Barrack’a verilen PKK’lı listesi
TERÖR örgütü PKK’nın Süleymaniye’deki sembolik silah bırakma törenini izleyenler, 47 yıl sonra atılan adımın önemi konusunda hemfikir olsa da biz, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın “KCK bütün bileşenleriyle ve unsurlarıyla ülkemiz, milletimiz ve coğrafyamız için tehdit olmaktan çıkana dek teyakkuzda kalmaya devam edeceğiz” sözlerinin izini sürdük.
Gelişmeleri yakından takip edenler KCK’nın (Kürdistan Topluluk Birliği’nin) PKK, YPG, PJAK ve PÇDK’nın çatı örgütlenmesi olduğunu bilirler. Yani siz tek bir dalın tasfiye edilmesini konuşurken, bizzat terör örgütü liderinin talimatıyla kurulan bu yapı ve uzantılarının işin neresinde olduğunu merak ediyor insan.
***
AKP kulislerinde hem Süleymaniye’de PKK’nın turistik mağara önündeki silah bırakma organizasyonunu, hem de Kızılcahamam’da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bu gelişmelere yönelik, ‘beklenenden daha az etki yaratan’ konuşmasının etkilerini sorduk.
Öncelikle şunu söyleyelim, AKP sözcüsü Ömer Çelik’in ‘Erdoğan’ın çok önemli açıklamalar yapacağına ilişkin’ sözlerinin peşine düşen çok AKP’li olmuş. Kendisini arayıp gerçekten bir sürpriz olup olmadığını soranlar, kamuoyundan daha önce genel çerçeveyi öğrenip, heyecanlarını yatıştırmışlar.
Erdoğan’ın yeni ittifak ortağı olarak açıkladığı DEM yönetimi, bu sözleri düzeltmeye çalıştıysa da amaç hasıl oldu. Hem Ömer Çelik hem de Erdoğan istedikleri etkiyi yarattılar. DEM, Cumhur İttifak’ının yeni ortağı algısı tamam!
***
Gelelim, PKK’nın feshi ve silah bırakma sürecinde bizzat çaba sarf edenlerin bilgilerine. Oldukça sembolik bulunan silah bırakma görüntüleri, bundan sonra atılacak adımların sadece başlangıcı olarak nitelendiriliyor.
MİT’in organizasyonunda Türkiye, Suriye ve Irak Kürt Bölgesi temsilcilerinden oluşan bir heyetin, asıl ‘silahsızlandırma’ çalışmalarına bundan sonra başlayacağı anlatılıyor. “Ortadoğu’da silah bulmak sevgili bulmaktan kolaydır” sözleriyle yapılan ironi de gösteriyor ki; bu santim santim takip edilecek bir iş.
Örneğin, aktif olarak kullanılan tüm mağaraların imha edilmesi, karargahların boşaltılması, ağır silahların gözetmenler eşliğinde toplanması, üniformaların terk edilip yapının dağıtılması gibi birçok teknik faaliyetten söz ediliyor. Bunların aylar süreceği de açık açık ifade ediliyor.
Bunun ne kadarının kamuoyu ile paylaşılacağı konusunda henüz karar verilmemiş. Eğer paylaşılmazsa ‘30 silahı teslim ettiler, onunla kaldı. Sonra ne yaptıkları belli değil’ gibi bir algı oluşabilir diyenler var. Bu nedenle zaman zaman kamuoyuna PKK’nın feshi ve silah bırakmaya ilişkin yeni görüntülerin servis edilmesi ve tasfiye sürecinin devam ettiğine ilişkin bilgi paylaşımının devam etmesi gerektiğini savunuyorlar.
***
“KCK örgütlenmesi ve çatı yapı orada durmaya devam mı edecek?” endişeleri, Dışişleri Bakanı Fidan’ın sözlerinden sonra AKP içinde de gündem oldu. Bu nedenle sadece PKK’nın fesih edilmesinin yetmeyeceği, çatının tamamen ortadan kalkmasının çok daha uzun süreceği anlatılıyor.
Genel anlayış, Türkiye, Suriye ve Irak üçgeninde silahlı PKK’lı istenmiyor. Türkiye’nin listesindeki 2 bin 500 PKK’lı bu üç ülke sınırlarında da olmayacak. ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack’ın “İsterlerse bize gelebilirler” dediği isimlerin bu listedekiler olduğu anlatılıyor.
Diğer PKK’lılardan suç işlemeyenlerinin Türkiye’ye gelebileceği, işleyenlerin ise Suriye ve Irak’ta sivil hayatta rol alabileceği yorumları yapılıyor.
Barrack’ın ilk açıklamalarının aksine, Türkiye’nin tezlerine daha uygun yeni açıklamaları AKP’li kurmaylarda rahatlama sağlamış. Özellikle SDG ile YPG arasında kesin bir çizgi çizildiği, bunun da Suriye merkezi hükümetiyle yapılan anlaşmalara uygun olduğu öne sürülüyor.
Kuzey Irak yönetiminin kendi bölgesinin üçte birinde aktif olan PKK’lıları istemediği son üç ay içerisinde yapılan seri toplantıların ardından silahsız olma ve sadece siyasetle uğraşılması konusundaki görüşmelerin sonuç verdiği iddia ediliyor.
Bu çalışmaların başarıyla sonuçlanmasını isteyen kadro, CHP’nin sürecin dışına itilmesinden de rahatsız. CHP’ye yapılan siyasi baskıların atılan adımlarla çeliştiği ve süreci zora sokacağı da kabul ediliyor.