Tabanın tuhaf sessizliği
İktidar partisinde son bir hafta içerisinde konuşulan konular arasında dikkatimizi çeken üç başlığa odaklandık. 1-AKP tabanında hiç alışık olmadıkları sessizlik. 2-İttifak ortağı MHP’nin tavrını anlama çabası. 3- Hızlı politika değişikliğinin yaratacağı zarar.
Bu üç konu hem AKP’li siyasetçilerin gözlemlerine hem de parti seçmeniyle yüz yüze yaşadıkları sorunlara dayanıyor. Bu siyasilerin seçmen psikolojisiyle ilgili ilginç saptamaları var.
***
Ekonominin içinde bulunduğu durum nedeniyle seçmen kitlesinin büyük çoğunluğunun memnuniyetsiz olması normal. Sorun bu değil zaten. Geçmişte sorun yaşandığında, parti tabanının kendilerine talepte bulunma, sorunlara çözüm arama, gerekli uyarıları yapma konusundaki heyecanlı tavrını yitirmesinden söz ediliyor.
Yani AKP tabanının “tuhaf bir sessizlik” içinde olduğu anlatılıyor. “Kızsalar bile, eleştirseler bile bu bir canlılık göstergesiydi. Şimdi hiçbir konuda görüş belirtmiyorlar. Bu sessizlik, bizden umut kestikleri anlamına mı geliyor…” değerlendirmeleri yapılıyor.
Yurt içi sınavı kötü olan AKP’lilerin yurt dışı toplantılardaki gözlemleri de kendileri açısından pek iç açıcı değil. AB toplantılarında, AGİK veya Avrupa Komisyonu toplantılarında Türkiye başlığında sürekli yargının bağımsızlığı, antidemokratik uygulamalar, Ekrem İmamoğlu ve diğer CHP’li belediye başkanlarının konuşulmasından sıkılmışlar. Tek rahat ettikleri toplantı alanı NATO. Onun da Türkiye’ye duyulan ihtiyaçtan kaynaklandığını biliyorlar.
***
AKP’li siyasilerin kafa yordukları diğer konu. İttifak ortağı ile zaman zaman yaşanan itiş-kakış. Onlar, Devlet Bahçeli’nin veya MHP kurmaylarının genel iktidar politikalarına aykırı açıklamalarını “sorun olarak değil, ortağa uyarı” gibi görüyorlar.
İlginç bir yorum ise şöyle; “Eğer Devlet Bahçeli ittifak ortaklığı ile ilgili tavır değişikliğine girerse sabahtan akşama sonuçlarını görürsünüz…” şeklinde.
Partilileri en çok zorlayan konu, ‘hızlı politika değişikliklerinin yaratacağı’ sorun. ‘Dün terörist dediğinle işbirliği, bugün işbirliği yaptığını yarın hain ilan etme’ gibi hızlı davranış değişikliklerinin taban tarafından kolay hazmedilmediği anlatılıyor. Geçen hafta yazdığımız ‘parlamenterlerin İmralı’ya gitmesine’ tabandan gelen tepkiler gibi.
***
Bir AKP’li kurmayın, bunun yaratacağı sorunları anlatan analizini aktarmak isterim;
“Siyaset öz sermayeyle yapılır. Her türlü işbirliği ve birliktelik bir gün bitebilir. Ancak bu denklemi değiştirirken, vatandaşın buna nasıl bakacağını da hesaba katmamız gerekir. Siz denklemi değiştirirsiniz ama vatandaş değiştirmeyebilir. Sizin gerekçelerinize katılmayabilir. Bu da aleyhinize olur.
Çünkü vatandaşın otomatik cevapları yok. Sizin değişen pozisyonunuza ve politikanıza bağlı olarak yeniden sorgulama yapıyor. Yeni bir cevap oluşturuyor. Bu her zaman hoşunuza gitmeyebilir.
Size bağlı çekirdek seçmeniniz olabilir ama unutmamak gerekir, seçimi kazanıp- kaybetmenizi belirleyenler onlar değil, kararsızlar. Yanlış bir hareket, onları toptan kaybetmek anlamına gelebilir. Seçim yaklaşırken tüm adımlar akıllıca atılmalı…”
Önümüzdeki dönemde değişen planlar, yeni hesaplar konuşulacak gibi. İlginç bir iki yıl olacak…