Tefecisi, aracısı lobicisi….
BU yılın şubat ayında ‘fırsatçılar ekonomisi’ başlığıyla bir yazı kaleme alıp, Et ve Süt Kurumu’nda yaşananlardan, Hal Yasası’nın engellenmesinden, fiyat kontrol lobilerinin oluşturduğu çıkar gruplarından söz etmiştim. Vatandaşın hayatını kolaylaştırılacak kararların, iktidarın kankası olan çıkar gruplarına dokunmamak için alınmadığını dile getirmiştim. Nihayet patladı.
Et ve Süt Kurumu yönetiminin utanç verici durumu, gizli tanıksız iddianame olacak boyutta. Siyasi kulisler, başta Et ve Süt Kurumu olmak üzere benzer iddialarla çalkalanıyor.
Etin ithal edilmek zorunda kalınması kadar vahim olan durum, ithalat lobisinin abartılı kazancı. Bırakın kimin kazandığını, sistem doğru işlese, bugün kilosu bin lira olan etin 500 TL’ye satılacağı anlatılıyor. Bu hesaba göre, kuruma kalan gelirle yerli hayvancılığın hayata kurtulur.
***
İktidar kulislerinde anlatılan tablo şöyle; Tarım Bakanlığı düzenleyici-denetleyici kurum olmaktan Bekir Pakdemirli’nin bakanlığı döneminde çıktı. Bakanlık o dönemden beri ticarethane gibi çalışıyor. Sadece ithalatı düzenleyen piyasa açığına göre hareket eden bir kurum oldu.
Üreticilerin yaşatılması, desteklenmesi, yeni gıda politikası oluşturulması, kendine yeten bir üretim ağı oluşturulması gibi konular ikinci plana itildi. Özel sektör temsilcileri bürokrasiye taşındı, bakanlık şirket gibi yönetilince üretici ve tüketiciyi korumak öncelik olmaktan çıktı. Türkiye, hızla dışa bağımlı ülke konumuna taşındı.
Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin vatandaşa daha ucuza et satmak için yaptığı başvuruyu iki kez reddeden bir kurum var karşımızda. Et ve Süt Kurumu’nun gelirlerinin, hayvancılığın sorunlarının çözümü için kullanılmadığı, genel bütçeye aktarıldığını bilmeyen yok.
***
Biraz işin içinde olan uzmanlar, dev gibi sorun listesi sıralıyor. Maliyetleri düşürücü adımlar atılmadığından, üreticinin hayvanlarını kestirmek için kombine bulamamasından, bu işleri üstlenen aracıların karlı çıktığından dem vuruluyor.
ET kesim kombinelerinin sayısının yetersizliği, hayvan üreticisine alım garantisinin verilmemesi anlatılıyor. Hayvan hastalıklarının yaygın olmasından, hayvan barınaklarının sağlıksız olmasından söz ediliyor. Örgütsüz üreticinin hakkını arayamadığı, aracılar ve tefecilerin karlı çıktığı aktarılıyor.
Şimdi bir de haber bile olmayan ŞAP hastalığı var. Kontrol edildiği iddiasına rağmen çok yakında bu sorunun büyüceği, süt fiyatlarının da bu hastalık nedeniyle artışa geçeceği anlatılıyor.
***
Bütün bunları hem siyasiler hem de meslek örgütleri tarafından dile getirilirken, bu alanı rant için kullanan çıkar grupları yüzünden hem üretici hem tüketici mağdur ediliyor.
Bir siyasinin sözleriyle bitirelim;
“Hal Yasası da baskı grupları yüzünden çıkarılmıyor. Üç bakan değişti hala bekliyor. Üreticiden markete kadar arada yapılan fiyat artışlarının kontrol edilmesini sağlayacak mekanizma bir türlü kurulmuyor.
Ne zaman gündeme gelse birileri devreye girip engelliyor. Tefecisi, aracısı, ithalatçısı, fiyat lobisi kim varsa bunlar iktidar kankası… O yüzden dokunmuyorlar. Aracılar ortadan kaldırılsa, vatandaşın gıdaya daha ucuza ulaşacak. Maalesef hep çıkar gruplarının lobisi kazanıyor…”