeni anayasanın mutlaka halkoyuna sunulmasını savunanlar var.
***
Ayrıca AKP’de çok daha önemli bir tartışma var.
Referandumla seçimin arasındaki takvimsel ilişki.
Eğer anayasa için referandum yapılacaksa ardından yapılacak genel seçimin tarihinin çok iyi ayarlanması gerektiği söyleniyor. Anayasa kabul edilirse bu rüzgar kaybedilmeden seçimin planlanması, Anayasa reddedilirse yenik bir hükümet psikolojisinin iyi yönetilmesi gibi ilginç değerlendirmeler var.
Anayasa referandumuyla seçimin birleştirilmesini savunanlar var. Ancak bazı AKP’li hukukçular, bunun sakıncaları olduğunu dile getirerek karşı çıkıyor.
Anlayacağınız, kazançlı çıkmak için ince ayar yapılmaya çalışılıyor.
Bütün bunlarla ilgili olarak fikir alışverişi yapıldığı doğru.
Ancak netleşmiş bir karar yok ortada.
Gördüğünüz gibi bu iş çok su kaldırır.
2028 yılı genel seçim için son tarih olduğunu göre, bundan önceki her yılın, her ilkbaharı, her sonbaharı bunun için aday.
Önemli soru, siyaseten bu noktaya gelinebilecek mi?