İktidarda CHP davası trafiği
Ankara’da çok hareketli bir hafta yaşandı. CHP kurultay davasının olası sonuçları konusunda kimse CHP’liler kadar merakta olamazdı ancak, iktidar partisindeki ilginç toplantılar ve görüşme trafiği de süreci anlamak açısından çok önemli.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la yapılan görüşmeler, yasa ve anayasa değişikliği önerenleri, cuma günkü mahkeme kararını kastederek, “cuma günü toparlayacağız inşallah” diyen ekonomi yönetimi.
***
Saray’dan başlayalım. Erdoğan başkanlığında yapılan toplantılara katılanların, davanın yaratacağı sonuçlar konusunda genellikle dengeci ve ortadan yorumlar yaptığı aktarılıyor. Bazı isimlerin ise bunun hem hukuki hem ekonomik sonuçları konusunda daha açıktan endişelerini dile getirdiği anlatılıyor.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın bu tür davaların ciddi ekonomik sonuçları olacağını dile getirerek, “cuma günü her şeyin toparlanmasına vesile olur, inşallah” dediği belirtiliyor. Sürecin daha fazla uzatılmaması gerektiği belirtilirken, ekonomi en belirleyici unsur oluyor.
BİZİM DE BAŞIMIZA GELİR, YASA DEĞİŞSİN
İktidar partisi içinde konuya hukuki açıdan bakanlar da var. “Siyaset mahkeme kapılarında zayi edilmesin” yorumları yapanların çoğu, bu mekanizmanın başka bir dönemde kendilerine uygulanması korkusu yaşıyorlar. Siyasi Partiler Kanunu’nda bunu önleyecek değişiklik yapılmasını istiyorlar.
Partide yapılan değerlendirmelerde, Siyasi Partiler Kanunu’ndaki ‘hüküm olmayan konularda Medeni Kanun ve Dernekler Kanunu maddelerine atıf yapılmasının’ kaldırılması gerektiği, bu maddenin art niyetli kullanılma potansiyeli olduğu yorumları yapılıyor. CHP’ye kayyum atanması tartışmalarından sorumlu olan hüküm.
Yasa değişikliğinin yanı sıra Anayasa’ya bununla ilgili güvence madde konulması gerektiği şeklinde önerilerde bulunanlar var. Konunun Cumhurbaşkanı Erdoğan’a da aktarıldığı ve çalışma yapılması talimatı verdiği dile getiriliyor.
“Siyasi Partiler Kanunu özel bir kanundur. Siyasi partiler derneklerle eşit tutulamaz. Bu nedenle açık kapı bırakılmayacak bir düzenleme yapılmalı. Seçim yargısının verdiği mazbata, mahkeme yoluyla iptal edilmemeli. YSK, seçim yarısını uygulama noktasında daha net ve keskin durmalı. Anayasa’ya garantici hükümler konulmalı…” önerisinde bulunanlar var.
PERŞEMBE GECESİ ANKARA
Siyasiler dışında, başkentte bir de bürokrat ve yüksek yargı locası var. CHP davasıyla ilgili yorum ve analizlerde siyasetçilerden geri kalmıyorlar. Perşembe gününe gelindiğinde bu cenahtaki hava, mahkeme heyetinin “CHP’nin olağan kongresini beklemeye gerek yok, partinin olağanüstü kongre kararı alınmasıyla zaten bütün sonuçlar sağlandı” görüşünde olduğu yönündeydi. Ne kayyum ne de dava ertelemesi bekliyorlardı.
İSTANBUL’UN ISRARI
Gelelim, CHP İstanbul Kongresi konusundaki tartışmalara. Ankara kadroları hem kayyum heyetinin hem de İstanbul Mahkemesi’nin direncini gereksiz görüyor. Hukukçu siyasetçilerin çok açık bir yorumları var;
“Siyasi Partiler Kanununa göre, parti genel merkezleri il ve ilçe başkanlarını atama yetkisine sahiptir. İl ve ilçe yönetimlerinin çeşitli nedenlerle görevlerine son verilmesi durumunda yerleri genel merkez tarafından doldurulabilir.
Yani organsızlık hali söz konusu olmadığı için mahkemenin birini görevlendirmesi gerekmez. Mahkemenin bu tür ataması ancak organsız kalma durumunda söz konusu olur. Bu durum siyasi partiler için geçerli değildir. Kayyum atanması zaten yanlıştı. İtirazlar çok saçma bu konu kapatılmıştır…”